21. Bölüm

289 25 18
                                    

Ramazan versiyon geldiiiii.

1 buçuk ay sonra

Naz BOZDAĞ'dan

"Naz, al şu köpeği başımdan!" Diye bağıran Yalçın abime sessiz kalarak cevap vermiştim. Acıkmış ve susamıştım. İftar ne zamandı ya?

"Naz! Köpeğine sahip çık!" Bu sefer bağıran Ersin abimdi. Yerimden yorgunca kalkıp salona ilerledim. "Ya ne var ya? Ne var?" Diye ağlamaklı bir sesle bende onlara bağırdım. "Bunun oruç kafaya vurmuş." Dedi Ersin abim gülümseyerek.

Oflayıp spiderhan'ımı abimlerin yanından aldım. "Çocuğuma bağırmayın." Dedim yorgun sesimle. Evet köpeğimin ismini spiderhan koymuştum.

En son dağ evinde bir avcı spiderhan'ı vurmuştu ve bende o gün salya sümük ağlamıştım. Abimlerede bana kıyamamış, spiderhan'ı hemen veterinere götürmüştü. Zaten o günde Konya'ya geri dönmüştük.

Spiderhan'ımla birlikte odama çıktım. Biraz olsun uyumak istiyordum. Sahurda sadece çikolatalı ekmek yemiş ve 1 bardak su içmiştim. Ve bunu yaptığıma çok pişmandım çünkü hem midem hem boğazım yanıyordu.

Kendimi yatağa atıp gözlerimi kapattım. Spiderhan da yorulmuş olacak ki o da kendi yatağına yatmıştı.

Tam uykuya dalacakken başıma bir ağrı saplanmasıyla yerimden inleyerek kalktım. Bir yandan da kendime sövüyordum.

Odamın kapısı tıklatıldığında bir şey diyemedim. Kapı açıldığında birinin girdiğini anlamıştım. Ama kimin girdiğini göremiyordum. Başımın ağrısı çok fazlaydı ve ben gözlerimi sıkı sıkı yummuştum.

"Güzelim, noldu abicim?" Karan abimin şefkatle çıkan sesini duyduğumda derdimi anlatmak için tam ağzımı açmıştım ki başıma daha kötü bir ağrı girdi. "Abicim iyi misin?" Dediğinde sadece kafamı iki yana sallayabilmiştim.

"Abi başım çok ağrıyor." Diyebildim en sonunda. "Güzelim benim." Diyip beni göğsüne çekti. "Abicim son 15 dakika kaldı. Biraz daha dayan olur mu? Hem bak annem karnıyarık yaptı." Dedi. Kafamı sadece olumlu anlamda sallamıştım. Şu anda karnıyarığı bile düşünebilecek durumda değildim.

Karan abim saçlarımı okşayıp benden yavaşça ayrıldı. "Fıstığım gel asigida bekleyelim. Hem açılmış olursun." Dedi hâlâ şefkatli sesiyle. Kafami belli belirsiz sallamıştım ama yinede kalkabilecek gücüm yoktu.

Abim bunu fark etmiş olacakki beni sakince kucağına aldı ve aşağıya inmeye başladı. Başım omzuna düştüğünde kaldırmaya yeltenmedim.
Gözlerimi kapatıp abimin omzunda biraz olsun ağrıyı unutmaya çalıştım.

Yumuşak koltuğa oturtulduğumu  hissedince gözlerimi açtım. Karan abimde bahçeye açılan kapıyı açmaya gitmişti.

İçeriye dolan havayla biraz olsun kendime geldiğimi hissettim. Hava ne soğuktu ne de çok sıcaktı. Tam ayarındaydı. Başımdaki ağrı yavaş yavaş kesilmeye başlamıştı.

Tamamen kendime geldiğimde abime minnettar bir şekilde baktım. Abim ise bana göz kırpıp yanağımdan makas almıştı.

Topun patladığını duyduğumda yerimde bir saniye bile durmadım ve hemen yemek salonuna koştum.

Karan abimde arkamdan gelmişti. Sandalyemi çekip oturdum. Önümdeki tabaktan hurmayı alıp yedim. Ardından suyuda içince kendimi rahatlamış hissettim.

Masadaki herkes bana bakıyordu. "Allah affetsin içten içe çok güldüm." Dedi Rüzgar sırıtarak. Ona gözlerimi devirip gözlerimi başka yere çevirdim. Bu sefer Yalçın abimin sırıtan yüzüyle karşılaştım.

"Ay, çen acıktın mı çen? Yerim ben seni cüce." Dedi gülerek. "Yarabbelalemin sabır." Diyip önüme döndüm. "Oha! Naz imana girmiş!" Diye kulağımın dibinde böğüren Toprağın kafasına bitane geçirdim. "Neden bağırıyorsun canım dördüzüm." Dedim tehditkar bir sesle. "Bak korkudan elim kafana çarptı."

