"Şişe var mı?" diye sordum.

"Sinan, sen şişeye oturmayı seversin çıkar götünden çevirelim" diyen Furkan Yunus'tan kafasına tokat yedi.

"Kız var kuduz ağzını topla" Furkan bana baktı "Pardon" diye mırıldandığında "Sorun değil" dedim.

Ayağa kalktım ve yatağımın yanında duran su şişemi aldım. Yere koyup çevirdik.

Furkan ve Yusuf arasında durmuştu. "D mi C mi?" diye sordu Yusuf.

"Şimdi C dersem iğrenç fantezilerini üzerimde denemeye kalkarsın o yüzden D"

"Geçen ay Göktuğ abinin arabasını sen mi sürttün?" diye soran Yusuf'la Furkan sesli yutkundu.

"Yanlışlıkla oldu valla bak" diye kendini açıklamaya çalışmasıyla Yusuf güldü ve çevirdi.

Benle Sinan'ın arasında durmuştu.

Sinan soracaktı.

"D mi C mi?"

"C" diye mırıldandım gergin bir sesle

"İnstagramda mesaj attığın son kişiyi göster."  demesiyle açtım ve gösterdim.

"Barış mı? Meşhur Özdemirlerin oğlu Barış?" diyen Furkan'a garip garip baktım.

Bunlar Sabancılar gibi bir şeydi de benim mi haberim yoktu?

"Meşhur Özdemirler?" merakla sordum.

"Sosyetenin popüler isimlerinden." Öylesine söyledi bunu Yunus. Çok hoşlanıyormuş gibi durmuyordu.

🍓

Kitaptaki soruyla yaklaşık beş dakikadır bakışıyorduk. En sonunda pes edip kalemi attım ve dağınık topuzumu açıp başımı ovaladım.

Saat gece ikiye geliyordu. Başım resmen zonkluyordu beynim parçalanıyormuş gibi hissediyordum.

Yavaşça odadan çıktım ve ağrı kesici aramak için mutfağa inmeye başladım. Mutfaktan sesler geliyordu.

İçeri girdiğimde Karan ve Göktuğ yemek yiyordu.

İçeri girdiğimi ilk Karan fark etti. "Aç mısın Çilek? Sana da koyalım mı?" başımı onaylamazca salladım.

O kadar başım ağrıyordu ki ağlayacak gibiydim.

"Ağrı kesici var mı?" halsiz bir sesle sorduğum soruyla telaşla ayağa kalktı.

Teşekkür ederim Karan sen çok iyi kalpli bi insansın bana hiç kimse böyle sahip çıkmadı yahğ

"İyi misin?" Elinin tersiyle ateşime baktığında dolan gözlerimi kaçırdım ve tam o sorada Göktuğ'la göz göze geldik.

Anlamaya çalışır gibi bakıyordu.

"İyiyim, uzun süredir ders çalışıyorum başım ağrıyor sadece" bir dolabın yanına ilerledi ve Arveles çıkardı.

Bir bardak su doldurup bana uzattığında içtim.

"Bitki çayı yapayım mı sana? İyi gelir belki?" Aslında iyi gelirdi ama yemeğini bölmek istemedim.

"Yok, teşekkür ederim sen yemeğini ye" Kaşlarını çattı.

"Kardeşim kötü haldeyken yemek mi yiyeceğim?" Güler gibi söylemişti.

"İyiyim ben" dedim ama sesim aksini kanıtlar gibiydi.

Göktuğ sessizliğini bozdu. "Papatya çayı iç. Hem ağrını hafifletir hem de rahat uyursun" sonra yüzüme bile bakmadan tabağını lavaboya koydu sudan geçirdi ve mutfaktan çıktı.

Ben arkasından bakarken Karan çaydanlığın altına su koydu.

"Sen lütfen yemeğini ye. Ben hallederim" ablalara yardım ederken çayların yerini görmüştüm.

Tam itiraz edecekti ki "Bak zaten daha su ısınıyor lütfen" dedim.

Oturdu ve yemeğini yemeye devam etti.

Çilek Kız Where stories live. Discover now