Damardaki Davetsiz Misafir

55 13 12
                                    

Vücudun kan dolu kızıl damarları içinde gün boyu beklemekten sıkılmış iki akyuvar, sıkıntıdan iyice yayıldıkları koltuklarında doğrulmuşlar.

"Bugün de bir işe yaramadık," demiş diğerine göre daha çaplıca görünen akyuvar. "Bugünü de bomboş geçirdik."

"Aman sen de bre," demiş öteki. "Yattığımız yerden maaş alıyoruz, fena mı?"

"Eh, değil tabi," demiş şişman akyuvar, huzurzusca kolundaki siyah deri saate bakmış. "Vakit bir hayli geç oldu. Eee, artık evli evinee, köylü köyünee..."

Yakın çevrelerine dağıttıkları eşyaları fazla da acele etmeden çantalarına yerleştiren akyuvarlar, görkemli bekçi kulübelerinden çıkmışlar.

"Allah Allaah," demiş şişman akyuvar, karşılarında duran ve her akşam eve dönerken kullandıkları damara meraklı ve dalgın gözlerle bakarak. "Bizim yolda trafik var gibi."

"Boşveeer," demiş öteki. "Sana anlatacak güzel şeylerim var. Gel şöyle de, sana bir fikra anlatayım ya!"

Tam o sırada, karşılarındaki bu hareketli damardan iri bir grip virüsü, akyuvarların bulunduğu damara atlamış.

"Bu kim," demiş daha zayıf olan akyuvar, alaycı bir tavırla grip virüsünü göstererek.

"Grip," demiş öteki, diktiği agresif bakışlarını gripten ayırmayarak.

Ardından ellerini birbirine vurup ellerini ovuşturarak ağır adımlarla grip virüsünün yanına ilerlemiş, kasketini düzeltip bir adım öne çıkmış.

"Sen de nereden çıktın, babalık?"

Damardaki Davetsiz MisafirDove le storie prendono vita. Scoprilo ora