Toprak bana tip tip bakıp önüne döndü. Babam hepimizi gülümseyerek izliyordu. Annemde öyleydi.

Nedensizce içime bir sıkkınlık gelince derin bir nefes aldım. Kesin bir şey olacaktı.

Ben bunları düşünürken ağzında telefonumla içeriye spiderhan girdi. Ağzım açık bir şekilde bir telefonuma bir spiderhana bakarken Ersin abimle Yalçın abim kahkahalara boğulmuş bir şekilde beni izliyordu.

"Spiderhan'ım, güzel yavrum, oğluşum sen naptın ya!?" Diye hem ağlamaklı hemde hayretli bir ses tonuyla konuştum. "Oğluşun yapmasa biz yapacaktık. İyi etti. Hiç derslerine odaklanmıyorsun." Dedi Buğra abim dalga geçercesine.

Telefonuma dikkatli bakınca şarj yerinin spiderhan'ın ağzının dışında olduğunu gördüm. Çok sert ısırmadığı için ekrandada sadece ufak çizikler vardı. Yavaşça yerimden kalkıp oğluşumun yanına gittim.

"Hadi, ver onu annem bana." Dedim yanına çömelerek. "Neden bu kadar telaş ettinki canım dördüzüm? Yoksa birinden mesaj falan mı gelecek?" Dedi Toprak sırıtarak. Sonrasında devam etti, "Aa bak ağzım yanlışlıkla senin malum konularına değindi."

Toprağa öldürücü bakışlarımı atarken Demir abim ve Karan abim sakin kalmaya çalışıyorlardı. Konuyu tek tük biliyorlardı ama Toprağın "malûm konular'' demesi onları yanlış anlamaya sürüklemişti.

"Yanlış anlamanıza gerek yok." Dedim kırılmış sesimle. Evet sevgilim vardı ama salak saçma şeyler yapmıyorduk. Bu yaşta ne kadar yapılırdı onuda bilmiyorum da.

Demir abim sakin tutmaya çalıştığı bir sesle konuşunca daha da kırıldım. "Odana çık konuşacağız." Dedi. Nasıl yani inanmamış mıydı? Toprak şaşkınca abime bakıyordu. "Abi şakaydı, valla bak." Dedi telaşla.

Hem sinirlenmiş hemde kırılmıştım. Sinirim Toprağaydı. Kırgınlığım ise abime. Kırılmış bir şekilde abime bakıp yemek salonundan çıktım.

Ne karnımın açlığı kalmıştı nede başımın ağrısı. Kırılmış olan kalbimle odama çıktım. Yatağımın üstüne oturup düşünmeye başladım. Kaç aydır onların yanındaydım. Hiç anlamamışlar mıydı böyle şeylerle uğraşmadığımı?

Ben bunları düşünürken kapım tıklatıldı. "Gel." Dedim cansız çıkan bir sesle. Demir abim içeriye girip kapıyı arkasından kapattı. Yanıma doğru gelirken gözlerimi devirip başka yere bakmaya başladım.

"Asma suratını. Biliyorum böyle bir şey yapmayacağını. O konuyu bahane ederek başka bir şey konuşacaktım seninle." Dedi sıcak bir sesle. "Neden inanayım?" Dedim bende soğuk bir sesle.

Derin bir nefes verip cebinden telefonunu çıkardı. Telefondan bir şeyler yapıp bana döndürdü. Ekranda gördüklerimle anında çığlığı bastım. Nasıl yani ciddi miydi? "Ciddi misin!?" Diye bir çığlık attığımda sırıtmaya başladı. Gözlerim doluyordu.

"Abi yapmış olamazsın." Dedim kafamı iki yana sallayarak. "Yaptım bile." Deyip telefonun ekranını kilitleyip cebine koydu.

"Hazırlan yarın sabah İstanbul'a yola çıkacağız." Dedi ve odadan çıktı. Bir şey hatırlamış olacak ki kafasını geri kapıdan uzattı. "Hiç kimseye söylemiyorsun." Dedi tembihler gibi.

Acilen hazırlanmam gerekiyordu. Yoksa evdekiler hazırlandığımı görüp soru sorabilirdi.

Kalbim küt küt atarken bavulumu çıkardım ve hazırlanmaya başladım...

•••

Bölüm nasıldı?

Ramazan versiyon devam edecek bir süre.

Siz ne dersiniz?

Bu arada spiderhanı nasıl buldunuzz?

Dersleri yoğunlaştırdılar ve ben artık ders çalışmaktan telefona en fazla 27 dk bakabiliyorum... Bu yüzden lütfen bölümleri geç ve kısa atarsam kusuruma bakmayınn.






Bozdağlar|AbilerimOnde histórias criam vida. Descubra agora