...

Annem yoktu benim. O kadın benim annem değildi. "İstemiyorum, asla istemiyorum Egemen. Yalvarırım, beni Vurala ver ona verme." Babama ihanet edemezdim. Ben o değildim ben babama ihanet edemezdim. "Şuna bir açıklık getirelim Zümrüt." Sesi sert çıkmıştı. "Öncelikle sen istemediğin sürece kimse seni kimseye veremez. İster annen olsun ister kocan. Sen hür bir kadınsın bunu asla aklından çıkarma." Yutkundum. Benim hürriyetim de çalındı Egemen... "İkinci olarak Zümrüt, ben seni asla ama asla Vural Aslanbeye vermeyeceğim. Bir daha böyle aptal şeyler düşünme. Annenle konuşmayı istemiyor musun? Konuşmazsın. Korkmana, yalvarmana gerek yok." Neden böyle konuşuyordu? Beni bunlara inandırma Komutan, ben umutsuz olmaya mahkumum. "Egemen..." Mırıltımı duymuş gibi bakışları bana değdi. "Yani Egemen bey, ben teşekkür ederim. Bizi sadece Hakkariden çıkartsanız da yeter. Kimseye yük olmak istemem." İstemiyordum. Belki de o kadın sadece Komutanı istediği için bana evini açıyordu. Kaşları çatık bir şekilde cevap verdi. "Kimseye yük olacağın falan yok. En fazla 2 hafta orada olacaksın. Gizemin isteği üzerine seni oraya götürüyorum. Eşi çok yakın arkadaşımdır onlardan başka güvenip sizi bırakabileceğim bir Selim abi var. Onlar lojmanda kalmadığı için Gizemlerde kalacaksınız. Egenin ve Ecenin çok seveceği bir çocuk var zaten. Aynı şekilde Gizemin annesi Meliha teyzede onlarla beraber. Güvende hissedeceğin bir ortam yani." Minnetle baktım ona. Bizi korumakla yetinmemişti. Bizi korumaya devam ediyordu.

Uzun zaman sonra ilk defa düşünüldüğümü hissettim. İlk defa bencilce bunun hiç bitmemesini diledim. "Şemdihan da büyük bir deposu var. Getirdikleri kadınları orada eğitiyorlar, depodan çok lüks bir ev gibi. İçerisinde elliyi aşkın kız vardır. Çoğu Türkiye genelindeki yurtlardan geliyor." Bana görevi için yardım ediyordu ve ben ona bildiğim her şeyi anlatmak zorundaydım. "Sen, sen bu kadar çok şeyi nasıl biliyorsun?" Çünkü Vural benden bir şey saklamazdı yalnızca unutmam için ikazlarda bulunurdu. "O, benden bir şey saklamaz." Bugün sesim nereye kaçmıştı? Mırıltı gibi çıkan bu sesimi sevmemiştim. "Gerçekten karısı mısın?" Sorusu karşısında kaşlarım çatılmış içime kaçan sesim gene ortaya çıkmıştı. "Değilim, asla olmadım. Asla olmayacağım!" Adeta bağırmıştım bunu yeşil gözlerini aralayan oğlumdan anlamıştım. Saf, korkulu bir şekilde hem bana hem de odanın içindeki Egemene bakıyordu. "Anne, iyi misin?" Sesinde uyku vardı. Tavan yapan sinirlerimi toplaması adıma saçlarından bir nefes aldım. "İyiyim anneciğim. Uyu bebeğim, annen burada." Bana gülümserken odanın içindeki Egemene baktı tekrardan yüzündeki gülümsemeyle. "Şehit abi de burada o bizi korur. Sen de uyu anneciğim." Saçlarından öptüm tekrar gözümden bir damla yaş aktı. Oğlum da onu bir kahraman gibi görüyordu. Oğlum ilk defa bir başkasına güveniyordu. Güvenmemeliydi, güvenmemeliydik. O emniyet amiri gibi yapmayacağını nereden bilebilirdim? 'Senin için çabalamasından?' Dedi iç sesim. Benim için çabalamıyordu görevi için çabalıyordu. Görevinde başarılı olabilmek için.

Ben onun için sırlar dolu bir kutuydum. O ise bizim için umut dolu bir kapı. Biz o kapıdan çıkacaktık ve kapıyı arkamızdan yalnızca çekecektik. O kutudaki bilgileri alacak ve hiç düşünmeden kutuyu bir kenara atacak. Doğanın kanunu buydu. Kimse ona yalnızca bir suçlu için bilgi veren kutuyu saklamazdı. O kutunun yeri çöptü. Kimse çıktığı kapıyı yanına almazdı. Kapı her zaman arkada kalır yeni gelecek olan ev sahibini beklerdi. Gecenin sonuna kadar düşündüğüm binlerce şey vardı. Egemen ara sıra ayağa kalkmış üstleri açılan çocuklarım üzerini örtmüş, bazen Egenin bazen Ecenin saçlarına öpücük bırakıp çekilmişti. O sorusundan sonra onunla konuşmamıştım. Karısı değildim ben hiçbir zaman Zümrüt Aslanbey olmamıştım.

Ben her zaman Zümrüt Yurteldim. Babasının prensesi olan Zümrüttüm hayal dünyamda hep. Ya da annesinden gelinlik bekleyen Zümrüt? Güldüm buna. Özür dilerim minik ben. En büyük hayalini gerçekleştiremedim. Hiçbir zaman gelinlik giymedik. Hiçbir zaman kırmızı kuşağımız olmadı. Ben gelinliğim olmadan okul formam ile gelin çıkmıştım doğup büyüdüğüm o evden. Babamın elini öpmemiştim. Gözü yaşlı bir annem yoktu. Kınalı kuzum diye sızlananım yoktu. Ben bir gelin değildim. Kırmızı kuşağımı babam bağlamamıştı. Beni beyaz atlı prensime kolları arasında emanet etmemişti babam. Ben amcam tarafından satılmış okuldan dönüşümde o ailede tek güvendiğim bana göre benim abim olan ama kendince bana farklı duygular beslediğini iddia eden Aslan tarafından ihanete uğramıştım, o gün bana kimse gelinlik giyecek misin diye sormadan elime kefenim vermişlerdi. Ben Zümrüt Yurtel o gün ölmüştüm. Belki de asıl o gün Vural Aslanbeye 16 yaşında bir çocuk olarak yenildiğimde ihanet etmiştim babama. Zümrüt Yurtelin öldüğü gün Oktay Yurtel de gerçek anlamda ölmüştü. Ben öldüğüm gün babamın gelmeyeceğini kabullenmiştim. Aslanın ihanetiydi beni öldüren, amcamın üç kuruş için beni satmasıydı, Çocuk bu demeden üzerime para veren Vuraldı beni öldüren. Ve ben Zümrüt Yurtel, şimdi tekrar ölmek istemiyorum. Bana verilen umuda sıkıca tutunmak istiyordu bir yanım. Diğer yanım ise bunun bir intihar olacağını söylüyordu. En güvendiğim Aslan dahi bana ihanet ederken bir yabancıdan bana umut olmasını istemek, buna inanmak intihardı...

•Nasılsınız aşklar

•Kuzey, Kuzeyin kardeşi?

•Ceyloşum?

•Egemen Denizoğlu❤️‍🔥

•Zümrütüm?

•Aslanın ihaneti?

•Sırlar dolu bir kutu. Umut ile dolmuş bir kapı?

•Oy veyip yorum yapmayı unutmayın ballar.

•Bölüm nasıldı?

ESARETİNDEN KURTULUŞWhere stories live. Discover now