20. Bölüm - Baharda Çıkan Fırtına-

6K 663 164
                                    

Lütfen beni instagramdan takip edinn kullanıcı adım ------ tug.cesrgl

Sakladığım büyük sırrım dışında ona her konuda açık olmaya karar verdim. Bu kaçıncı kararımdı bilmiyordum. Her seferinde ona açık olacağımı söyleyerek daha fazlasını saklıyordum. En azından suikastçıyı bir şekilde anlatmam gerekiyordu.

Jason hem düşmanım hem de güvenli sığınağımdı. Saraydan uzaklaşana kadar onun korumasına güvenmekten başka bir çarem yoktu.

Bu yüzden suikastçı ile ilgili olanları tek tek anlattım. Bazı detayları atlamak zorunda kaldım, mesela banyo sırasında bana gelmesi gibi. Bu kadar ayrıntı bilmesine gerek yoktu. Ben bile unutmak istiyordum.

Jason beni dinledikçe yavaş yavaş belimi okşayan parmağı durdu, gözleri önce öfkeyle sonra hissettiği duyguları yansıtır gibi vahşetle parlamaya başladı. Onun sarayında, üstelik beni koruyacağına dair yemin ettikten sonra suikastçı ile karşı karşıya gelmem onu öfkelendirmişti.

Bir noktadan sonra kucağından kalktım. Bana engel olmadı. Huysuz bir ruh halim vardı ve bunun o da farkındaydı. Dikkatli gözlerle beni izlerken sandalyesinde öne doğru eğilmiş, dirseklerini dizlerine dayamıştı. Elleri yumruklar halinde çenesini dayalı duruyordu. Böyle görünen bir erkeğin tüm dikkatini bana vermesi ne yapacağımı şaşırmama neden oluyordu.

Sonunda anlatacaklarım bittiğinde hızla krala döndüm. Eteklerim hareketimle birlikte savruldu. Yavaşça eski haline dönerken gözlerinin içine baktım. Jason'ın yeşil mavi gözlerine bakarken ne düşündüğünü anlamaya çalışıyordum. Bana inanıyor muydu? Aslında güvenmemesi gereken biri olduğumu onunda anlamış mıydı? Peki sonunda bu saraydan gidecek olmama rağmen bunları umursuyordum? 

Jason yerinden kalktı. Boyu benden oldukça uzundu bu yüzden yüzüne bakabilmek için başımı geriye doğru eğmek zorunda kaldım. Bir yerlerde uçan kuşların sesini duyuyordum ama sanki adamın mavi-yeşil gözlerine hipnotize olmuş gibi bakıyordum. Bir adamın ağzından çıkacak kelimelere bu kadar önem vermemeliydim ama gergin hissetmekten kendimi alamıyordum.

Bana doğru bir adım attı. Ne yapacağımı bilemeden bekledim. Konuşmak yerine bana doğru tekrar bir adım daha yaklaştı. Ardından kollarını yavaşça kaldırdı. O kadar ağır hareket ediyordu ki sanki geri adım atmam için bana fırsat tanıyordu. Sadece olduğum yerde bekledim. Sonunda kolları beni sımsıkı sarıp göğsüne çekti. Yanağımı göğsüne dayadığımda gözlerimi yumdum. Kulağımın hemen altında atan kalbinin sesini duyuyordum. Normalden hızlı atıyor gibiydi.

Eğilip saçlarıma bir öpücük kondurduğunda bedenim ürperdi. Saçlarıma doğru "Üzgünüm," diye fısıldadığında onu doğru duyup duymadığımdan emin olamadım. Comerdai Kralı üzgün olduğunu mu söylüyordu?

Ona bakmak istedim ama geri çekilmek istediğimde bana daha sıkı sarıldı. "Şuan sana bakacak yüzüm yok," derken sesinden canının sıkkın olduğunu anlayabiliyordum. Oysa bana öfkelenmesini beklemiştim.

Bir eli yanağımı yavaşça okşadı. Kısa bir iç çekişin ardından Konuşmaya devam etti. "Ben nasıl sıkıntılar yaşadığını bilmiyordum bile."

Kendimi dokunuşunun sıcaklığına kaptırmış gözlerim kapalı bir halde göğsüne yaslanmışken dayanamadan sordum. "Bana kızmadın mı?"

Sonunda yanağımdaki eli yavaşça çeneme doğru kayarken diğer kolu belimden çözüldü ve geriye yaslanıp onun yüzüne baktım. Mavi-yeşil gözleri sanki başka bir dünya gibi içinde birçok duyguyu barındırıyordu. Gür kirpikleri güneşin sıcak öpücükleri sayesinde daha da sararmış gibiydi. 

Kral'ın Karısı +18Where stories live. Discover now