2. BÖLÜM

82 6 7
                                    


Aylin, sonunda güçlükle de olsa kendini yurda atmayı başarmıştı. Gün içinde fazlasıyla stres olmuş, yer yer delirmiş neyse ki sonunda hedefine ulaşmıştı. Odaya girer girmez çantasını masanın üzerine bırakıp, üzerindekileri çıkarmaya başladı. Eşofmanlarını üzerine geçirdiğinde rahatlamıştı. Rahat kıyafetler yaşasındı. Kendini yatağa atıp telefonuna göz gezdirmeye başladı. Birkaç saat sonra çoktan uykuya dalmıştı bile.

Ertesi gün alarmın sesiyle güçlükle de olsa gözlerini açtı. Önce yatakta doğrulup, biraz hayatı sorguladı, sonra da tuvalete gidip elini yüzünü yıkadı. Üzerini giyinirken çalan telefon sesiyle duraksadı, Pınar arıyordu. Gülümseyip baş parmağını yeşil tuşa değdirdi.

''Günaydınn.''

''Günaydın kuşumm! Uyanmış mıydın yoksa ben mi uyandırdım? Her neyse bir şekilde uyandın sonuçta hadi hemen hazırlan gel, merkez kantinde bekliyorum seni. Sana anlatmam gereken şeyler var.'' Aylin, Pınar'ın neşeli sesine ve nefes almadan konuşmasına kıkırdamadan edememişti.

''Pınar bir nefes alsaydın keşke, neyse dur kapat hadi telefonu da hazırlanıp geleyim hemen.''

''Tamam kuşum çabuk ol ama, görüşürüz.''

Aylin, telefonu kapatıp hızlıca hazırlanmaya başladı. Sessiz olmaya özen göstererek hazırlanmayı bitirdiğinde son bir defa aynaya bakıp, uyuyan oda arkadaşlarını uyandırmamak adına yavaşça kapıyı açıp odadan ayrıldı. Merkez kantine gidene kadar yolda gördüğü tanıdık kişilere selam verdi. Sonunda hedefindeki rotaya ulaşmıştı. Kapıyı açıp kantinden içeri girdiğinde ''Aylin!'' diye bağıran Pınar'ın sesini duydu. Kafasını sol tarafa doğru çevirdi hafifçe, ileride geniş koltukların birinde oturan arkadaşına takıldı gözleri. Hızlı adımlarla arkadaşına doğru yürümeye başladı.

''Ben geldim!'' Pınar, bakışlarını elindeki telefondan çekip, Aylin'e çevirdi. Kocaman içten bir gülümseme yollayıp, ''Hoş geldin! Sen otur ben 2 çay alıp hemen geliyorum.'' dedi bir yandan arkadaşına sarılırken. Pınar çay almaya giderken, Aylin çoktan koltuğa oturup arkadaşını beklemeye başlamıştı. 5 dakika sonra Pınar da elinde 2 çay ile gelmişti. Pınar, çayları masaya koyup otururken Aylin, ''Neymiş bana anlatman gereken şeyler, merak ettim.'' diye konuşmaya başladı. Pınar çayından bir yudum alıp arkasına yaslandı.

''Hani TRT Belgesel'e staj için başvurmuştum da çok olumlu bir dönüş beklemememi söylemişlerdi ya.''

''Eee?''

''İşte, sabah okula gelirken TRT Belgesel'in birim müdürü aradı beni. Stajımı onaylamışlar Aylin!''

''Ne?? Bir dakika nasıl ya? Çok olumsuz konuşmuşlardı önce, bir anda nasıl oldu ki bu?''

''Hakan hoca konuşup, rica etmiş, zaten önceden belgesel birimi stajyer alıyormuş ama geçen seneden sonra tövbe etmişler. Artık ne yaşadılarsa...ama Hakan hoca konuşunca beni almaya ikna olmuşlar. Ayy nasıl mutlu oldum anlatamam.''

Aylin, arkadaşının neşeli haline gülümsemeden edemedi, çok mutlu olmuştu onun adına.

''Pınar...senin adına çok sevindim gerçekten, hep belgesel yönetmeni olmak istiyordun senin için harika bir fırsat olacak bu. Tebrik ederim kuzum benim.'' dedi arkadaşına sarılırken.

''Eee peki ne zaman gideceksin evraklarını vermeye?'' Pınar heyecanla söze atıldı, içi içine sığmıyordu. Onun için gerçekten de harika bir fırsat olacaktı bu staj işi.

''Yarın gideceğim, fazla zamanım yokmuş.''

''Anladım, hayırlısı olsun senin için.''

''Umarım öyle olur Aylin.'' Dedi Pınar derin bir nefes vererek, ''Umarım öyle olur.''

HAVADA KARADA AŞKOnde as histórias ganham vida. Descobre agora