Hayat sana limon veriyorsa çöpe at, altın iste!

619 60 125
                                    

Ay hellöö babuşlar.

Arkadaşlar bu bölümü atmam çok uzun sürdü biliyorum. Ama işim bir türlü bitmedi. Seyehat etmem gerekti sonra hastalandım. Hep bir sorun çıktı. Çok özür dilerim. Kusura bakmayın. Neyse uzatmadan hayde yeni bölüme. İyi okumalar.

 İyi okumalar

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

Mert Ali

Gidiyorum, gidiyorum ama hiçbir yere varamıyorum. İşin garip tarafı ise ne istediğimi ve ne için çabaladığımı da bilmiyorum. Neyi bu kadar çok istiyorum, ne için bu kadar fazla risk alıyorum? Hiçbirinin cevabı bende yok. Sadece gidiyorum.

Agresifim. Bazen düşünmeden hareket ederim ama genelde yaptığım düşüncesiz hareketlerden dolayı canımla tehdit edilmezdim. Ya da hayatımı riske atmazdım. Birilerinin kalbini kırardım, pişman olurdum sonra da gider özür dileyip kalbini alırdım. Şimdiyse karşımdaki adam benim kalbimi alacaktı. Üstelik mecaz anlamda değil.

Baba gel de kurtar beni.

Alnımdaki tabanca aşağı kayıp tam da şah damarına baskı yaparken geriye çekilsem de arkam ağaca denk geldiğinden kaçamamıştım. Şimdi Ali ile ağaç arasında sıkışmış bir şekilde ecelimi bekliyordum. Şoka girdiğim için dilim lal tuttuğundan sanırım duymadığımı düşünecek olacak ki kendini tekrar etti.

"Kimsin ve benden ne istiyorsun? Ya da doğru soru kim için çalışıyorsun?"

Kimsin? Buket'im. Kim için mi çalışıyorum? Tabi ki kimse için. Ondan istediğim şey de hapse girmemi engellemesiydi. Dudaklarım bir türlü aralanmazken gözlerinde çakan şimşekler karanlıkta bile belli oluyordu. Cevap bekliyordu ve ben ona istediğini veremiyorum. Salakça ve akılsızca sayılabilecek tüm hareketlerden kaçınmak öncelikti.

Ama ben ne demem gerektiğini tartarken o daha fazla sabırsızlanıyordu ve artık birşeyler demem gerekti.

"Excuse me?"

Bu hem salakçaydı hem akılsızcaydı. Ayrıca cringe de sayılırdı. Olmadık yerlerde olmadık zamanda olmadık şeyleri söyleme gibi lanet bir huyum olduğu da su götürmez bir gerçekti.

Kaşları çatıldiğında benden bu cevabı beklemediği kesindi. Ben de beklemiyordum orası ayrı. Son 4 günde onunla karşılaşmak için her türlü şeyi yapmışken şimdi konuşmak beni ölümüne korkutuyordu. Ondan kaçma dürtüsüne hayır diyerek ayrılmamaya çalıştım.

"Oynama benimle Buket. Ben senin oyanayabileceğin türden birisi değilim. Sana bir soru sordum. Cevap ver."

Kimseyle oynamak gibi bir niyetim yoktu. Hiçbir zaman da olmamıştı.

"Kimseyle oynamıyorum öncelikle bunu bil. İkinci olarak da biraz sakinleşsek süper olur. Sen şimdi bana silah doğrultuyorsun ya ben strese giriyorum ve düşünemiyorum. Baskı altında verimim yoktur. Sana düzgün bir cevap vermem için şu tabancayı bir indirsen mi? Ha?"

Aşık Ruhlar CemiyetiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt