07- Sürüye Sunuş

Start from the beginning
                                    

"Lider alfa çok yaşa! Kurt sürüsü çok yaşa!"

Tezahüratlar devam ederken Jacob beni kurt insanların arasına daha çok çekti. İnsanlar hızla etrafımı sardılar. Küçük çocuklar kedili pijamamı dikkatle incelerken yetişkinler beni dikkatlice kokluyordu. Bir kaç kadın ellerini bana doğru uzatmıştı fakat daha dokunmadan ateşe deymişler gibi hızla çektiler. Etrafımdaki insanlar beni koklamayı bitirince geri çekiliyor yerine bir sürü daha insan geliyordu.

Bu kalabalık beni ürkütmeye başlayınca telaşla Jacob'a baktım. Bu tür bir ilgiye alışık değildim. Üstelik bu insanların hiçbirini tanımıyordum.
Jacob beni anlıyormuş gibi suratıma baktı.

"Bu kadar kutlama yeter. Bir kaç omega gelip Apsis'i kalacağı yere götürsün."

Kalabalık onun hafif sinirli sesiyle hızla dağılmaya başladı.
Fakat içlerinden iki kişi kalmaya devam etti. Hafif tombul,kısa kahve saçlara sahip bir kız, esmer, zayıf bir kıza elleriyle bir kaç talimat vermiş ve onu yanından hızla göndermişti. Ardından gülümseyerek benim yanıma yaklaştı.

"Liderimizin biricik eşi, ben Louisa sizinle ilgilenmekle büyük bir zevk duyarım. Benimle gelin."

Sözlerini bitirir bitirmez koluma girdi ve beni hafifçe sürükleyerek yürümeye başladı.
Omegalar kurt sürüsünün hiyerarşik olarak en alt basamağındaydılar fakat bir normal bir insana göre bile oldukça güçlüydüler anlaşılan.

Louisa'nın beni götüreceği yere karşı koymadan ilerlemeye başladım. Bu esnada ortalığı inceliyordum.
Kurt sürüsünün yaşadığı yer ayrıntılı olarak belirtilmemişti. Yazar bu detayları okuyucu sanki biliyormuş gibi hızlıca geçiştirmişti. Bu yüzden bu yer hakkında oldukça merak doluydum.
Kurt sürü küçük bir gölün etrafında kurulmuş bir yerleşim alanına sahipti. Kurt insanlar genelde kurt formlarında avlanmayı ve dolaşmayı sevdiği için büyük ve donanımlı evlere sahip değillerdi. Evleri, tahta kulübelerden ibaret olan bir kaç göz odacıklı yapılardı.
Kurt sürüsü zaten çok kalabalık olmadığından burayı bir köye benzeyebilirdik.
Teknoloji bakımından bizden oldukça geride olduklarından dolayı sanki eski bir film izliyor gibi hissetmekten kendimi alamadım.

Louisa beni sürüklemeyi bitirmiş olacak ki aniden durdu. Kafamı çevirip önüme baktığımda diğerlerinden biraz daha büyük olan bir kulübe ile karşılaştım.
İçeri girdiğimizde Louisa bana baktı.

"Emily sizin için banyoyu hazırladı. Yeni kıyafetleriniz ve havlularınız askılıkta duruyor. Güzelce yıkanıp dinlenin."

Louisa'nın onay bekleyen yüzüne karşı boş bir ifade ile baktım.
"Teşekkür ederim. Bunun için zahmet etmeseydiniz."
Louisa gülümseyerek bana baktı. Ardından içeri daha önce gördüğüm esmer kız girdi. Bu kız Emily olmalıydı.

"Ne zahmeti efendim. Lütfen böyle düşünmeyin. Siz sadece keyfinize bakın."

Emily'nin daha fazla teşekkür beklemeyen hafif şefkat dolu sesi ile bende onlara gülümsedim.
Banyonun olduğunu tahmin ettiğim ve Emily'nin az önce çıktığı kapıyı açtım.

İçeri girdiğimde beni çiçeklerle donatılmış bir küvet karşıladı. Sıcak suyun buharı ile sislenmiş banyonun sıcaklığı yüzüme vurunca iç çektim.
Bu banyo bana gerçekten iyi gelecekti.

Bilgisayar başında uyuya kaldığım ve buraya apar topar geldiğim gece üstümde olan kedili pijamalarımla Jacob'un sürüsünü karşılamış olduğum düşüncesi ile kısa bir utanç duygusu ile dolsam da bunun için elimden gelen bir şey olmadığını anlayıp kısa bir kahkaha attım.
Banyoda el yapımı olduğunu düşündüğüm sabunlar ve bol köpük ile uzun bir süre yıkandıktan sonra benim için hazırladıkları kıyafetleri ve ayakkabıları giydim.
Islak saçlarımı havlu ile kuruturken kapı çaldı.

"Efendim hazırsanız yemek için tüm sürü sizi bekliyor."

