4.BÖLÜM; Yanlış Anlaşılma

94 24 37
                                    

"Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikayesidir.
Ve hikayeler kalanlara aittir..."

~Stefan Zweig

🍀🍃

4.BÖLÜM

YANLIŞ ANLAŞILMA

Bölüm Şarkısı; Yüksek Sadakat - Haydi Gel İçelim

Keyifli okumalar...

...

Dünyanın bir diğer ucunda, hiç bilmediğim evimde, Türkiye'de idim. Adını bile bir hafta önce öğrendiğim bir adamla evli olarak geldiğim ülkemde bana çok farklı hissettiren başka bir adamın yine aynı şekilde garip hissettiren kardeşinin resmine bakarken sorduğu soruya odaklandım.

Kardeşinin nerede olduğunu sormuştum. O ise bunu bilip bilmek istemediğimi sormuştu. Neden bilmek istemezdim ki? Belki Sarp ve Selim gibi bende resimdeki kızla arkadaş olabilirdim.

Olalım da Ayla'da bizi dövsün. dedi iç sesim. Haklıydı.

"Tabi ki de bilmek isterim." dedim. "Kardeşinin kızıl olması iyiymiş. Ama hiç benzemiyorsunuz."

Tam ağzını açıp cevap verecekken telefonunun çalmasıyla birlikte salondan ayrıldı. Onun gitmesiyle birlikte gelen rahatlık hissine anlam veremezken içten içe Sarp'ın erken gelmesi için dua ediyordum. Zira bu gerginlik hayra alamet değildi. Onun odalardan birine girişiyle bende içerisinde bulunduğum evi iyice incelemeye başladım. Kahverengi bir koltuk takımı önümdeki şık ve sade olan sehpayla uyum içerisindeydi. Koltuklarlardan daha koyu renk olan perdeler sonuna kadar açılmış camı tamamen eve açmıştı. Koltukların hemen arkasında olan yemek masası tek yaşayan birine göre fazla büyüktü. Büyük ekran televizyonun etrafı boydan boya raflardan oluşuyordu. En alt ve en uzun olan rafta tahminen filmler veya oyunlar vardı. Televizyonun hemen yanındaki büyük raflarda plaklar vardı.

Bu beni istemsizce şaşırtmıştı. Selim'de hiç de öyle bir hava yoktu.

Rafa yaklaşıp plaklara daha yakından baktığımda Sezen Aksu,Cem Karaca, Barış Manço, Müslüm Gürses,Cem Adrian... Ve daha birçok sanatçının plağı vardı. Ve kesinlikle benim Spotify listemden daha karışıktı. Onların hemen üstündeki rafların ise hepsi kitaplarla doluydu. Tarih kitaplarından, yabancı romanlara kadar herşey vardı.

"İlgini çeken bir kitap var mı?" diye soran ses olması gerekenden fazla yakından geliyordu. Hızla arkamı döndüğümde Selim'i adeta dibimde görmek beni afallatmıştı. Yüzündeki gülüş ise daha da afallatıcıydı. Cevap vermek için konuşacağım sırada gözlerim varla yok arasındaki gülüşüyle meydana çıkan çukura kaydı.

Gamzesi vardı. Benim gibi.

"Yok ilgimi çeken kitap." dedim. Ama içimdeki gerginlik giderek artmaya devam ediyordu. Bunda amaçsız yakınlığımızın etkisi büyüktü. Uzaklaşmak adına birkaç adım geri gidip onunla göz teması kurmamaya çalışarak "Bir daha bu kadar sessiz gelme." dedim.

"Korkuttuysam özür dilerim. Amacım bu değildi."dedi. "Sana odanı gösterecektim." dediğinde başımı hafifçe sallayarak sorun değil gibi bir işaret yapıp onunla birlikte bana vereceği odanın yolunu tuttum. Kapıyı benim için ardına kadar açtığında karanlık adeta gözlerimi ele geçirdi. Işığı açıp aydınlığı getirdikten sonra "Ben..." dedi derin bir nefes almadan hemen önce. "Hemen yanındaki odada olacağım. Eğer bir isteğin olursa oraya gelebilirsin." dedi ve aynı benim üzerimdeki gibi gerginlikle bahsettiği odaya girdi. Çok mu kötü bakmıştım ?

HAKİ YEŞİLWhere stories live. Discover now