-Bir de el ele ha? Ben daha fazla bu iğrenç manzaraya dayanamıyorum. 

-RANA OTUR DEDİM SANA. BENİ İKİLETME!

Tam bunlar olurken arkadan bir ses geldi:

-Anne!

Arkamda biricik oğlum Poyraz vardı.

-Poyraz!

Oğlumla birbirimize sarıldık. Rüzgar hüzün dolu gözlerle bakıyordu bize.

-Baba!

Aslan oğlum benim!

Rüzgar neredeyse sevinçten ağlayacaktı. Oğlum ilk kez baba demişti ona. Ben de buna çok sevinsem de Sema hanımın bize olan nefret bakışlarıyla mahvoluyordum her saniye. Poyraz'dan sonra Mithat ağabey de girmişti salona. Bize bakamıyordu bile.

-Poyraz sen yan odada oturur musun biraz bize müsaade ver. Anne ve babanla bir şey konuşacağız!

-Anneciğim sen geç otur biz geleceğiz tamam mı?

-Tamam anne.

Poyraz yan odaya gittikten sonra Sema hanım ayağa kalktı. Rüzgar'a doğru yaklaşmaya başladı. Konuşmadan öfkesini kusuyordu bize. Aramızda azıcık mesafe vardı artık. Hiç beklemediğimiz bir anda  Rüzgar'a  tokat attı! Mithat abi de bu tokatla ayağa kalkmıştı. Sema hanım bana asla bakmıyordu. Tek hedefi Rüzgar gibiydi. Beni de ağır sözleriyle aşağılayacağını biliyordum.

-Sana o kadar güveniyordum ki. Sen beni yıllarca yatalak bırakan bu kadınla karşıma çıkmaya utanmadın mı? Hepimizin hayatını kararttı bu pislik. Baban yıllarca hapisteydi. Ya Rana? Gençliği kurudu kızcağızın. Sen hiçbirimizi düşünmedin mi?

-Anne ağır oluyor bizi bir kere dinlesen-

-Neyinizi dinleyelim he? Babanı hangi yalanlarla alet ettiniz Allah bilir. Gerçi yaptıysa bu pislik yapmıştır. Allah bilir hangi adamın oğlunu oğlum diye bağrına basıyorsundur Rüzgar bey?

-Sema hanım yeter! Bana olan ithamlarınız yeter artık. Ben ne yaptıysam kendim için değil herkes için yaptım. Eğer bunu yapmasaydım şu an hepimiz mezardaydık.  Ayrıca ben sizin kastettiğiniz gibi biri değilim. Siz beni ama hep o gözle gördünüz. Anlamak istediğiniz şekilde anladınız. Benim oğlumun babası Rüzgar ve başka hiç kimse olamaz. Benim kalbimde ondan başka kimseye yer yok. İnsan keşke anne ve babasını seçebilseydi. Emin olun seçebilseydim bunların hiçbirine izin vermezdim. Şimdi artık siz de bütün bunları kabul etmelisiniz. Poyraz sizin öz ve öz torununuz. Bu kadar.

-Ayak üstü ne de güzel senaryo yazabiliyorsun ama. Oğlumu ve kocamı kandırmışsın belli ki. Ama ben kanmam. 

-İster inanın ister inanmayın ama gerçek olan bu. Babamın tehditlerine boyun eğmek benim de isteyeceğim bir şey değil elbet. Ama sizinkiler bana artık sökmez.

-Sen hangi sıfatla bunları söylüyorsun?

-Rüzgar'ın karısı Irmak Ada Yılmaz olarak söylüyorum Sema hanım.

-NE! Rüzgar doğru mu söylüyor bu kız?

-Evet anne dediği her şey doğru. Irmak artık benim karım Poyraz da benim oğlum. Biz artık bir aileyiz. 

-Allah'ım benim kulaklarım ne işitiyor? Oğlum sen aptal mısın bu kız seni kandırdı. Seni parmağında oynatıyor.

-Ben Irmak'la evlenmek istedim anne. Onun anlattığı her şey doğru. Biz birbirimizi senin anlayamayacağın kadar çok seviyoruz. Benim hayatım da onların hayatından ibaret olacak. Babasının beni ve sizi kullanarak ettiği tehditlerle bütün bunları yaptı. Biz artık beraber oğlumuzu büyütmek istiyoruz. Ben artık baba olmak istiyorum. Güzel bir gelecek planlamak istiyorum. Bundan sonra her şeye rağmen mutlu olmak istiyorum. Bunu bana çok görme anne!

-İlla mutlu olmanın yolu bu kadından mı geçiyor Rüzgar? Eğer şu kapıdan onunla çıkarsan bir daha beni sakın arama. Artık baban dahi sizi koruyamaz.

-Sema yeter artık! Çok fazla ileri gidiyorsun.  Ben ikisine de inanıyorum ve evliliklerini de destekliyorum. Beni de mi gözden çıkaracaksın?

-Sen onları değil Meltem'i düşünüyorsundur! O kadına daha yakın olmak istediğin için onun kızını kabulleniyorsun!

-SEMA! Sen nasıl bunu demeye cüret edersin? Ben senden sonra başka bir kadına o gözle baktım mı Sema? Yazıklar olsun sana ki bunu düşünebiliyorsun.

-Bana başka çare mi bıraktırdınız hainler? Hepiniz aynısınız. Gerçi Rüzgar senin de oğlun değil ama sana benzemeyi nasıl başardı acaba? Keşke gerçek babası yaşasaydı seninle burada vakit öldürmeseydim Mithat. 

-Sen beni bir ölüyle kıyasladıysan benim için sen öldün demektir Sema!

-Anne baba lütfen sakin olun artık. Bu şekilde bir yere varamıyoruz. Birbirimizi anlamamakla çabalıyoruz. Özellikle sen anne. Sen bizi anlamak yerine yargılıyorsun. Bizi kendinden uzaklaştırdığının farkında mısın? Babam seni hep çok sevmişken değer vermişken sen hala nasıl bu kadar acımasızlaşabiliyorsun ki? Gerçekten çok ama çok üzücü böyle düşünmen. Ben sana şunu söyleyeyim ki ben artık Irmak ve Poyraz ile kendime bir yol çizeceğim. Benim annemin benim mutluluğumu istemesini isterdim ama olmadı. Sen kendi doğrularınla yaşamaya devam et anne. Çevrende bizden bir şey kalmaması için çabala dur. Ben doğrularımdan pişman değilim. Şimdi karım ve çocuğumla buradan gideceğim. 

-Gidin, hepiniz gidin. Zerrenizi dahi bu evde görmek istemiyorum. Annelik hakkım sana haram olsun Rüzgar! 

Rüzgar annesinin gözlerine anlamsızca bakmıştı. Paramparça olmuş bir kalbi bir dizi sevda bile toparlayamaz. Ben o paramparça oluşları iliklerime kadar hissetmiştim. Mithat abi bizden önce davranıp kapıyı hızla çarparak çıkmıştı. Rüzgar deliye dönmüşçesine Poyraz'ı içerideki odadan alıp kucağında getirdi ve bana seslendi:

-Irmak, karıcığım, hadi gerçek evimize gidelim...

TEKRAR EDEN ŞARKIWhere stories live. Discover now