Bölüm 1

6 0 0
                                    

Hafif rüzgarlı bir şubat günü...Şubat fakat güneş tepede, ısıtıyor kendisine denk gelenleri. 

Derin daha yola çıkmadan sıkılmaya başlamıştı. Arka koltuğa geçti, kulaklıklarını takıp yaşadığını unutmayı denedi. Bunu uzun bir süredir yapıyordu, ama bir kez olsun başarabilmiş değildi. Nihayet ön koltuktan gelen bağırma sesleri yüzünden müziğin sesini kısmak zorunda kaldı. Hiçbir şey duymak istemiyordu, ama aynı zamanda duyması da lazımdı. Bu yüzden kendini yaşından büyük hissediyordu. Mecburdu bazen duymalara, görmelere, hissetmelere... 

Annesinin ısrarları yüzünden babası bir günlüğüne Yalova'da otel tutmuştu. Henüz hayatının ortasında, yaşamayı, gülmeyi, eğlenmeyi, gezmeyi seven bir kadındı annesi.

Babası ise tam tersiydi. Onlar birbirlerine kuzey kutbuyla güney kutbu kadar uzak, Derin ikisine de yaklaşamayacak kadar uzaktaydı. Bu iki ateş arasında kalmak ona pek çok açıdan zarar veriyordu. Bunun henüz farkında değildi, fakat bir gün mutlaka fark edecekti. Yine de bu savaşın ağır yaralısı olarak tarafları suçlayamıyordu. Haklı bir savaştı bu. Bir kere girince içine, savaştan kimse kaçamazdı. Kimseye kızamadığından olsa gerek, Derin aynaya bakınca tek bir suçlu görüyordu. Belki de savaş suçlusu oydu...Bilemiyordu. Kafası daima karışık, sanki hayatı puslu gözlerle izliyordu. Fonda sevdiği hüzünlü bir şarkı çalıyor, o da etrafa üzgün gözlerle bakıyordu.

Bir saat süren yolculuk Derin için bir hayli yorucu olmuştu. Bir an önce odaya çıkmak istiyordu. Gerçi odaya çıksa da değişen bir şey olmayacak, hep beraber olacaklardı. Yine de bir an önce arabanın içinden çıkıp banyo bile olsa ayrı bir yere gitmek istiyordu. 

Nihayet otelin kapısına geldiler. Bavulları indirdikten sonra giriş yaptılar. Bu Derin'in otele ilk gelişiydi. Her şey temiz, neşeli görünüyordu. Hava da güzel olunca iyice içi açıldı. Babası oda kartını aldıktan sonra asansöre binip ikinci kata çıktılar. Oda numarası 206. Koridorun sonunda, ön cepheye bakan şirin bir odaydı burası. Annesi odaya girer girmez önce banyonun küçüklüğünden, sonra da odanın biraz koktuğundan şikayet etti. Babası duymazdan geldi, balkona çıkıp sigarasını yaktı, anayolu izlemeye başladı.

Annesi eşyaları yerleştirdi, Derin de peşinden ufak tefek işleri yaparak yardım etti. "Havluları hazırlayalım, havuza inelim. Akşam yemeğinden önce dinleniriz biraz." Bunu balkonda oturan eşine söylüyordu. Adam elinde telefon, konuyla ilgili değildi. "Siz inin, ben gelmem." Annesi bozulmadı. Bozulduysa da belli etmedi. 

Derin yanına ne alması gerektiğini tam olarak bilemiyordu. Çantasına ne bulduysa doldurdu. "Otur öyle tek başına." Annesi kendi kendine söylüyor, Derin bir an önce odadan çıkıp kendini suya bırakmak istiyordu. "Hadi anne, vakit geçmesin, sıkıldım." Aslında sıkılmamıştı. Sırf bir kavga daha çıkmasın diye annesini odadan çıkarmaya çabalıyor, bu yüzden yalan söylemek zorunda kalıyordu. Annesi de çantasını omzuna taktıktan sonra odadan çıktılar.

 Annesi önden, o arkasından oda numaralarına bakarak ilerliyordu. 201 numaralı odanın önünden geçerken kapı açıldı, uzun yeşil bir atkıya sarılmış genç bir kadın dışarıya çıktı. Odanın numarasına bakayım derken çarpıştılar. Kadının ayağında topuklu çizmeleri olduğu için iyice yamuldu, neredeyse yere düşüyordu. Yine de refleksleri kuvvetliydi, kapının koluna tutunarak ayakta kalabildi.

Bir eli kapının kolunda, diğeri de Derin'in omzundaydı. "İyisin değil mi?" Kendisi neredeyse yere kapaklanıyordu fakat ilk sorduğu soru Derin'in iyi olup olmamasıydı. Üstelik bu sanki öylesine sorulmuş bir soru değil de, onu acıtmaktan korkmuş olmanın verdiği bir telaştı. Derin onun yanında öyle genç, öyle ufak, öyle tecrübesizdi ki...Bunu hissetmiş olmak genç kızı ürküttü. Nasıl böyle hissedebilmişti? Kadının güzelliği mi, kibarlığı mı onu etkilemişti? Yoksa üstü başı mı? Hayır, ona sorduğu soruya tutunmuştu Derin. Sahi, Derin iyi miydi?

Derin bu soruyla ve 201 numaralı odayla daha bir çok kez karşılaşacaktı. Üstelik konaklayacakları süre bir gece olmasına rağmen. Derin bir gece değil, bin bir gece yaşayacaktı...


KAYIP BİR GECEWhere stories live. Discover now