🚨13.Merdüm-i Zenfira, Korkuyorum

368 38 4
                                    

Merdüm-i Zenfira

Korkuyorum

13.Bölüm

Derince nefes alıp bir bardak su içtiğim de Melike çay demlemişti. Az önce silahlı çatışma çıktı biz de çay demliyoruz. Akıl alır gibi değildi. Melike'ye dönüp "Melike ben çok kötü hissediyorum"dedim. Kendimi tutamıyordum.

Melike eğilip elimi tuttu. Sanki sadece ben yaşamışım gibi teselli vermek için omuzumu sıvazlayıp "Azelya, ülkemizi bölüp parçalamak isteyenler çok fazla ve maalesef ki şu an burada da varlar. Şükürler olsun ki Gökmen ve Alparslan komutan o sebeple buradalar..."dedi. Evet burada ama onun için olduğunu bilmiyordum. Demek o adamlar için geldiler.

Başımı sallayıp çayın demini bardaklara dökerken Azelya içeriye doğru eğilip baktı ve sonra yanıma doğru gelip "Azelya, bu komutanla aranda bir şey var mı?"dedi. O da ne demek? Bi-biz mi?

Şaşkınca ona bakan gözlerim irileşmiş halde dururken merak içerisinde duran kızın sırıtan ifadesini gördüm. Ah bir bilse ki ben asıl onların arasında bir şey var sandım, muhtemelen beni öldürür.

Yutkunup "Ha-hayır o nerede çıktı?"dedim. Ben neden kekeledim? Boğazımı temizleyip çaylara döndüğüm de Melike tezgaha yaslanıp kollarını birbirine bağladı ve "Gökmen ve ben hemen sizin bahçenin aşağısındaydık. Sen mesaj attığında Gökmen beni arabada silahla bırakıp komutanla gitmişti. Yanına gelecektim ama attığın mesajla hemen Gökmen'i aradım. Ya nasıl oldu bilmiyorum."deyip eliyle bahçenin çevresini göstererek "Onlar uzak mesafedeydiler...yani komutanın kısa sürede gelmesi için deli gibi koşması gerek....ve sanırım koştu"dediğinde çay bardağına bakıyordum.

Alparslan dışardan bakınca fazlasıyla korkutucu, laubali, sözleri gibi düşüncesi de sivri gibi dursa da öyle değildi. Beni sakinleştirmek için bile konuştuğu dakikaları anımsarsam, asla korkutucu değildi.

İç çekip başımı çevirdim ve "Melike, komutan çok merhametli birisi ve emin ol kim olursa olsun aynını yapardı"deyip gülümsediğim de bana göz devirip elimdeki çaydanlığı alıp bir kenarıya bıraktı ve karşımda durduğunda ciddiyetini gördüm. Fazlasıyla ciddileşen ifadesi ile bu korkutmuştu.

İçeriye doğru bakıp tekrar bana döndü ve "Azelya sen görmedin...ama söyleyeceğim"dediğin de sıkıntılı hali yüzünün ekşimesinden belliydi. Yutkunup ela gözlerini gözlerime dikip "Sen divanın altında saklanırken silah sesi gelmişti. Biz...Gökmen'le korkup içeriye girdiğimizde komutan bize susmamız için işaret etti. Önünde yüzü maskeli o adamlardan biri vurulmuş halde duruyordu. Gökmen'e adamı verdi. İnan şoklardaydım ama gördüm..."deyip eli yüreğine giden kadın iç çekip "Komutan bir bez alıp kanın bulaştığı yerleri silerken seni de güldürmeye çalışıyordu"dediğinde nutkum tutulmuştu.

Demek o soluk soluğa haliyle çıkan gülüşleri bu sebeptendi. Ama neden böyle bir şey yapsın ki? Sonuçta beni önemseyecek kadar zaman geçirmedik ki..hadi zaman geçirdik diyelim...bu yine de normal değildi. Ahh bu çok saçma değil mi?

Anlamamış halde ona baktığım sırada içeriye giren Gökmen sırıtarak "Çay Rize'de geliyor sanırım"dedi. Ne çayı bir dur ya! Kafamın içerisi çorba olmuş halde başımı iki yana sallayıp tekrar bardaklara döndüğüm de ellerime tepsiyi alıp "Hadi geçelim"dedim.  İkisine bakmayıp elimdeki tepsiyle Mutfakta çıktığımda boş divanı gördüm. Gözlerim yerdeki kan izini arıyordu.

O sebeple mi evi temizleyelim dedi? Ahh şu evde daha ne olabilir diyorum ama gün geçmiyor ki şaşkınlığım bitsin.

Elimdekileri masaya bırakıp bir bardak aldığımda kapı kapanma sesini duydum. Yerimde sıçradığım anda elimin titremesiyle çay elime döküldü. Ahh benim aptal sakarlığım! Yandım ya!

☀️Merdüm-i Zenfira Where stories live. Discover now