Bölüm 10 : "Leyl"

62 22 12
                                    

Havada süzülen narin kar taneleri köhne dar sokağın avkusunda sırayla yerlerini alıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Havada süzülen narin kar taneleri köhne dar sokağın avkusunda sırayla yerlerini alıyordu .Yürüyordum ardımda bıraktığım bir çok hayaller ile bu dar sokağın sonuna doğru yürüyordum . Yolun sonu yaklaştıkca acılar katlanıp sayılı nadirlikteki kalplerimizin arşivine yazılıyordu . Kimse acı dolu bir yolu umudu olmadan sonuna kadar gidemez .

Belirsiz bir umudun aklımıza düştüğü an artık içimizi kemiren düşüncelerle en tehlikeli yolları bile aşar geçeriz aslında o yolun sonunu görmek öldürmez bizi. yol boyunca asılsız bir umudun peşinde sürüklendiğinizde çoktan ölmüş oluruz. Belki her şeyinizi kaybedersiniz değerlerinizi, malınızı mülkünüzü ama bunlardan en büyük kayıbınız bulunduğunuz kişikten tamamen sıyrılmış oluşunuzdur .

Kulaklarıma dolan seslerle beraber irkilerek düşüncelerimden sıyrılmıştım. Önümde gördüğüm manza midemi akldırırken elimde sıkı sıkı tuttuğum notun varlığı sanki avuç içimi aleve veriyordu . Gözlerimdeki ıslaklıklar yerini alırken artık inanılmaz bir hissizlik peşimden geliyordu .

Oturduğum yerde daha da küçülmüştüm. Dizlerimi kendime doğru çekip kollarımı bedenime dolamıştım. Görüş açıma bir el girdiğinde başını usulca yukarıya doğru kaldırmıştım. Alptuğun uzattığı eline uzun uzun baktıktan sonra kücük elimi avuçlarının içerisine koymuştum. Kalkmam için beni desteklediğinde boşta kalan elimle yerden destek alarak kalkmıştım. Elimdeki notu farkettirmeden kabanın cebine koymuştum. Barlas ve Enes konuşmalarına devam ederken Alptuğun yönlendirmesiyle beraber mekanın çıkışına doğru hızla adımlıyorduk.

Alptuğ önümüzdeki kapıyı açtığında geçmem için elimi bırakıp kapıyı tutuyordu. Kapının acılmasıyla soğuk hava yüzüme doğru üflemişti. Alptuğ bana doğru dönerek ;

" İyi misin?" diye sormuştu.
Karşılık olarak sadece kafa sallamakla yetinmiştim. Karanlık alanda arabaya doğru giderken yıkık dökük yolda adım başı sigara izmaritleriyle karşılaşıyordum. Alptuğ beni arabaya bindirip burada beklememi söyleyerek Barlas gilin yanına gitmişti. Arabanın içerisi soğuktu ama bu olanlardan sonra bedenim soğuğa karşı bağışıklık kazanmıştı. Arabanın ön camında kristal şeklinde cizgisel donukluklar olmuştu.

Soluk alıp verişimle beraber soğuk havaya yayılan nefesim gri duman şeklinde arabanın içerisinde yerini alıyordu. Kafamın içerisinde dönen bir çok düşünce ruhumu bir hayli yormuştu. Cebimde ki kağıdı çıkarıp tekrar okuduğumda gözlerimden düşen bir parça yaş sanki vicdanımdaki o soğuk yangına inat düşmüştü.

Arabanın park edildiği yer binanın tam yanıydı karşımdaki boş alanla aramızda en az 6-7 Metre mesafe vardı. Gözlerimi önümdeki binanın pütürlü duvarına kenetlemiştim. Bir insanın aklıyla oynamak ne kadar da basitmiş aslında. Zaaflara oynanılan her savaşın kazananı çoktan belli midir sizce?

Neydi bilmediklerim. Anılın ölümüyle alakalı ne olabilirdi bilmediğim şey.

Arabanın canıma düşen tıkırtılarla irkilmiştim. Cama düşen yağmur damlaları ölümcül sesilikteki alana karışıyordu. Cama bıraktığı izlerle görüş alanım minumuma düşmesine rağmen harabe sokak lambasından sızan ışık birazda olsa nesneleri seçmemi sağlıyordu. Kısa süre sonra yağmur şiddetini azaltmıştı. Gözlerimin önünde beliren silüete karşılık göz kapaklarımı ovuşturmuştum. Gözlerimi açtığımda hala oradaydı. Yüz hatları çok seçilmiyordu. Deri ceketin çeblerine ellerini sokmuş kafasındaki kapşonla beraber tereddütsüz bana doğru bakıyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ARAF 'Sehv'Where stories live. Discover now