17. Bölüm

59 4 0
                                    

17

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

17. Sönük Heyecan

Marsis|Sevduğum

önceki bölümden

"Tamamdır." Dediğinde ikisi de yanımızdan uzaklaşarak arabaya doğru ilerlemişlerdi. İkimiz yalnız kaldığımıza göre kısa bir konuşma vakti bulmuştuk. Saçlarımı toka yardımıyla bağlayacağım vakitte yanımızdan gelen sesle bakışlarımız o yöne kaymıştı. Gördüğüm kişiyle kaşlarım çatıldı.

Emirhan.

Amcamın oğlu karşımdaydı. 

🌘

"Firuze?" dedi sorgularcasına. "Hiçbir tesadüf bu kadar güzel olmamıştı."

Söyledikleriyle kaşlarım çatıldı. Bakışları bedenime kaydığında rahatsız olduğum için şezlongun üzerindeki havlumu alarak vücuduma sardım. Arkadaşımın dudaklarının arasından çıkan kısık sesli küfürü duyduğumda bakışlarım kısa süreli ona kaydı. Sert bakışları Emirhan'ın üzerindeydi. Bildikleri yüzünden bu tavrıydı, az bileydi.

"Aynen Emirhan, hadi git şimdi." Dediğimde gözleri kısıldı. Sonra dudaklarına her zamanki gibi gevşek gülüşünden kondurduğunda sinirimin daha da bozulduğuna an be an şahit oldum. Nefret, büyük bir eylemdi ve ben ona karşı nefret bile beslemiyordum. Yıllar önce yaptığı hata yüzünden yüzüne bakmaz olmuş, ailesinden dahi uzaklaşmıştım. Zaten ailemden kimse yoktu yanımda, akrabalarımla görüşmüyordum. Tek bir kişi vardı artık yanımda, o da Defneydi. Onu ailemden sayalı uzun yıllar olmuştu. Çok uzun yıllar...

Artık tek değil dedi iç sesim, artık tek Defne değil.

"Sakin ol ya uzun zaman oldu özledik de malum." Dediğinde ben de sabır taşı çatladı. Zaten Atalay ile birkaç dakika önce arabada tartıştığım için sönmeyen bir sinirim vardı, şimdi de bununla karşılaşmak sinirimi körüklemişti. Oturduğum yerden kalktığımda kısık gözlerim gülümseyen suratını buldu. Onunla aynı boya geldiğimde parmaklarım çenesine giderek olduğu yerdeki tenini sıktı.

"Bana bak, benim asabımı bozma." Dediğimde çenesi kasıldı. Gülüşü solduğunda arkasındaki arkadaşının sakin diye mırıldandığını duydum ama ses tonu korku dolu değildi. Sinirle konuşmama kaldığım yerden devam ettim. "Sinir bu ha çatlar ha çatlamaz. Sen çatlatma, şimdi belanı sikmeden siktir git buradan."

Akıllanmak istemez gibi rahat hareketlerine devam etti. Aksini de beklemiyordum. Hemen gitmesi de muammaydı ki gitmedi de zaten. Arkadaki arkadaşının yine bir şeyler mırıldandığını duydum ama tam olarak anlayamadım. Umarım benle ilgili değildir diye düşünmek istedim çünkü bir de onunla uğraşamazdım. Kaşları havalandı.

MÜLHEMDEKİ GÖLGEWhere stories live. Discover now