17

184 20 87
                                    

Saat 11'e gelirken gördüğü kabus yüzünden uyanmıştı Suna. Üstüne biraz daha uyumayı denemiş ama gözleri bir türlü kapanmadığı için yapamamıştı. Bir şey düşündüğünden de değildi, hatta zihni boş bile denebilirdi. Anlayamadığı şekilde duvara bakakalmıştı sadece.

Osamu sabah geleceğini söylemişti ama sabahtan kastı neydi bilmiyordu. Kendi uyanacağı zamanı da baz almış olabilirdi direkt.

Dişlerini fırçalayıp salona geçti ve biraz da orada uyumayı denemeye karar verdi ama bu da olmamıştı çünkü yatmasından beş dakika sonra kapı çalmıştı.

Kalbi anında hızlanırken saçlarını düzeltip kapıyı açtı. Osamu içeri adım attığı an günaydın bile demeden çocuğun dudaklarına yapışmıştı dün zorda kalmasının acısını hemen çıkarabilmek adına. Suna da bunun farkında olduğu için hemen ayak uydurmuştu.

Çocuğun kucağında yerini bulurken sızlayan dudağını ondan ayırıp gülerek konuştu. "Sen bana yardımcı olacaktın sadece, değil mi?"

"Şu an bunu söylemeye hakkın yok Suna." derken çocuğun üstünde sadece boxer ve tişört olduğu için onu kolaylıkla hissedebilmesiyle vücudunun kasıldığını hissediyordu

"Sen çok şımardın he." demesiyle Osamu başını hafifçe yana çevirerek eğdi ve güldü sesli bir şekilde. "Özür dilerim senpai."

Omzuna Suna'dan sert bir vuruş gelince tekrar gülse de bakışlarını sertleştirmişti hemen ardından. "Delirtiyorsun beni."

"Sözünde durmuyorsun."

"Sen böyle yaparken duramam."

"Sikinin keyfine beni kullanamazsın." derken güldüğü için Osamu da ciddiye almamıştı. "Sen beni kullanacaktın ama."

"Sen istedin."

"Şimdi sen de istemiyor musun?"

"İstiyorum."

Onaylamasıyla bir anda odaya geçtiklerinde Suna tişörtünden kurtulup çocuğu yatağa iterek direkt üstüne çıktı. Başı dönüyordu, zaten anca kendine gelebilmişken şimdi çocuk yüzünden zihni buğulanmıştı hemen.

"Kıyafetlerimden kurtulmama bile izin vermiyorsun."

"Beni bu hâle getiren sensin şu an." diye mırıldandı Suna nefes nefese. O sırada Osamu'nun elini boxerında hissetmesinden iki saniye sonra tamamen çıplak kalmıştı.  Bunun ardından çocuk bir anda ayağa kalktığında yatağın kenarına doğru gelip kaşlarını çattı Suna. "Ne yapıyorsun?"

"Aç bacaklarını."

"Ne-" Karşısındaki çocuğun dizleri üstüne çöküp bacaklarını iki yana ayırdığında nefesini tuttu Suna. Hiç dokunmamasına rağmen titriyordu, dokunduğunda ne hâle geleceğini öngörememişti.

Osamu gözlerini ondan ayırmadan telefonunu arka cebinden çıkardığında Suna dudağını dişledi. Ne yapacaktı onunla?

"Dün gece bana ne attığının farkında bile değilsin. Kendini dinleyeceksin şimdi."

"Ne? Saçmalama neden kendimi dinleye-" diye karşı çıkmaya çalışsa da Osamu sesi bir anda başlattığında nefes sesini duymasıyla gözlerini kapattı. Utançtan geberecek gibi hissediyordu.

"Hoşuna gitmedi mi?" derken elini çocuğun penisine daha şimdi değdirmişti. O sırada Suna'nın kısık inlemeleri ve nefes sesleri telefondan duyuluyordu.

"İntikam mı alıyorsun sen?"

"O ne demek senpai, ben kötü biri miyim?" derken dudağını ucuna değdirdiğinde elinin altındaki çarşafı çekiştirdi Suna. Hem açtığı şey, hem kullandığı kelimeler..birazdan cidden kafayı yiyecekti.

healer || SunaOsaWhere stories live. Discover now