69. Bölüm: Dert Dostu

177 18 5
                                    

69. Bölüm: Dert Dostu

Araba sabit bir hızla ilerlerken, sağ bacağımı ön koltukta kendime doğru katlamış, kolumu bacağıma sarmış bir vaziyette bacağıma yaslanarak yolu seyrediyordum. Yani en azından dışarıdan bakıldığında böyle görünüyordu. Havalimanına gidiyor olduğumuzu öğreneli çok olmamıştı. Umurumda olan son şey olduğu için ses çıkarmamıştım.

Artık etrafımdakilere daha fazla ne fiziksel ne psikolojik olarak zorlu zamanlar geçirtmek istemiyordum. Ben bitmiştim ama onların bitmesini istemiyordu. Bu yüzden ne derlerse evet deyip onları desteklemeye, onların istediklerini yapmaya karar vermiştim. Bu kararı vereli çok olmamıştı. Toplasanız bir kırk dakika kadar daha yeniydi belki de.

Araba bir zaman sonra durduğunda, gözlerim Alpan'a döndü. "Bir şeyler atıştırana kadar kalkış saati gelir." diye konuştu. Sadece kafa sallayarak dediklerine uyum sağladım. Arabadan inip çantalarımızı aldığında arabadan yavaş da olsa inebildim. Değnekleri uzattığında bu sefer iki koluma da alıp beraber arabadan uzaklaşmaya başladık.

✒️

Alpan aldığı tostu önüme bıraktığında füme kokusu etrafımızı sarmıştı. Birkaç hafta gözümün önünden, geçtiğinde burnumun ucu sızladı. Mide bulantım gittikçe artarak bütün vücudumu ele geçirirken, bakışlarımı tosttan ayıramıyordum. Kulaklarım uğurlamaya, etraftaki sesler sadece bir rüzgar sesinin yerini almaya başladı. Etrafımda ki her yer silikleşirken başım çok hızlı dönüyordu. Bir girdabın içerisine çekildiğimi hissediyordum.

Kolumda hissettiğim el ile başımın dönmesi azalırken gözlerim odağını bulamıyordu. "Alpan." Diye fısıldadım ama gözlerimi kapatmadan duramadım. "Başım, başım dönüyor. Kaldır bunu." Alpan ne olduğunu anlamamış gibi dursa da dediğimi yapıp tostu önümden aldı.

Elleri omuzlarımı iki yandan tutuyordu. "Sakin ol. Buradayız ve iyiyiz. Havalimanında, Ankara'ya gidiyoruz. Sakin ol Banu, nefes al." Kafa sallayıp dediği gibi derin bir nefes çektiğimde başımın dönmesi azalmıştı. "O da bunu sevdiğimi biliyordu." kelimeleri yan yana koyabilmiştim ama bu birkaç kilometre koşmaktan daha fazla yormuştu.

Gözlerinde bir şeylerin kırıldığını, gözlerinde ki canlılığın bir an olsun gittiğini gördüğümde boğazımı sıkan o histen kurtulmak üzereydim. "Sakin ol, tetikleniyorsun." Kafamı sallarken, dudaklarımı dişlerimin arasına aldım. Sakin olmalıydım. Alpan kendisi için aldığı poğaçayı bana uzattığında alıp biraz atıştırmaya çalıştım.

Dereotlu poğaçayı yerken yanında duran, vişneli meyve suyunu da açıp içirdi. Poğaça bittiğinde, oturduğumuz koltukta arkama yaslanıp, kafamı Alpan'ın omzuna kafamı bıraktım. Her şey düzelecekti. Unutarak değil, bunları her an hatırlayarak ve geleceğe bu geçmişin acı yaralarını taşıyarak devam edecektim. Uçuş saatine kadar aynı pozisyonda oturmaya ve beklemeye devam ettik. 

✒️

Uçaktan indiğimizde, Alpan çantalarımızı sırtına takmıştı. Havalimanının kapısından çıktığımız sırada Alpan'dan gelen zil sesiyle o yavaşlarken, değneklere tutunarak birkaç adım daha attıktan sonra bende yanında durdum. Çalan telefonunu, açtığında karşı taraftan gelen erkek sesiyle bir süre konuşmalarını dinledim. Alpan etrafına bakınmaya başladığında birinin bizi almaya geldiğini anlamak zor olmamıştı.

Bende etrafıma göz gezdirirken, etrafına bakına bakına, üzerindeki gri takım elbisesi ve dağınık saçlarıyla gülümseyen Bahriyi gördüm. Yüzündeki tatlı tebessümle bize doğru yürürken göz göze geldiğimizde elini kaldırıp salladı. Yakınlaştıkça üzerimdeki bakışlarıyla birlikte yüzündeki gülümseme de silinirken, arkasından gelen siyah minibüsü yeni fark etmiştim. Yanımıza vardığında Alpan'la tokalaştılar.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 4 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölümün UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin