5.bölüm - "Tut elimi."

50 12 79
                                    

Herkese selamlar. Nasılsınız?

Çok uzun süre olmasa da, benim için uzun aradan sonra yeniden buradayım. 🤍

Benim için eskiden özel olan o kişiyi kaybettim. Hayatımdan gitti, artık sadece o kişinin emaneti benim gözümde. Ama gitmesi kötü hissettirdi, çünkü yıkık dökük olsa da bir ev gibi hissettiriyordu o kişi. Ama önemli değil. En azından ben emanetime sahip çıktım. :)

Yeni bölüm uzun değil, kısa da değil. Bu kadar yazmak geldi içimden. Acılarımı satırlara döktüm, anlayacağınızı umarak ağlayarak yazdım o satırları. Umarım anlarsınız. 💓

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. İyi okumalar! 🌷

🕰️

"Hiçbir şeyden korkmuyorum."

"Ne zamandan beri?" diye sordu. Neden sorduğunu anlamadım. Yine de cevabım vardı.

"Elinde tuttuğum kibriti aleve verdiğimde, parmağımda değilde kendi yangınında söndüğünü öğrendiğimden beri."

Yaprak Saner

Birisini kaybetmek insanın canını ne kadar acıtabilirdi? Daha doğrusu sevdiği birisini kaybetmek insanın canını çok mu acıtırdı? Ben sevdiğim çok kişiyi kaybetmiştim. Hepsinin farklı izleri kalmıştı üzerimde ama ben annemi kaybetmiştim. Canımı, cananımı, annemi. Can parçamı. Canından olanımı. Benim annem ölmüştü.

Herkesi kaybetmek kolaydı. Bir şekilde geçiyordu ama anneyi kaybetmek geçecek bir yara değildi. Benim annem ölmüştü. Evet, ben herkesi kaybetmiştim. Kuzenimi, abimi, arkadaşımı, babamı bile. Ama hepsine dayanmıştım. Annem ile beraber sabretmiştim, hepsi geçmişti. Ama şimdi annem yoktu. Annem ölmüştü. Annem gitmişti. Annemin öldüğü zaman ben uyumuştum. Saat üçte, annem ölürken ben gidip uyumuştum. Belki ben uyumaya gitmeyip ambulansı arasaydım bir ihtimal onu görebilirdim. Son kez nefesini hissederdim, sessizliğini dinlerdim, o susardı ve ben yine çok konuşurdum onun yanında.

Şimdi annem yoktu, beni dinleyen yoktu, dinlemeden anlayan yoktu. Bana sarılan yoktu. Ama Yusuf gelmişti. Yusuf getirmişti. Bana anne gibi sarılan bir kadın vardı yanımda. Kaç dakikadır sarılıyorduk bilmiyordum ama pişman değildim. Geri çekilmek istememiştim. Ağlamamıştım ama iyi de değildim.

Yusuf gelmişti, annemin öldüğü o toprağın üzerinde bana sarılmıştı. Yusuf gelmişti, kabusum olan o evden kurtarmıştı. Yusuf gelmişti, bana umut vermişti. Yusuf gelmişti, beni anlamıştı. Ve Yusuf gelmişti, bana anne duygusunu yaşatan bu kollara sarılmamı sağlamıştı.

"İyi misin, güzel kızım?" dedi Dilara Hanım. Kolları hâlâ belimdeydi.

"Değilim." diyerek ağlamaya başladım. Bu soruyu bekliyor gibiydim. Soruyu sorduğu an gözlerimin dolması ve hemen ağlamam doğru değildi. Neden bu kadar ağlamak istiyordum? Neden annemin ölümünü şu an iliklerime kadar hissediyordum?

"Annemi." dedim. Konuşamıyordum. Boğazım kurumuş gibiydi. "Annemi, istiyorum." dedim nefes alarak. Zorla nefes alıyordum. Annemi istiyordum. Bu ev, o yatak odası, bu kadının kolları neden bu kadar annem gibiydi? Neden ağlamam bile annemi hatırlatıyordu?

03:00Where stories live. Discover now