56. Bölüm

3.6K 289 24
                                    

56. BÖLÜM~
.
.
.
.
.
.

Birkaç gün sonra~

Sakin ol Pare ve düşünmeye çalış. Bir şeyler yapman lazım!

Şöföre bir bakış attıktan sonra elime telefonumu aldım ve normal davranmaya çalışarak Barın'a yazmaya başladım.

___

Siz: Barın.

Siz: Bu şöför senin adamın değil.

Siz: Boynundaki dövme senin şu düşman şirketin logosu amk!

Siz: Bir insan neden çalıştığı şirketin logosunu boynuna dövme olarak yaptırır lan?

Siz: Hangi seviye bir iş aşkıdır bu?

Siz: Konudan saptım.

Siz: Sanırım biz kaçırılıyoruz sevgilim.

Siz: Mesajlarımdanda anladığın üzere panik ve stres yapmamak adına saçmalıyorum ve kendimi rahatlatmaya çalışıyorum.

Siz: Acele edersen sevinirim.

______

Mesajlar tek tik olarak kaldığında ofladım ve telefonumu çantama koyup bana dikkatlice bakan şöföre gülümsedim.

Doğal davran Pare!

" Pek iyi hissetmiyorum. Miğdem her an bulanacak gibi. Ne kadar kaldı eve gitmemize?"

Adam her şeyin yolunda olduğunu anlamış ve derin bir nefes almıştı.

Güzel rol yapıyorsun Pare böyle devam!

" Trafik var, otobandan çıktım o yüzden kestirmeden gidiyorum. Yarım saate gelmiş oluruz."

Kafamı salladım. Otobandan sapıp garip garip sokaklardan arabayı sürmesinin trafikten kaynaklanmadığına emindim.
Beni patronuna götürüyor olmalıydı.
Barın hala daha mesajımi görmemişken bir şeyler yapmalı ve zaman kazanmalıydım.

Ve tabi aynı zamanda bebeklerimi de tehlikeye atmamam lazımdı!

Camı açtım ve miğdem bulanıyormuş gibi davranmaya başladım. Bir elimi karnıma diğer elimi de ağzıma koyduğumda şöföre doğru dönmüştüm ki onunda aynadan bana baktığını fark etmiştim.

" Arabayı durdur! Kusucam şimdi!" Adam sıkıntılı bir nefes alıp kafasını salladıktan sonra arabayı kenara çekmişti.

Hemen kapıyı açıp kaldırımın sonundaki çimenlere kusuyor gibi hareketler sergilediğim sırada o da yanıma elinde bir şişe su ile gelmişti.

Azıcıkda olsa merhameti varmış demek ki. Uzattığı suyu aldığımda hemen kapağıni açıp kafama dikmiştim.

" Teşeklürler. Daha iyiyim, gidebiliriz."
Dediğimde rahatça bir nefes almış kafasını sallamıştı.

O önden ilerlediğinde gözüme kestirdiğim çok da ağır olmayan bir kaldırım taşını elime aldım ve birkaç büyük adım atıp kaldırım taşını adamın ensesine sertçe vurdum.

Adam ileri doğru yere düşerken kafasını bir taşa çarpmış olmalıydı ki başından kanlar akmaya başlamıştı.

Sertçe yutkundum ve bir iki adım geriledim. Ölmüş müydü? Öldürmüş müydüm onu?

Kan miğdemi bulandırırkan elimi ağzıma koydum ve kafamı çevirip öğürdüm. Midemde ne varsa boşalttığımda iğrenerek yüzümü buruşturmuş ve hemen kafamı başka bir yere çevirmiştim.

Adamın az önce bana verdiği su şişesini yeniden elime aldım ve ağzımı çalkalayıp yere tükürdüm. Biraz da yüzüme su çarptıktan sonra şişeyi bir kenara fıraltıp arabadan çantamı alarak boynuma asmıştım.

Beyefendi /yarı texting/ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin