Sorgu Ağı

39 10 4
                                    

  Gözlerimi açtığımda, yine o tanıdık boşluk duygusu... Gözlerimi tavana dikip öylece baktım kaldım. Terapilerde doktor zihnini boşaltmaya çalış diyordu sakinleşmem için. O anlarda bir türlü başaramıyordum. Sürekli bir şeyler düşünüyordum. Ama şimdi.. Şimdi bomboş kafam. Tek bir düşünce geçmiyordu sanki. Geçmişteki bir anıyı bırak dün yaşadığım bir anı bile canlandıramıyordum kafamda. Dakikalar geçti böyle boşlukla. Ne kadar süre bilmiyorum.

Yataktan kalkıp pencereye yaklaştım. Dışarıda hayat akmaya devam ediyordu. Büyük bir sitede oturuyorduk. Erken saatlerdi, bir kaç insan gördüm. Bu isanlar telaşla bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Hepsi bir yere gidiyordu, bir amaçları vardı. Ben ise amaçsız ve kaybolmuş bir halde, bu karmaşık dünyanın içinde yalnız kalmıştım. Aynı evi paylaştığım bir ailem vardı evet. Ama, bu yalnızlık hissi gitmiyordu. Pencerenin ardında gördüğüm bir ağaç, uçan bir kuş gibiydiler benim için. Canlılardı, birbirimize ihtiyacımız vardı, gözlerimin önündeydiler ama gördüğümden emin değildim.

Pencereyi araladım ve derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. O tuzlu suyun mahvettiği ciğerlerimi tenizlemek istedim. Günlük rutinime dönmeye çalıştım. Babamla koşuya gitmek için hazırlandım.

Beraber evden çıktık ve futbol sahasına doğru yola koyulduk. Hava serin ve ferahtı. Sahaya geldiğimizde babamla beraber her zamanki gibi Koşuya başlamadan önce eklemlerimizi açmak için birkaç esneme hareketi yaptık. Babam beni dikkatle izliyordu. Gözlerinde bir acıma ifadesi vardı. Bu aralar benle konuşan herkesin gözünde bu ifade vardı. Çok nefret ettim bu duygudan, histen , acınmaktan.

"Bir şey mi oldu baba?" diye sordum.

"Hayır, kızım," dedi babam. "Sadece sana bakıyordum. Ne kadar da güzelleşmişsin."

Bu sözler içimi ısıttı. Babamın yanında kendimi güvende ve huzurlu hissediyordum. Yanımda değilken sanki bir yabancı, sabah gördüğüm bir ağaç gibiydi. Ama konuşurken, hissiyattım çok farklıydı.

"Bugün şehirde koşalım mı?" dedi babam aniden.

Bu teklif beni şaşırttı. Daha önce hiç şehirde koşmamıştık. İlk başta korktum. Şu anlık gördüğüm kadar bile dünya bana çok büyük geliyordu. Evin çevresi, hastane ve klinikten ibaretti gördüğüm yerler aslında. Dünyanın çok daha büyük olduğunu biliyordum ve bu beni korkutuyordu. Ama güçlü olmak için kendime söz vermiştim değil mi? Babam yanımdaydı. Bakışlarından rahatsız olduğumu anlayıp bana daha iyi davranmaya çalışıyor gibiydi.
Zihnimi saran düşüncelerden uzaklaştım ve hemen cevap verdim.

"Olur, görmek isterim."

Futbol sahasından ayrılıp şehir merkezine doğru yürümeye başladık. Sokaklar kalabalıktı ve her yer hareketliydi. Korku ve tedirginlik benimleydi. Gördüğüm hiç bir yer tanıdık değildi ama adımlarım nereye doğru gideceğini biliyor gibiydi. Bilmese de sorun değildi. Babamın yanımda olması, hissettiğim güzel şeyleri büyütüyor ve güvende hissettiriyordu.

Yürümeye devam ettik, bildiğim bir sesi işittim kulaklarımda. Deniz dalgaları..
Kalbim hızlandı ama sokağı bitirip denizi gördüğümde düşündüğüm kadar kötü hissetmedim.
Babam sessizce bana baktı. Tepkime bakıyordu biliyorum.
Denize bu kadar yaklaştığımda tekrar çok korkarım sanıyordum. Aksine o kadar güzel geldi ki gözüme. Daha fazla yaklaştım.

"Denizi küçüklüğünden beri seviyorsun. Keşke bu olay yaşanmamış.."  devam etmedi. Sustu sadece.

Kordonda bir banka oturduk. Hem bu kadar korkup hem de bu kadar sevmem normal mi ?
Denizi izlemek huzur vericiydi. Aynı zamanda yaşadığım olayı hatırlamak canımı yakıyordu. Ama aynı değildi. Canımı yaktığında karanlıktı hatıralarımda. Sanki öldürmek isteyen bir katil gibiydi. Ama şimdi... O kadar sakin, o kadar güzeldi ki.

Hatırla Where stories live. Discover now