Üvey Kuzen

15.2K 1K 32
                                    

   BÖLÜMLER YENİDEN DÜZENLENECEKTİR/DÜZENLENMEKTEDİR. BÖLÜMLER ARASI FARKLILIKLAR OLABİLİR.(19.06.2017)

Uyandığımda göğsümde bir ağırlık hissediyordum. Gözlerimi tavandan çekip göğsüme çevirdim. Ve Andy'nin kafasıyla karşılaştım! Saçları acayip dağılmıştı. Eli de yine karnımın üstündeydi. Ben ise uykumu tamamen almıştım ve lavaboya gitmem gerekiyordu. Ben derin bir nefes aldığımda Andy göğsümün üzerinden kalktı. Uykuluydu hala. Saçlarını iyice dağıtıp konuştu.

''Daha iyi misin?''

''Evet. Ama lavaboya gitmem gerekiyor.'' dedim ayağa  kalkarken.

''Şu kapı.'' diye gösterdi gözleriyle. Odada bulunan tek kapıyı açıp içeri girdim. Acayip derecede lükstü. Krem, beyaz ve altın rengi hakimdi. E normaldi tabii. Şuan da bir malikanedeydim. Hem de safkanlarınkinde. İşimi bitirip ellerimi yıkarken aynadaki yansımamı görmemle çığlık atmamam için ağzımı elimle kapatmam bir olmuştu. Ten rengim o kadar... solgundu ki... Gerçekten aşırı derecede kan kaybetmiş olmalıydım. Zaten ellerim de titriyordu. Çok oyalanmadan tuvaletten çıktım. Kapıdan çıktığım an duvara yapışmam bir oldu.

''Andy. Ne yapıyorsun?'' diye sordum endişeyle. Sayesinde buna alışmıştım. o yüzden çok fazla korkmuyordum. Gerçek hayata döner gibi bir irkilme yaşadı. ve benden ayrıldı. Kafasını boynumdan çektiğinde gözlerinin rengi açık halden normale dönüyordu.

''Ş-şey. Sadece n'oldu a-anlamadım.'' Yüzü bir garip olmuştu.

''Andy, sen iyi misin?'' diye sordum. Çok kötü görünüyordu.

''E-evet. İyiyim.'' Benden iyice geri çekildi. Sanki beni kendinden korumak istiyor gibiydi. Üzerinde siyah bir gömlekle siyah bir pantolon vardı.

''Herneyse, buraya senin için kıyafetler bıraktım. Eskiler kötü bir hal almıştı. dedi. Eminim kıyafetlerimin her yeri kan içindeydi. Sadece başımı salladım. 

''Sonra aşağı in.'' dedi ve odadan çıktı. Getirdiği kıyafetlere baktım. Bir siyah tayt ve siyah bir tişörttü. Bana uyar deyip ikisini de üzerime geçirdim. Pijamaları da yatağa bırakıp aşağı indim. Tüm aile kahvaltı masasındaydı. 

''Herkese günaydın.'' dedim ve yerime oturdum. Andy'nin annesi de babası da gazete okuyorlardı. Annesi bana bakmadan ''Günaydın tatlım.'' deyip kestirip attı ve çayından bir yudum aldı. Bu kadın bize geldiğinde hiç böyle değildi. Ona garip bir bakış attım ve tabağıma döndüm. Çok fazla bir şey yemek istemiyordum. Andy bana uyarıcı gözlerle bakınca bir kaç şey yemek zorunda kalmıştım.

Tekrar yukarı çıktığımızda bana verilen odaya geçtim. Botlarımı ayağıma geçirdim. Artık burada kalacağımdan kıyafetlerim ve bazı önemli eşyalarım buraya getirilmişti.

Çantamı alıp Andy'nin odasına- uyandığım odaya- girdim. Üzerini giyiniyordu. Tişörtü başından aşağı geçirdikten sonra bana döndü.

''Ben hazırım.'' dedim. Kansızlıktan ellerim titriyordu ve üşüyordum ama yinede okula gidebilecek durumdaydım. Yanıma geldi ve karşımda durdu.

''Hala tam olarak iyi değilsin Taylor. Bugün okula gitme.'' Ama evde durmak istemiyordum. Bu ortam bana çok yabancıydı.

''O kadar da kötü değilim Andy. Sadece ellerim titriyor biraz ve üşüyorum. Onun dışında iyiyim ben.'' dedim. Gözleri ellerime takıldıktan sonra tekrar gözleri gözlerimi buldu. Çarpık bir gülümseme sergiledi.

''Emin misin?'' Bakışlarımı ellerime çevirdim. Hiçte 'biraz' titriyor gibi görünmüyordu.

''En azından çok kötü bir şeyim yok. Ayrıca evde kalmak istemiyorum.'' dedim. O da çantasını aldı ve beraber aşağı indik. Dışarıya baktığımda acayip soğuğa benziyordu. Yukarı yeniden çıkıp bir ceket aradım. Ama eşyalarımın hepsi henüz gelmediğinden hiçbir ceketimi bulamadım. Yeniden aşağı indiğimde Andy tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. 

''Bir şey mi oldu?'' diye sordu. İstediğim şeyden biraz utanıyordum. Ne de olsa benim bir yakınım değildi ve sadece bir kaç gündür tanıyordum onu. Gözlerim yerdeydi.

''Şey... Eşyalarımın hepsi gelmemiş. Bu yüzden yanımda hiçbir ceketim yok. Bana bir ceket verir misin?'' Ona baktığımda öylece bana bakmaya devam ediyordu.

''Yani rica etsem?'' diye devam ettim. Yüzüm kızarmıyordu ama bunları söylerken zorlanıyordum. Sonra çarpık bir gülüş attı ve yukarı çıktı. Sonra bir deri ceketle geri döndü.

Üzerindekine benziyordu ama bunun üzerinde zımbalar vardı. En sevdiğimden! 

''Al bakalım.'' dedi ceketi bana uzatırken. Fısıltı gibi çıkan sesimle teşekkür ettim ve ceketi üzerime geçirdim. Haliyle bana bol gelmişti ama bir sorunum yoktu.

Dışarı çıktığımızda acayip sıcak tuttuğunu farkettim. Ama yine de biraz üşüyordum. Andy'le hemen arabaya bindik ve okula doğru yol aldık. Lisenin önüne geldiğimizde arabadan indik. Andy karşıma geçti. 

''Çıkışta sınıfta bekle.'' dedi sadece. Sonra da bir grubun yanına gitti. Demek ki bugün derslere girmeyecekti. Aferin, kesinlikle çok zekiyim! Gözlerimi devirip liseye doğru yürümeye başladım. Ta li çok tanıdık bir ses duyana dek.

''Hey, Taylor!'' Sesi duymamla arkamı Lara'ya doğru koşmam bir anda olmuştu.

'O kim?' diye soracak olursanız, benim üvey kuzenim. Ama kendisini çok severim. Biraz 'egoist' ama ben ona öyle denmesinden hoşlanmıyorum. Sadece kendini çok seviyordu. Biraz fazla çok... Ama etrafındakileri görmüyor cinsinden değildi bu. Birbirimize sarıldık.

''Senin burada ne işin var?''  diye sordum şaşkınla karışık sevinçle.

''Size geldiğimde evde yoktun. Teyzemin de gözleri ağlamaktan şişmişti ve ben de anlarım diye okula geldim.'' dedi. Sonra devam etti.

''Ayrıca artık ben de burada okuyacağım!''

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yeni bir bölümle karşınızdayım efendim. Bunu yazmak için bütün gecemi verdim-çünkü önce deftere yazmıştım.- ve umarım buna değmiştir.

Vampirde 76. olmuşuz. Bunun  için size çok teşekkürler. Çünkü bu kitapla ilgili fazla bir umudum yoktu ama siz bunu değiştirdiniz :).

Vote ve yorumlarınızı bekliyor olacağım...

-D. N. L. N. Biersack

On Sekizinci Damla™Where stories live. Discover now