2. Bölüm umayın sırları

61 14 2
                                    

Umay metehanın elini tutuşunu;
sıcacık gülümsemesini;
yumuşak ses tonunu unutamıyor du ama içten içe de ona yaklaşmaya çok korkuyordu.

Aklında biranda o kara gecelerden biri canlandı.

Üniversite hayatındaki o kişinin umaya yaptığı en büyük en korkunç olaylardan biri.

Umay kollarından ormanın derinliklerinde bir ağaca bağlı terden tişörtü sırılsıklam olmuş nefes nefese kalmış belden aşağısı çırılçıplak.

Umayın bacakları arasında daha tam gelişmemiş bir bebek Umay kanlar içinde ve nefes nefese karnı tekmelene tekmelene zorla erken doğum yaptırılmış ve bebeğin ölümüne sebeb olunmuştu.

Umay kapının çalmasıyla irkilerek çığlık attı.
Titriyordu o gece ki gibi terlemişti.
Annesi odaya dalarak "noldu kızım" dedi
Umay ağlayarak "yanlız kalmak istiyorum dedi."

Annesi doktorun tenbih ettiği gibi üstüne gitmedi.

Hemen çıktı umayın odasından Umay göz yaşları içinde yatağına girdi ve ağlayarak uyuya kaldı.

Ama uyumak çözüm olmamıştı kara gecelerden birisi de rüyasına girdi.
Karanlık bir oda loş bir ışık.
kırmızı çarşaflar.

Etraf fantezi eşyalarıyla dolu bunların yanı sıra kesici delici aletler var.

Umay yatak başlığına kolları açık bir şekilde kelepçeli.

Çırılçıplak yatağın üstünde oturuyor pozisyonda ama başı önüne düşmüş.
Saçları yüzünü kapatmış.

Beyaz teni kıpkırmızı olmuş kırbaç ve el izleriyle doluydu.

Umay korkarak uyandı ve Allaha yalvara yalvara dua etmeye başladı.
"yarabbim al canımı da kurtulayım dayanamıyorum unutamıyorum yarabbim dayanamıyorum dayanamıyorum."

Hemen ardından hıçkırıklara boğulan Umayin aklına böyle durumlar için içmesi gereken sakinleştirici geldi.

Hemen içti ve tekrar uzandı yatağına
Bu sefer sersemlemişti düşünemiyordu da rahatlamıştı Umay.

Aklına gelmiyordu artık.
Umayın sır dolu üniversitedeki 4 yılından sadece basit 2 olaydı bu hatirladıkları.

umay daha büyük daha korkunç sırları tutuyordu içinde.

Umay artvinde kamu yönetimi bölümü okumuştu.

Puanı düşük olduğu için eve oldukça uzak bir tercih yapmiştı.

Umay dertleriyle uğraşırken.
Abdullah ve metehanin dostlukları iyice kuvetlenmeye başlamıştı.

Komutan bilerek ikisinin izin gününü aynı güne denk getirmişti ki Abdullah metehana göz kulak olsun.

Metehan saçma sapan şeyler yapmasın.
İzin günü gelmiş bizimkiler dururmu. Aldılar mangal eşyalarını çıktılar falezlere.

Efil efil esen deniz havası.
Mükemmel deniz manzarası.
Mis gibi kokan etler.

Mersinin ayaklar altındaki ışıkları.
Bu sefer abdullah alaylı tavırla metehana bulaştı "şüheda'yı bırakıp seni mi alsam diyorum baksana iyice sevgili gibi olduk"

Bunun üzerine Metehan: kahka atarak olur valla Asker adama kız bulmak zor al beni. Dedi.

Yemeklerini yediler kollarını içtiler topladılar herseyi.

Sadece 2 kamp sandalyesi kola ve çekirdek kaldı ortada.
Gün batımında iki dost manzaraya karşı başladılar sohbet etmeye.

Metehan:" az daha para birktirip mesleği bırakacağım şöyle güzel bir kır evi alacağım arkasında tarla olan.
ekip bicecegim kimseyle muhatap olmadan kendi işimle ilgileneceğim." Dedi

kanlı aşk Where stories live. Discover now