Kapının ardından duyduğum Louisa'nın sesi ile kendime geldim ve havluyu bırakıp dışarı çıktım.

Louisa yüzünden asla silinmeyen bir ifade ile bana bakmaya devam ediyordu.
Onu ve sürüyü daha fazla bekletmemek adına kulübeden çıktım. Louisa'yı takip ederek sürü ile yemek yiyeceğim alana doğru yürüdüm. Alana yaklaştıkça duyduğum sesler daha da artıyordu. Bir kaç kelime artık seçilebilir hale gelmişti.

"O bir insan. Nasıl sürü liderinin eşi olabilir?"

"Ben zayıf insanların birinin liderimizin eşi olması kabul etmiyorum."

"Kıyafetlerini gördün mü? O bizden çok farklı."

"Saçmalamayı kesin. Kader bu şekilde yazılmış. Kadere kim karşı gelebilir. Bunu kabul etmek zorundasınız. İsteseniz de istemeseniz de."

Alçaklı yüksekli, öfkeli heyecanlı seslerin arasından tanıdık bir ses duyunca üstüme çöken kasvetli hava az da olsa dağıldı.
Bu ses sarışın mavi gözlü adı Rufles olan kurda aitti.

Louisa konuşulanları duymuş ve üzülmüş olmamdan ötürü bana mahçupça baktı. Ona önemli değil anlamında kafa salladım. Ve seslerin geldiği yere doğru yürüdüm.

Rufles beni ilk fark eden bir kaç kişiden biriydi. Beni görünce öfkeli yüzü bir anda dağıldı. Yerini ufak bir tebessüme bıraktı.

"İlk karşılaşmamızdan daha iyi görünüyorsun."

Ona zoraki bir gülümseme gönderdim.

"Eh fena sayılmam."

"Bizimkiler seni biraz farklı karşıladılar biliyorum ama bu yakında düzelir. Bu duruma alışırlar. Bu süre gelene kadar onlar adına üzgün olduğumu belirtmeliyim galiba."

Mahçup ifade onun yüzüne de bulaşmıştı. Sıkıntı ile saçlarını karıştırıyor ve sürüsü adına ortalığı toparlamaya çalışıyordu.

"Bu benim içinde alışılması zor bir durum. Bunu atlatabiliriz umarım."

Tabi ben burada uzun bir süre kalırsam. Sonuçta geldiğim gibi geri gidebileceğim ihtimali her an gerçekleşebilir. Diye içimden geçirdim.

O söylediğim sözlerle biraz rahatlamış göründü. Tam birkaç şey daha söyleyecek gibi ağzını açtığı anda etraftaki gürültü kesildi.
Ne olduğunu anlamak için etrafıma bakınırken biraz ilerde Jacob ve Bilge kurdu gördüm.
Jacob kaşları çatık bir halde beni izliyordu. Bir anda içimde onun yanına gitme dürtüsü oluştu. Rufles'a aldırmadan hızlıca onun tarafına doğru yürüdüm. Jacob'un yüzü benim bu hareketimle birazcık gevşedi.

Jacob'un yanına vardığımda hızlıca çiçeklerimin olduğu ellimi tuttu beni kendine doğru çekti.
Tüm kalabalık bize doğru bakıyordu. Bilge kurt yanımıza doğru yaklaştı ve sürü üyelerine baktı.

"Lider alfamızın eşinin bu kadar beklenmedik şekilde ortaya çıkışıyla hepiniz bir açıklama bekliyorsunuz. Biliyorum Apsis'in varlığı ve bir insan oluşu hepimizi şaşırttı. Fakat bilge kurt olarak size sadece şunu söyleyebilirim. Tanrı bizim için her zaman en iyisini düşünür ve kaderlerimizi bu şekilde yazar. Bizim yapabileceğimiz tek şey kaderimizin bize getirdiklerini kabul etmektir. Biz kim oluyoruz da Tanrı'nın buyurduklarına karşı geliyoruz?"

Bilge kurdun konuşması ve yüksek çıkışı ile kurt sürüsü başlarını öne eğdiler.

Aslında onların beni kabul etmemesi çok sıra dışı bir olay değildi. Ben bile hala içinde bulduğum durumu kabul edemiyordum ki zaten. Bu yüzden söyleyecek pek şeyim yoktu. Her şeyi akışına bırakmaya ve hayatımı film izler gibi yaşamaya karar vermiştim.

Kurt sürüsünün kendi aralarında hatalarını kabul eden konuşmaları kulaklarıma gelirken bu sefer Jacob söz aldı.

"Hepiniz Tanrı'nın ve lider alfanın işlerinin sorgulanmaması gerektiğini bir kez daha öğrendiğine göre mujdeli haber için hazırlıklarının başladığını da duymalı."

Kalabalık büyük bir heyecanla onu dinlerken Jacob parıl parıl gözlerle bana baktı.

"Apsis ve benim yarınki düğünümüz için düzenlenen av ve kutlamalar başlamış bulunmaktadır."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 14 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kanlı PençeWhere stories live. Discover now