İkisinin de aklı aynı hayallere yol alırken konuşmaları gerekmezdi anlaşmak için.

Yenişehir'e dönerken tahta atı da yanlarına almayı aklına yazdı Gonca. Kendisi pek binmemişti, ağabeyine özenip ille de 'gerçek ata binecem!' diye tutturmuştu daha boyu üzengiye bile yetişmezken amma belki evlatlarından birinin ilgisini çekerdi ileride.

Alaeddin az daha dolandı odada. Sonunda pencerenin önünde durduğunda, doğrulup kocasının yanına ilerledi Gonca. Dışarıyı izleyen sevdiğine sarıldı arkadan. Kolları adamın gövdesini sararken yanağını sırtına yasladı usulca.

"Ne ararsın, Medreseli?" dedi sanki oracıkta uyuyakalacakmış gibi mayışmış bir sesle.

Alaeddin huzurla derin bir nefes çekti içine. Karnında dinlenen güzel elleri yakalayıp bir bir öptü nazikçe.

"Seni ararım. Gördüğüm, işittiğim, dokunduğum her şeyde ben hep seni ararım."

Gonca yüzünde güller açarken ellerini Alaeddin'den kurtarıp adamın kolunun altından geçti hızla. Yüz yüze geldiklerinde kollarını adamın boynuna doladı parmak uçlarında hafifçe yükselerek. Derin derin baktı gözlerine, hasret kaldığı günlerin acısını çıkartmak istercesine.

Alaeddin'in heç itirazı yoktu kollarını hatununun beline dolarken. Gonca'nın gözlerindeki o ışık, gülüşünde açan o çiçekler tarifi imkansız bir mutlulukla dolduruyordu yüreğini, başı dönüyordu hatta, kendinden geçiyordu.

"YAPTIM!" diye bağırmak istiyordu surların tepesinden avazı çıktığınca. "Asla olamayacağımı sandığım o adam oldum! Ceylan gözlümün yüzünde gülleri ben açtırdım!"

Uzun bir sessizlik oldu ikili birbirinin gözlerinde kaybolurken. Sonunda Gonca başını Alaeddin'in boynuna gömdü yorulunca. Şehzade keyifle daha da çekti kızı kendine.

"Uykun mu geldi, Nazlı Hatun?"

Gonca başını salladı. Yolun yorgunluğu iyice çökmeye başlamıştı omuzlarına.

"Eyi, üzerimizi değiştirelim de uyuyalım o vakit." Aklına gelenle muzipçe gülümsedi adam. "Yardım edeyim mi? Ben yorgunken beni sen soymuştun."

Gonca aniden uyanmış gibi geri çekildi. Yanakları çoktan kızarmaya başlamıştı.

"Ne münasebet! Soymadım Alaeddin!"

Şehzade yalandan çattı kaşlarını.

"Soydun!" Uzanıp parmağını kızın kemerinin altına geçirdi ve aniden kendine doğru çekti. "Hemi o zaman evli bile değildik." diye hatırlattı fısıltıyla, gözleri kayarken karısının dudaklarına.

Gonca başka türlü olsa bu hamleyi asla geri çevirmezdi amma çok utanmıştı böyle deyince.

"Of Alaeddin!" dedi nefes nefese geri çekilirken. "Soymadım, zırhını çıkartmana yardım ettim alt tarafı!"

Yüzü kıpkırmızı bir halde odanın diğer ucundaki dolaba ilerledi kız.

"Eee, iyi işte, gel ben de elbiseni çıkartmana yardım edeyim!"

Adam gülerek arkasından seslense de peşine düşmedi.

"Çık Alaeddin, geceliğimi giyecem."

Derin bir nefes verdi şehzade iç geçirir gibi. Çıkmak istemiyordu. Gonca'sının ondan kaçmasından da başka odada uyumasından da nefret ediyordu.

Bir halt yiyip toydan sonra misafirler gidince başka odaya geçmişti. Aklı sıra Gonca'ya kibarlık ederdi amma bu işin bu kadar uzun süreceğini tahmin edememişti. Bütün Ramazan'ı Gonca bir işaret versin, onu odaya geri alsın diye bekleyerek geçirmişti de vicdansız hatunu oralı bile olmamıştı. Bilerek odalarına gitmemişti ay boyu, kızı daraltmak istemezdi. Yine de kasabın önünde dolanan kediler gibi her gece okumalarını bitişikteki çalışma odasında yapmış, hatta başlarda Gonca'nın dikkatini çekebilmek için sesli sesli okumuştu bilerek.

AlgonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin