14- Şiir

4K 300 212
                                    

Bölüm başlığından anlayacağınız üzere bu bölümde benim yazdığım bir şiir var. Normalde pek şiir okumam ve anlamam. Bölümdeki şiiri de derste sıkılınca defterimin kenarına yazmıştım. Yani oldukça amatörce ve üstüne düşünülmeden yazılmış bir şiir.

Zaten utana utana yayınlıyorum, dalga geçmeyin ağlarım. Tamam mı güzelliklerim ❤️

***

Üzerimdeki gölgeyle gözlerimi araladım. Görüş alanıma ilk giren şeyin bir telefon kamerası olmasıyla gözlerimi kapatıp tekrardan açtım. "Bu ne?" Diye kendi kendime mırıldandım.

Fotoğraf çekme sesi geldi ve telefon kamerası uzaklaştı. Ardından Kerim'in kız kardeşi Tuğba'nın gülümseyen yüzünü gördüm. "Günaydın Rüzgar abi."

O uzaklaştığında yerimde doğrulmaya çalıştım ama beni sıkıca tutan Kerim yüzünden kıpırdayamıyordum resmen. Kolunu üzerime atmış, resmen beni altına almıştı.

"Kerim." Diye mırıldandım. "Uyan lan, üstüme çıkmışsın resmen."

"Sus." Dedi kısık ve uykulu bir sesle.

"La kalk." Dedim avucumu yatağa dayayıp hafifçe doğrulurken.

Gözlerim odanın bir kenarına oturmuş telefonuna bakan Tuğba'ya kaydı.

"Az önce fotoğrafımızı mı çektin?" Dedim bir elimle gözümü ovalarken. Kerim de kollarını benden çekmiş sırt üstü dururken avuçlarını gözlerine kapatmış ayılmaya çalışıyordu.

"Hm hm." Dedi bana bakmadan.

"Hani?" Dedi Kerim kardeşine bakıp.

Tuğba sırıtarak abisine yanaştı ve ekranı ona tuttu. Telefon ekranında ki sarmaş dolaş uyuyan ben ve Kerim'e şokla baktım. Böyle miydik lan az önce?

"Atsana bana bunları." Diyerek telefonunu eline alan Kerim'e daha da büyük bir şokla baktım.

"Saçmalamayın silin oğlum." Dedim ama ikisi de beni duymazlıktan gelmişti.

"Annem kahvaltıya gelsinler diyor." Dedi Tuğba odadan çıkıp.

Kerim ayağa kalktı. "Tamam, geliyoruz."

Parmaklarını birbirine kenetleyip kollarını havaya tutarak kasılan kemiklerini rahatlattı. Gözlerim birkaç saniye yukarı kalkan tişörtüyle çıplak belinde gezdi. Tabii saniyeler içinde kollarını indirmişti.

Ben de ayağa kalkarak telefonumu elime aldım. Abim eve geldiğini ve Kerim'in ona haber verdiğiyle ilgili bir şeyler yazmıştı. Kısaca cevap verdim.

"Sen içeri geç, ben de çorap giyip geliyorum." Dedi Kerim dolabını açıp. Kerim'in çorap takıntısı vardı, uyku saatleri dışında çorapsız gezmek onun için resmen bir işkenceydi. Eskiden beri böyleydi.

Göz ucuyla dolabına baktığımda düzenli ve dolu dolu olduğunu gördüm.

"Tamam." Diyerek odadan çıktım.

Burnuma ilk gelen koku patates kızartması ile sabahın o kendine has farklı kokusuydu.

Mutfağın önünden geçerken Hülya abla beni fark edince gülümsedi.

"Günaydın." Dedim gülümseyip.

"Günaydın oğlum, Kerim de uyandı mı?"

Başımı salladım. "Uyandı."

"Kahvaltıyı hazırlıyordum, senin istediğin bir şey var mı? Yapayım hemen. Bak canın bir şey çekiyorsa sakın çekinme, söyle hemen."

"Teşekkür ederim, bir şey istemiyorum."

BENİMLE KAYBOLDUN -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin