20. BÖLÜM: HAYAL KIRIKLIĞI

Comenzar desde el principio
                                    

"Hatırlıyor musun? Hep sana beni bekle büyüyüp seninle evleneceğim diyordu. Işık süt içmekten nefret ederdi. Ona sütün faydalı olduğunu, içerse büyüyeceğini söylediğimde günde iki üç bardak süt içmeye başlamıştı. Büyümek istiyordu ve sebebi sendin biliyor musun Rüzgar? Seni çok seviyordu çünkü sen onun için mükemmel biriydin. Sana hayranlık duyuyordu. Oysaki onu bir hiç uğruna ölüme terk edecek kadar iğrenç bir varlıksın sen. Beni yalnız bırakacak, bu acıya mahkum edecek, Işık'ın sevgisini hiç hak etmeyecek birisin. Bu bana ilk ihanetin değil ama dimi? Korkaklığından ilk defa yalnız bırakmıyorsun beni. Ama hata bende ki güvendim sana her şeye rağmen bir kez daha güvendim! Ama sen Rüzgar... Sen hep kendi çıkarlarını düşünen, insanların arkasına sığınan ödleğin tekisin. Senin kaderinde var insanların kuyruğu olmak! Ömrün boyunca bir gölgeden farksız, varla yok arasında insanların kuyruğu olarak yaşayıp gideceksin..."

Var olan son gücümle acım, öfkeye  dönüşürken bunu kusarak bedenimden atmak istiyordum. Çektiğim acı öyle farklıydı ki... Zihnimi yoran bu acı bedenimdeyken bir de öfkeyi taşıyamayacak olan vücudum sanki zehir gibi onu atmaya çalışıyordu.

Kumsal'a baktım. "Sen... Senin yüzünden oldu lan her şey! Sen getirdin o belayı başımıza. Bir kere yüzüne vurmadım be bunu! Belanla geldin aramıza, Defne kaçırıldı, benim saklandığım insanlar yerimi buldu. Zorla nişanlanıyordum senin yüzünden. Yorulduk yıprandık hepimiz. Sebebi neydi biliyor musun? Kumsal hanımı korumak! Sonucu ne peki? Kumsal hanım keyfinden dedi ki Gece benim kardeşim onun zarar görmesini istemem ha? Sana gelsin zarar o zaman! Sen gör zarar lan neden benim kardeşim! Bu sikik olayda azıcık alakası olmayan kardeşim çekti bütün acıyı neden be neden? Ya içeride ki ben olsaydım çıtım çıkmazdı be! Gerekirse seni korumak pahasına da olsa içeride acıdan kıvranır bir kez şikayet etmezdim. Ama içerideki kardeşim... beni de anlayın! Kardeşimin acı çekmesine nasıl müsaade edeyim? Ben buna nasıl dayanayım? Küçük, masum bi çocuğun ölümüne nasıl sessiz kalayım? Şaka gibi ya gerçekten!"

Gözyaşlarım dinmek bilmezken bir kahkaha patlatmıştım. "Şaka gibi gerçekten. Sanki bütün olayların sorumlusu Kumsal hanım değilmiş gibi bir de söz hakkı var sanıyor! Bütün her şeyi başımıza getiren o değilmiş gibi kardeşim gibi olan kıza zarar gelmesin diyor. Al o zaman siktiğim peşindeki sapıkları siktir git köyüne lan!"

Kumsal kendini durduramıyor, deli gibi ağlıyordu. "I-Işıl yapma. B-ben bö-böyle olsun iste-temezdim." Kumsal'ın dedikleriyle gözüm iyice dönmüştü. Sinirden deliye dönmüşken ona zarar vermemek adına öfkeyle bağırmış sandalyelerden birine tekme atarak öteye savurmuştum.

Ayaz Kumsal'a destek olmaya çalışırken benim durmam için yalvarıyordu. "Yapma Işıl. Acını anlıyorum ama pişman olacağın şeyler söyleme. O da böyle olsun istemezdi..."
Şaşkınlıkla bakıyordum. Kamera şakası falan mıydı bütün bunlar?

"Dalga mı geçiyorsun sen benimle? Neyi anlıyorsun? Hangi acıyı anlıyorsun sen be? Baba parasıyla geçinen eli sıcak sudan soğuk suya değmeyen tipik zengin piçlerinden biri karşıma geçmiş bu hayata tutunma sebebini kaybettin ve seni anlıyorum mu diyor? Neyi anlıyorsun Ayaz neyi? Neyi anlıyorsun oğlum? Kaybettiğin parayla bir mi sanıyorsun lan? Çaldırdığın arabayla bir mi sanıyorsun! Batan şirketinle bir mi sanıyorsun? Ne sanıyorsun be! Sen kaybetmek ne biliyor musun ha, sen ölüm ne biliyor musun?"

Yiğit'e göz ucuyla baktım. "Sen... Gözümde mutlu, eğlenceli o komik iyi dosttun! Bir çocuğun katili olamayacak kadar iyi birine benziyordun. Demek sende iyi bir oyuncuymuşsun! Ama kardeşimin yüzünü hiç unutma. Unutma ve her gülümsemeyi bırak tebessüm ettiğinde bile aklına kardeşimin yüzü gelsin. Gelsin ki bir daha asla gülemeyesin."

Yiğit söylediklerime karşılık vermemiş, yumruğunu sıkarak dolan gözleriyle arkasındaki sandalyeye oturmuştu.

Tugay'a baktım. "Sen... Aralarında en zeki görünen asıl aptalsın. Yanındakinin iki sahte gülüşüne aşık olacak kadar aptalsın. Ne kadar belli ettiğinin farkında mısın? Sadece gruptakileri bırak yoldan geçen bir yabancı bile Gece'ye olan bakışlarından hislerini anlayabilir. Peki sence Gece ona olan bakışlarından bile hislerini anlayamayacak kadar aptal bir kız mı? Belki de kördür... İhanet gözünü kör etmiştir. Aynı bu kızın sahte masumiyeti sizin gözünüzü kör ettiği gibi..."

KARANLIK GECELERDonde viven las historias. Descúbrelo ahora