Her zaman geldiğim restoranta girdiğimde Demir'in masamda oturuyordu. Telefonu kapattıktan hemen sonra restorantı arayıp Demir'in geleceğini haber verip karşılamalarını ve masama oturtmalarını söylemiştim.

Sandalyemi çekip oturduğumda Demir bakışlarını üzerimden çekerek gülümsedi.

"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum. Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"İyi bende."

Ne diyeceğimizi bilemez şekilde birbirimize bakarken yardımımıza garson yetişti. Ben her zamanki menümden isterken Demirde bonfile et ve beyaz şarap istemişti.
Yemeklerin gelmesini beklerken ben ne diyeceğimi bilemez bir şekilde kafamı dağıtmak için saniyeleri sayarak yemeğimi bekliyordum. Demir ben bir şey demediğim için ne diyeceğini bilemez bir şekilde sakince beni izliyordu. Her zamanki gibi beş dakika sonra garson yemekleri getirdiğinde teşekkür ettik.

Tek geldiğim restorantın burası olmasının sebebi sahibinin arkadaşım olması ve temizliğinden emin olmamdı. Arkadaşım takıntılarımı bildiği için ben olmadığım süre zarflarında masamda hiçbir müşteri oturmazdı ve yemeklerim hep beş dakika içinde gelirdi.

"Eee nasılsın, dinlendin mi bir hafta boyunca ne yaptın?"
"Dinlendim sadece sen ne yaptın?"
"Bende şirketin işleriyle uğraştım her zamanki gibi bir değişiklik olmadı."

Bara gidip gitmediğini merak etsemde sormak istemedim.
"Daha ne diyeceğimizi bilemiyoruz Demir, ne için görüşmek istedin konuş artık bozuk plak gibi ne yaptığımızı sormaktan başka bir şey söyleyemiyoruz."
"Bir sebebi yok sadece görüşmek istedim."
"Bir sebebi yok yani. Bir sebebi yoksa nasıl olduğumu ne yaptığımı çok merak ettiysen mesaj atabilirdin ya da sadece arayarak bunu öğrenebilirdin, böyle yorulmamıza gerek yoktu."
Dediğimin onu sinirlendirmesine rağmen sinirini hemen bastırdı.
"Görüşmek istedim sadece her şeyin altında bir sebep aramayı bırakamıyor musun, ne söylesem ne yapsam hep bir sebep arıyorsun. Yapmak istedim yaptım, söylemek istedim söyledim, görüşmek istedim ve görüştüm bu kadar basit. Her şeyin bir sebebi olmak zorunda değil, kusura bakma seni de yorduğum için."
"Sebep aramam normal değil mi sence de? Gidişatımız çok normalmiş gibi."

Söylediği şeyler sinirlerimin daha da gerilmesinden başka bir şeye sebep olmadı. Ne yapmak istiyorsa yapmışmış, yaptıklarının benim kafamın içinde nelere sebep olduğundan haberi olsa keşke.

"Bak sebep aramana tamamım peki ama akışına bırakamaz mısın bir şeyleri sorgulama, yapmak istedim yaptım de sadece."
"Benim dünyamda öyle olmuyor işte Demir, senin kadar rahat ve sakin ilerlemiyor kafamın içi."
"Sadece seni görmek istedim bu sebebi."
Söylediğiyle birden dursamda bozuntuya vermemeye çalıştım.

"Senin benle sevişmek istemekten başka sebebin olmaz Demir, bana boş bahane sunma."
"Boş bahane demek, seninle sadece sevişmek istememekten başka ne yapabilirim en başta bunu isteyen sen değil miydin?"
Söylediğiyle ne yapacağımı bilemezken titremeye başlayan ellerimi hemen masanın altına koydum. Nefesim daralırken bir şey diyemedim. Haklı değil miydi zaten ben öyle yapmıştım ama başka bir şey istediğimde duvarları ören o değil miydi.
"Haklısın bendim ve ben istemiyorum artık."
"Yanlış şeyler söylememe sebep oluyorsun, o keskin davranışlarını sınırlandır sakin olalım."
"Hemen kestim bak öfkemi şu an emrin olur. Ne dememi nasıl davranmamı bekliyorsun? Evet ben istedim ama sonra sana adım attığımda benim önüme duvarlar ören sen değil miydin, ben seni ittiğimde beni bok gibi bırakıp giden siklemeyen sen değil miydin?"
"Kızım sen şaka mısın? Ben sana normal davranmaya çalıştığımda bana nefret kusan sendin."
"Çünkü bana sadece acıdığın için öyle yaklaştın yoksa altına almaktan başka bir şey yaptığın yoktu."

Sesimizin yükselmesiyle etraftaki bakışlar üzerimize döndüğünde sakinleşmeye çalıştım. Ellerim titrerken umursamadan kadehteki tüm şarabı kafama diktiğimde Demir öfkeyle bana bakıyordu.

Arsız Doyumsuzluk (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin