Rüya

35 6 14
                                    

                          -Oseye'nin bakış açısı-

Vücudum titriyor ve her yerim ağrıyor. Ellerim arkadan bağlı bir şekilde soğuk fayansın üzerine bir hayvan gibi atıldım. Tam bir gündür burdayım. Dağınık saçlarım terli yüzüme yapışıyor ben ise üfleyerek onları savuruyorum. Boğazım kuru ve karnım aç, acı çekiyorum. İşkenceden sonra bilincimi kaybetmemek için sayıklanıyorum.

"Korkmamalıyım. Korku aklın katilidir. Korku, bütünüyle yok oluşu getiren küçük ölümdür. Korkumla yüzleşeceğim. Üzerimden ve içimden geçmesine izin vereceğim. Ve o geçip gittiğinde, yolunu görmek için iç gözümü çevireceğim. Korkunun gittiği yerde hiçbir şey olmayacak. Sadece ben kalacağım."

Bunlar bütün kara büyücülerin soğukkanlılıklarını kaybetmemeleri için öğretilen aptalca sözlerdi. Ama ben korkuyorum, lanet olsun. Korkudan bedenim kitleniyor ve korku iç gözümü ele geçiriyor. O her an geri gelebilir ve ben canım için korkuyorum. Canım pahasına savaşmak istiyorum ama bunun için çok zayıfım. Bilincim kapanmak üzere. Kapı açılıyor. Bu o. Baş epistat. Ağır adımlarla içeri giriyor ve beni aşağılarcasına baştan aşağı süzerek sanki bir böcekmişim de az sonra beni ezecekmiş gibi mavi ve soğuk bakışlarıyla ruhuma işliyor. Benimle göz göze gelmek için eğiliyor ve ellerini dizlerinin üzerine çekiyor. Saçımdan tutuyor ve kendisine bakmam için beni zorluyor. Gözlerim yarı açık halde ona bakmaya çalışıyorum.

"Daha eğlence yeni başlıyordu. Şimdiden pes mi ediyorsun?

Yanağıma bir tokat atıyor ve sağa doğru savruluyorum.

"Konuşmaya mı karar verdin?"

Artık dayanamıyorum lanet olsun.

"Peki, görünüşe göre konuşmayacaksın. Tizian!"

Yarımcısı Tizian'a seslendi ve esmer adam içeri girdi. Elinde bir alet vardı. İçimden bir lanet okudum ve gözlerimi devirdim, fenalaşacak gibi oldum ve Epistat Amen beni boynumdan tuttu. Beyaz teni ve beyaz saçları onu daha korkutucu bir hale getiriyordu. Tizian aleti Amen'in eline koydu. Ve konuştu.

"Şimdi sana sorduğum soruları cevaplayacaksın, evet ya da hayır olarak. Verdiğin her yanlış cevap için bir tırnağın gidecek."
Dedi ve elindeki aleti salladı, yüzüne iğrenç bir gülümseme takındı. Ensemi bıraktı ve ayağa kalktı. Bir nefes verdi.

"Sen bir kara büyücüsün."

Korkak bir kedi yavrusu gibi ondan uzağa gitmek için ayaklarımı kullanarak geriye doğru süründüm. Adam her geri gittiğimde üzerime doğru yürüdü. Sonunda sırtım hiyerogliflerle doğru soğuk duvara çarptı. Yalvaran gözlerle adamın kapıda duran yardımcısı Tizian'a baktım ellerini birleştirmiş soğuk gözlerle bana bakıyordu, kımıldamadı. Amen sinirlendi, ve yüzüme bir yumruk geçirdi. Burnumdan boşalan kanları hissettim, adam bağırdı.

"EVET YA DA HAYIR."
"H-hayır." Dedim korkuyla kendimden geçmiştim.

Adam sırıttı ve hızlı bir hareketle eğildi ve bir elini yüzüme götürdü ve yana doğru itti ve elindeki aletle işaret tırnağımı yerinden çıkardı. Hissettiğim acıyla kısık bir inilti çıkardım. Bilincimi kaybetmeme ramak kalmıştı. Adam aleti elinde döndürdü ve konuştu;

"Hocan, Ravic bir kara büyücü."

Artık yalan söyleyemeyeceğimin farkına vardım, bu adam zaten her şeyi, ama her şeyi biliyordu.

"Evet..." adamın dudağının kenarı havaya kalktı.
"Güzel. Ramsis bir kara büyücü."
"Evet."

Adam iç çekti ve nefes verdi , sordu;

Antik Mısır BüyücüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin