"Güzelliği, vücudu onun için çok önemliydi. Kendi bebeğini bile taşımak istemeyeceği kadar..." Taehyung gözlerini yerden kaldırıp çevirdi Jungkook'a. "Öyle düşündüğün gibi sağlık sorunları nedeniyle taşıyıcı anne yolunu tercih etmediler yani, güzellik kraliçemizin vücudu bozulmasın diye tercih ettiler. Daha doğrusu tercih etmiş, babam kabul etmemiş bunu."

"Yani babandan gizli mi?" Jungkook, şaşkınlıkla konuştuğunda Taehyung güldü onun bu haline. "Hayır, babamın haberi var, bana açıklayan da babamdı zaten."

Jungkook'un anlamsızca kendisine baktığını fark eden Taehyung derin bir nefes aldı. Açığa çıkarmak istemediği her şeyi söylemişti zaten, en azından olanları düzgünce anlatıp Jungkook'un karışan kafasını düzeltmeliydi.

"Babamın ailesinin gıdadan tekstile, kozmetikten inşaata her alanda oluşturduğu bir marka var duymuşsundur, onlardan bir tanesi için reklam yüzü olarak seçilmiş annem. Babamla orada tanışmışlar, evlilikle taçlanan büyük bir aşk yaşamışlar. Bir süre sonra her iki aileden de 'torun' baskısı gelmeye başlamış. Annem açıkçası erken olduğunu düşünüyormuş, kariyerinin zirvesinde olduğu bir dönem, hamilelik ve doğumdan sonra vücudu bozulduğunda eski haline dönene kadar zaten emekli olacağı yaş gelecekmiş. Annemin o zaman aklına gelmiş taşıyıcı annelik ihtimali. Babam karşı çıkmış bu fikre, bunun bir çocuğu evlat edinmekten farkı olmadığını söylemiş. Her gece eşinin karnına sarılıp çocuklarına şimdiden ninniler okumakla, yabancı bir kadının doğurmasını beklemek aynı heyecanı vermiyormuş ona ama annem o kadar ısrar etmiş ki en sonunda annem herkesi ayarlarsa üstüne düşeni yapacağını söylemiş."

Taehyung komik bir fıkra anlatıyormuş gibi gülmeye başladı. "Üstüne düşen de şey, bir kabın içine spermlerini bırakmak."

Böyle duyunca Jungkook'a da komik gelmişti duydukları. "Aslına bakarsan bir insanın içine spermlerini bırakmakla bir kabın içine bırakmak aynı gibi, katkısı iki durumda da aldığı zevkten ibaret. Hatta ilki daha zevkli, bence senin için büyük bir fedakarlıkta bulunmuş."

"Bir kadın beni doğururken öldü Jungkook. Sence fedakarlıkta bulunan babam mı?" Taehyung'un aniden değişen ruh hali Jungkook'un şu an şakalaşmak için uygun bir zaman olmadığını anlamasını sağlamıştı.

Jungkook'un sessiz kalışı üzerine Taehyung anlatmaya devam etti. "Babam, annemin Woo Shik'in annesini nereden bulduğunu bilmiyor ama annem biraz onların durumundan bahsetmiş. Eşi bir iş kazasında ölmüş. İş yerinden tazminat almak için dava açmışlar ama işyeri yalan tanıklar, yanlış belgelerle eşinin ölümünün kendi kusuruyla olduğu yönünde karar çıkartmış ve kadın haksız yere mahkemeyi meşgul ettiği için bir de borca batmış. Bir yanında dağ kadar borç, diğer yanında sürekli ihtiyaçları artan iki çocuk. Annem ona yüklü bir miktar para karşılığında taşıyıcı anne olmasını teklif ettiğinde seve seve kabul etmiş. Nereden bilsin doğumda öleceğini? Babam tam olarak o kadına nolduğunu bilmiyor, o zaman yurt dışındaymış. Annem ona telefon açmış, benim doğduğumu ama o kadının öldüğünü söyleyince babam apar topar geri dönmüş işte yurt dışından."

"Seni alıp öylece gitmişler mi yani?" Jungkook her ne kadar kendisine duygularını belli etmeden bu konuşmayı yapması gerektiğini hatırlatsa da yargılarcasına konuşmasına engel olamamıştı.

"Annem, gerçekleri bilirsem onu sevmeyeceğimi düşünüp yakınımızda bulunmalarını istememiş kadının çocuklarının. Yetimhaneye alınan çocuklara vicdanlarını rahatlatmak için maddi destek sağlamışlar." Taehyung'un anlattıkları üzerine Jungkook'un merak ettiği başka bir husus ortaya çıkmıştı. "Peki gerçekleri öğrendiğinde onları hala sevebildin mi?"

(y)our baby |taekook, mpreg|Where stories live. Discover now