0.8 : Onun Oyuncağı

Start from the beginning
                                    

Jungkook bir anda öpüşmeyi böldüğünde Taehyung daha fazlasını istiyordu. O küvete gidip suyun ısısını ayarlarken Taehyung da sızlanmamak için dudağını ısırdı. Küvet biraz dolmaya başlayınca Taehyung'u tezgahtan küvetin içine taşımıştı. Su şimdi kalçalarını örtüyor, yavaş yavaş vücudunun daha fazlasını hapsediyordu. 

Taehyung'un kolunu kibarca okşayıp "iyi hissediyor musun?" diye sordu. Taehyung gülümseyip memnuniyetle başını salladı, "güzel, gidip sana birkaç parça kıyafet bulacağım," diyerek kapıya döndü. Taehyung'un kalbi anında hızlandı ve içini bir anksiyete dalgası kapladı. Jungkook için artık kendisinin hiçbir anlam ifade etmediğini biliyor ama yine de gitmesini istemiyordu.

Ağlamaklı bir şekilde konuşarak Jungkook'un elini kavradı, "bekle! Benimle... benimle kalabilir misin?" bunu sorduğu gibi Jungkook donup kalmıştı. Vücudundaki her hücre kalmak istiyor fakat zihninde bir ses gitmesini ve asla dönüp bakmamasını söylüyordu. Sadece onu  başından atıp yürüyüp gitmeliydi. İleride kendisini incitememesi için kendisini Taehyung'un kışkırtıcı dokunuşlarından soyutlamalıydı. Evet, yapmalıydı... ama asla yapamayacağını biliyordu. Taehyung'un dokunuşuna, gülüşüne, kahkahasına, nefeslerine, inlemelerine ve sesine bağımlıydı. Kendisine karşı ne kadar tehlikeli olabilirse olsun Taehyung'tan uzak durmak istemediğini kabullenemiyordu.

"Tae-"

"Lütfen... Yalnız kalmak istemiyorum," Jungkook'un umrunda olmadığını bile bile yalvardı, ama ona ihtiyacı olduğunu kabul etmekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Jungkook ona okuyamayacağı bir ifadeyle bakıyor, sanki olduğu yere çiviliyordu, sonra yavaşça tekrar küvete doğru yürüdü. Taehyung başını kaldırmış, büyük ve masum gözlerle ona bakıyor, kalbini sessiz sessiz kırıyordu.

"Öne kay," dedi emrederek ve Taehyung kafa karışıklığıyla baksa da söyleneni yapmış, Jungkook ise Taehyung'a dudak ısırtacak bir hareketle gözlerini ona dikerek tişörtünü yakasından tutup çıkarmıştı. Kafasını çevirmesi lazımdı fakat pantolonunu çıkardığında ve küvete adımını attığında bile Jungkook'un yüzünden gözlerini alamamıştı. Küvet ikisinin de rahatça sığabileceği kadar büyüktü fakat Taehyung bir köşesine kıvrılmış, taşmaya başlamaması için suyu kapatmıştı. Jungkook hafifçe kıkırdayıp onu çekerek tekrar kendisine yapıştırdığında Taehyung yanaklarındaki kızarıklıkla göğsüne devrilmişti.

"Ne yapıyorsun?"

"Seninle banyo yapıyorum. Arkanı dön şimdi," dedi Jungkook bir sırıtışla, Taehyung ikiletmeden bunu yaparken Jungkook onu tekrar bacakları arasına çekmiş, Taehyung'un ise sırtı onun göğsüne yaslandığı gibi kalbi hızlanmıştı. Jungkook bir life duş jelini döküp Taehyung'un kolunu sabunlamaya başladı. Taehyung omzunun üstünden ona doğru baktığında yüzünde nefret ettiği, okunamayan bir maske olduğunu, gözlerininse karmaşık duygularla dolu olduğunu gördü. 

"Bunu yapmak zorunda değilsin, biliyorsun... Kendi kendimi yıkayabilirim," diyerek mırıldandığında Jungkook bir gülüşle yanıtladı.

"Biliyorum. İstediğim için yapıyorum." Taehyung tekrar önüne dönerek duygularını Jungkook'un bakışlarından sakladı. Kibar dokunuşlarının ve hassas davranmasının onu nasıl etkilediğini bilsin istemiyordu. Ona oyuncağı gözüyle bakan bir adama hisler beslememeliydi ama ona olan aşkına karşı da elinden hiçbir şey gelmiyordu. Jungkook lifi kolu boyunca gezdirerek yorgun kaslarına hafif masajlar yaparken Taehyung memnuniyetle bir nefes verdi, başını geriye yaslayarak Jungkook'un kaslı omzunda dinlendirdi. O da öne eğilip boynunu öpmüş, dudaklarını önceki gece bıraktığı sert izler üzerinde bastırmadan gezdirmişti. Göğsünü temizliyor, elleri altında titreyen kasları ve sertleşen göğüs uçlarından etkilenmemek için kendini tutuyordu. Jungkook'un parmağı tekrar göğüs ucuna sürtündüğünde Taehyung nefesini tuttu, içinde alevlenmeye başlayan arzuyu hissederken kalbi kulaklarında atıyordu.

the mafia's son; taekookWhere stories live. Discover now