28 - NEFESİN NEFESİM

545 46 10
                                    


İki gün geçti, üç gün, dört.. bir hafta.. Jungkook hiç konuşmadı. 

Taehyung Jungkook'u hastaneden çıkarmış, -tüm kontrolleri yapılmış ve testlerinin temiz olduğuna emin olunmuştu- lojmana değil ama okula çok uzak olmayan şehrin içinde bir plazada yer alan dairesine getirmişti. 

Jungkook hiçbir şey sormadı, hiçbir şey söylemedi, sorgulamadı ve konuşmadı bile. Sadece boş boş etrafını izliyordu o kadar. Yaşanan şeyler o kadar çok yıpratmıştı ki onu, bir daha nasıl eski haline dönebilir bilmiyordu bile. Her şeyin farkındaydı, hastanede yaşadığı o kafa karıştırıcı anlarda dahil, hayal gördüğünü düşündüğü anlar da dahil artık her şeyin son derece bilincinde ve farkındaydı. Zihninde film şeridi gibi durmadan dönüyor ve hiç sonlanmıyordu. Tekrarlanıyordu, bozuk bir plak gibi durmadan tekrarlanıyordu. 

"Benim güzelim.." dedi Taehyung elinde sıcak yemek tepsisiyle Jungkook'u yatırdığı odaya girerek, birlikte uyumuyorlardı, Jungkook'un yanında çok sevdiği ayısı vardı sadece ama Taehyung tüm gece Jungkook'un başında oturuyor ve onu bekliyordu, okulu tamamen unutmuştu, okuldaki dersleri günlerdir aksamış, müdürden aldığı telefonlar her geçen gün daha da fazlalaşmıştı ama açıp hiçbirine bakmadı. İlgilenmesi gereken tek bir şey vardı, tek bir kişi vardı. Onun iyi olduğunu görmeden, bilmeden, hissetmeden onun yanından bir saniye bile ayrılmayacağına dair kendine ve Jungkook'a söz vermişti, Jungkook bu söylediğine hiçbir karşılık vermese de, yine de Taehyung sözünü tutacaktı. 

"Hadi yemek vakti," dedi yatağın yanındaki sandalyesine oturarak, Jungkook'un izin verdiği tek şey Taehyung'un onunla ilgilenmesiydi, gözlerine bakamıyordu ve bu eve geldiğinden beri de hatta hastanede kaldığı o günlerde dahil hiç gözlerine bakmamıştı Taehyung'un, hiç onunla göz göze gelmemiş, bir çift kelime konuşmamıştı. Bazen Taehyung'un farkında olmadığı dokunuşları oluyordu ve bu o kadar korkutuyordu ki onu, sıçrayarak kendini geri çekiyordu ama sonra elini tutuyordu Taehyung'un, gitmemesi için, bırakmaması için, sımsıkı tutuyordu elini. 

Jungkook Taehyung'un sesiyle hafifçe doğrulmuş, sırtını yatak başlığına dayayarak oturmuştu, kolundaki alçıya alışmıştı, diğer kolundaki sargı da dahil vücudunun belli bölgelerindeki morluklarda yeşillenmeye başlamıştı, geçtiğine dair izlerdi bunlar, o morluklar geçse de Jungkook hayatı boyunca onların yerini unutmayacaktı. 

Kaburgalarındaki acı hafiflemişti, doktor sadece dinlenmesi gerektiğini ve uzunca bir süre kendisini asla yormaması gerektiğini söylemişti, Taehyung çok güzel ilgileniyordu onunla, ona çok iyi bakıyordu ve Jungkook bunun için ona minnettardı. 

Karşılığını nasıl verecek, ona bunların borcunu nasıl ödeyecek bilmiyordu ama bu düşünmesi gereken son şeydi aslında. 

Başını çevirerek camdan dışarıya dikti gözlerini, Taehyung'a bakmadı yine, onun her zamanki yerinde oturduğunu, tepsiyi dizlerine yerleştirip eline çorba kasesini aldığını gözünün ucuyla görebiliyordu ama bir türlü onunla göz göze gelme cesaretinde bulunamıyordu.

Nedenini ise hiç bilmiyordu, belki utanç, belki korku, belki mahcubiyet, belki de acizlik.. 

Taehyung çorba kaşığını uzattı Jungkook'un dudaklarına, sakince dudaklarını aralayıp Taehyung'un kendisine o çorbayı yedirmesine izin verdi çünkü kendisi yiyemiyordu, çünkü lanet olasıca kolu alçıdaydı.

"Bugün beni okuldan yine aradılar biliyor musun?" dedi Taehyung bir kaşık çorba daha uzatarak, Jungkook onunla konuşmasa bile o her gün Jungkook'la konuşuyor her gün ona farklı bir şeyler anlatarak kafasını dağıtmaya çalışıyordu, hiç sormadı, hiç sorgulamadı Jungkook'u. Neden konuşmuyorsun demedi, gözlerime bak demedi, yanına uzanmayı istemedi, ona dokunmayı istemedi, Jungkook istemediği sürece, onun istemediği hiçbir şeyi yapmadı. "Ama yine açmadım telefonu, sanırım beni okuldan atacaklar ama çok da önemli değil, daha önemli işlerim var benim çünkü." güldü Taehyung ama sanki bu gülüş zoraki bir gülüştü, Jungkook'u eğlendirmek için olanlardan. 

TAVERNA | TAEKOOK ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz