Karanlık Gölgeler

38 4 0
                                    

Ölüm, yaşamın karanlık gölgesidir; ancak gölge olmadan, ışık da olmaz.

B. Marsel

Gecenin karanlığı tüm şehri esir almış, evsizler parklardaki konaklama alanlarına yerleşmiş, hayat kadınları işe çıktıkları köşe başlarını tutmuştu. Volkan, emniyetteki odasında voltalar atıyor, elindeki tenis topunu duvarda sektiriyor, yoruldukça sandalyeye oturup bacaklarını masaya uzatıyor ve masanın üstündeki tesbihi elinde çeviriyordu. Savcının yanından eli boş dönmüş hatta azar bile yemişti. Savcı Umur, yeterli delil olmadığını sadece bir mektup yüzünden bir şehidin mezarının açılamayacağını, önce mektuptaki el yazsının ve D.N.A olup olmadığının araştırılması gerektiğini söyleyerek Volkan'ı makamından şutlamıştı.

O kadar sinirliydi ki saçlarını tek tek yolabilirdi. Odanın içinde volta atarken takıldığı sandalyesine sinirlenip sandalyeye tekme atarken "Mına koyayım ben böyle işin!" diyerk bağırdı.

Kalbi, öfkeden yerinden çıkmak istercesine çarpıyor nefesi kendisine yetmiyordu. Tıklatılan kapı büyük bir sinir krizi geçirmesine engel olmuştu.

Tıklatılan kapı usulca aralandığında Yaren korkarak kafasını aralık kapıdan içeri uzattı. "Başkomiserim, taze kahve demledik. İyi gelir diye düşündüm." Derken kafasını uzattığı aralıktan "teslim oluyorum." Der gibi sıcak kahve dolu kupayı uzattı.

"Gel yaren gel!" dediğinde Volkan genç kadın usulca içeri süzüldü. Bir elli beş- altmış boyları arasında çıtı pıtı sarışın bir kızdı Yaren. Hatta volkan onu ilk gördüğünde "Bu kızı nasıl polis yapmışlar? Yatak döşek elli kilo gelmez. Antalya'da rüzgârlı havada sokağa çıksa beline ip bağlamak lazım uçup gitmesin" diye takılmıştı Enes'e...

Enes "Böyle gözüktüğüne bakmayın başkomiserim. Akademiyi dereceyle bitirmiş o. Üstelik judo da dünya şampiyonluğu var." dediğinde "Hadi canım! Bak sen şu atom karıncaya..." demiş ve bıyık altından gülümsemişti Volkan. Kadınların her alanda başarılı olmasından, güçlü olmalarından çok hoşlanırdı.

Volkan kahveyi alırken Yaren'in nezaketi ve naif tavrı hoşuna gitmişti.

"Teşekkür ederim, Yaren. Tam da ihtiyacım olan şey buydu." dedi ve kahveyi içmek için oturduğunda, sinirlerinin yatıştığını hissetti.

Yaren, endişeli bir ifadeyle sordu: "Sorun ne, Başkomiserim? Savcı Umur mu?"

Volkan, bir süre sessiz kaldı. Sonra, "Evet, anlamadığım bir şekilde işleri zorlaştırıyor. Mezarın açılmasına izin vermedi. Kendimi duvara toslamış gibi hissediyorum." dedi.

Yaren hafifçe tebessüm ederek "Başkomiserim, izin çıkmaması üzücü olmuş biz de olay yerinden yeni geldik. Delillerin incelenmesi biraz vakit alacak. Gerçi Enes başlarını bekliyor hızlandırmak için ama belki de biraz dinlenmek, işleri bir kenara bırakmak sizin için iyi olabilir. Arada nefes almak iyidir." Dedi.

Volkan düşündü. Yaren haklıydı. Belki de bir mola vermek, işin içinden çıkmanın anahtarıydı. "Doğru söylüyorsun, Yaren. Belki de biraz ara vermek gerekiyor. Çok takıntılı hale gelmiş olabilirim." dedi.

Kahvelerini bitirdiklerinde, Volkan gülümseyerek "Teşekkür ederim, Yaren. Bu kahve gerçekten iyi geldi. Biraz ara verip kafamı dinlendireceğim. Belki de işin çözümü o zaman kendiliğinden gelir." dedi ve odadan çıktı.

Dışarı çıktığında, biraz hava almak istediğini fark etti. Yavaşça emniyet binasından uzaklaştı. Yürürken, zihnindeki düğümleri çözecek bir ipucu bulmayı umut ediyordu. Ankara'da olsaydı eğer bir pavyona gider iki duble bir şey içer arkasından tek gecelik bir kadınla beraber olup stresini atar sabah kaldığı yerden devam ederdi.

VİKAМесто, где живут истории. Откройте их для себя