Keşiş, sessizce başını salladı ve Markus'un ardından koşmaya başladı. Kont'un askerlerinin yaklaşan ayak sesleriyle birlikte, önümüzdeki zorlu mücadele için hazırlıklı olmalıydık. Her adımımız, kaçınılmaz bir çatışmanın yaklaştığını bize hatırlatıyordu. Gözlerim çevreyi tararken, kaçış yolu arıyordum, ancak düşmanın etrafımızı sardığı bir gerçekti.

Markus'un gözleri panikle dolmuştu. "Gitmemiz lazım!" diye yüksek sesle bağırdı. Kont'un askerleri etraflarımızı sarmıştı, bize yaklaşıyorlardı. Birkaç saniyemiz kalmıştı. Bu kaçışın, hayatta kalma şansımızı belirleyeceğinin farkındaydık. Gözlerimiz birbirimize kararlılıkla baktı, birlikte hareket etmeliydik.

Keşiş, hızla durumu değerlendirdi. "Portalı açayım, bekleyin!" dedi heyecanlı bir ses tonuyla. Ellerini öne uzatarak büyü sözlerini mırıldanmaya başladı. Etrafımızı saran karanlık bir enerji dalgası oluşmaya başladı. Bu büyülü koruma kalkanı, bize birkaç ekstra saniye kazandırıyordu, ama zaman hızla tükeniyordu.

Kont'un askerleri yaklaştıkça, endişe dolu bir şekilde Gabriel'a baktım. "Gabriel ne olacak?" diye bağırdım, sesimdeki endişe belli oluyordu. Gabriel'ın kaderi belirsizdi, onu güvende tutmak için elimden geleni yapmalıydım.

Markus hızla karar verdi. "Ben sırtıma alırım, sen git!" diye yüksek sesle bağırdı. Endişe dolu gözlerle bana baktı ve hemen Gabriel'i sırtına aldı. Bu ani karar, Markus'un dostluğunu ve fedakarlığını gösteriyordu. Gözlerimiz bir anlık bir bağ kurdu, bu zorlu anı beraber atlatacağımıza olan inancımızı simgeliyordu. Hızla geriye doğru adım attım, kaçış yolunu ararken, arkamızdan gelen tehlikenin farkındaydık. Bu kaos ortamında, sadece birbirimize güvenebilirdik.

Keşiş'in yanına doğru koşmaya başladım. Arkamda Markus'un adımlarını duyabiliyordum, hızlıca bana yetişiyordu. 

Onun cesareti ve kararlılığı, içimde umut ve güven oluşturuyordu.Kont'un askerleri daha da yaklaşıyordu, çığlıklarını duyabiliyorduk. Markus, sırtında Gabriel ile bana yetişti ve hızla yanıma geldi.

Markus, nefes nefese, "Git, Eva, git! Ben Gabriel'i koruyacağım," dedi kararlı bir ses tonuyla. Ardından yüzünde bir anlık gülümseme belirdi, güven verici bir şekilde başını salladı. 

Markus'un bu fedakarlığı, kalbimi sıcacık bir duyguyla dolduruyordu, ona minnettarlık duyuyordum.Ben de ona bir anlık bakış atarak hızla ilerledim. Keşiş'in portalına doğru yaklaşırken, arkamda Markus'un ve Gabriel'in güvende olduğunu umut ediyordum.

Keşişe, "Hadi çabuk ol! Hızlı olmalıyız!" dedim nefes nefese. Markus, gözlerini karanlık boşluğa dikerek endişeyle bekliyordu.

Keşiş'in büyüsü etkisini gösterdiğinde, portal yavaşça şekillenmeye başladı. Renkli ışıklar arasında belirmeye başlayan geçiş yolu, bize umut veriyordu.

Markus, panikle arkasına baktı. "Hadi, hemen girmeliyiz!" diye haykırdı, bana ve Keşiş'e bakarak eliyle işaret yaptı. Kont'un askerleri, çığlıklarla ve kılıçlarını sallayarak yaklaşıyordu. Tehlike her an daha da yaklaşıyordu, bu yüzden acele etmemiz gerekiyordu.

Keşiş, son büyü sözlerini tekrarladı ve elini öne uzatarak portalın girişine doğru adım attı. Etrafımızdaki gürültü ve kaos içinde büyü tamamlandı ve portal açıldı. Gözlerimiz hızla portala kaydı, kaçış yolumuzun açıldığını görüyorduk.

Keşiş, portalın içine adım attı ve bize dönerek, "Hadi, hızla gelin!" diye bağırdı. Endişeyle Markus'a baktım, ama kararlı bir ifadeyle Gabriel'i sırtında taşıyarak hemen arkamdan geliyordu.

Kont'un askerleri, öfkeli bir şekilde bize son bir kez yaklaşmak için hızla adımlarını attılar. Ayakları toprağın üzerinde sert bir şekilde çarparken, yüzlerindeki karanlık ifadeler, bize duydukları öfkeyi açıkça yansıtıyordu. Onların hızla yaklaşan ayak sesleri, arkamızda bir şeylerin ters gittiğini ve zamanın daraldığını belirtiyordu. Bu son çaba, onların umutsuzca bize yetişmeye çalıştığının bir göstergesiydi, ama artık biz kaçış yolunu bulmuştuk.

Kontesin Laneti +18Where stories live. Discover now