"ALAADDİN" Goncanın çığlığı ormanı inletmişti.

Alaaddin omzunda ki sızıya alışamdan boğazına dayanan pusatın soğuk dokusunu hissetti.

Bacağına atılan bir tekme ile dizlerinin üstüne çöktü. Boynuna dayanan pusattan kurtulmak için hamle yapacaktı ki. Karacelasunun iğrenç sesini duydu.

"Tek bir hareketinde avradının kellesini alırım." Goncanın boğazına dayanan bir pusat ile kolundan tutmuş sürüklüyordu sevdasını.

Sol kolundan tutmuş idi.

Kırık olan.

Hiddet ile kalkmaya yeltenmişti ki sağ omzuna bastıran bir nöker ile inleyerek çöktü dizlerinin üstüne yeniden

Goncanın bir dudağı patlamış , bakışları bulanmıştı. Kudreti tükenmiş , çöktüğü yere yığılacak gibiydi.

Sol koluna baktığında yeniden kanadığını gördü.

"Elbet avradını kurtarmaya geleceksin. O vakit elimde pusatım ecelinle seni bekliyor olacağım.

Bu sözlere karşılık veremeden boynundan keskin bir sızı yayıldı bedenine. Zihni karanlığa gömülmeden önce Goncanın ismini haykıran güçsüz haykırışını duydu.

                                  ⚔️

"De hele bey oğlu konuşacağın konu ne denli önemli ki sabahı bekleyemedin ?" Aksice bu vakitte burada olmaktan rahatsız olduğunu belli etmiş idi Gonca.

"Anlatacağım Gonca. " Kendisine bakmadan elinde ki dal parçasını sivriltiyordu hala.

" Bu saatlerde bir başımıza ormanda olduğumuz duyulursa pek sıkıntı olur Süleyman bey. Yanlış anlaşırız." Sakin kalmaya çalışarak yeniden sitem etti Gonca.

Elinde ki dalı yanı başına koymuş . Yaslandıkları meşede kendisine dönmüştü Süleyman bey.

"Mühim bir şey diyeceğim Gonca zaman ister bu işler." Gonca Süleyman Bey'in sesindeki heycanı fark etsede konduramadı Gonca aklına gelen ihtimali.

"Ne diyeceksin de hele ?" Sesinde ki mesafe iyiden iyiye belli etmişti kendisini.

"Gonca..." Dedi Süleyman bey çekinerek.

Konuşması için bıkmış bir şekilde baktı ona sonra konuşması için onay verdi.

"Ben.. ben sana sevdalandım Gonca hatun." Duyduklarıyla duraksamış sıkıca yummuştu gözlerini.

Ne diyeceğini bilemeden yeniden baktı Süleyman beye.

Dudaklarını pekte hoş olmayacak şeyler söylemek için araladığında kendisini son anda dizginleyip bastırdı dudaklarını birbirine.

Derin bir nefes alıp ne diyeceğini bilmeden girdi söze.

"Gönüle ferman lakırdıdır Süleyman bey. Lakin... Lakin sen de hissetmişsindir ki benim gönlüm bom boş kurak bir sahrâdır." Daha ne dese gerekir bilmeden bakışkarını kucağında kenetlediği ellerine indirdi.

"Benim gönlüm sana kördür, lâldir Süleyman bey. Orada sana yer yoktur." Daha fazla bir şey demek istemediğinden kalktı hızla. Bir kelam daha etmeden gitmenin yakışmayacağından. Ardına baktı.

Süleyman Bey'in gözlerinde bir hüzün kırıntısı ya da sevda göremedi. Sade öfke vardı. Kendisine yedirememiş gibi. Kibrinde boğluyormuş gibi bakıyordu kendisine.

"Allahısmarladık" deyip atına yöneldi hızla.

                                  ⚔️

Gonca ayık olduğunun farkında olmadan gözlerini açmaya çalışıyordu.

Gördüğü rüya geçmişte hatırlamak istemediği bir anıydı.

Süleyman Bey'in ona yüreğini açtığı gün. Lakin farkında olmadığı bir detayı hatırladı.

Onu kabul etmediğinde onun hüzne bulanmış bakışlarına maruz kalacağını sanmıştı lakin. Gördüğü tek şey kibir idi.

Her denk geldiklerinde gözlerinde ki nefreti hatırladı zihni.

Onun kendisini isteme sebebi sevdası değil idi intikam içindi.

Bunu fark ettiğinde daha zihni tamamen aydınlanmamıştı. Karanlıklar içinde ışığı bulmaya, gözlerini aralamaya çalıştı.

Net olmasa bile bulanık olarak gördüğü suret Moğol itinden başkası değil idi.

"Demek içimize çaşıtını soktun ha yakubun soyu." Önce algılayamadı duyduklarını sonra anladı ki bulmuşlardı çaşıtını.

Kendisini ele vermişti çaşıtı. Kim bilir ne işkenceler etmişlerdi.

"Öyle ya. Lakin sizi pek zeki bilir idim siz ahmak bir toplummuşsunuz it soyu " Demesiyle yanağında keskin bir sızı peydah oldu. Dudağının köşesinde ki kanın sıcaklığı kendisini rahatsız ettiğinden onu silmek istedi lakin elinin bağlı olduğunu fark etti.

Bir direğin önünde bağlanmıştı. Kolları direğin ardına bağlanmıştı. Sol kolu sızım sızım sızlıyordu. Çığlık atmak bir yargara koparmak geliyordu içinden ama bu onların hoşuna gideceğinden. Yuttu çığlıklarını.

Alaaddin düştü aklına. Omzunda ki hançer yarası , kanlar içinde bırakmıştı gövdesini.

"Alaaddin seni kurtarmaya geldiğinde. İkinizinde eceli benim elimden olacak" karacelasunun sesiyle yeniden ona döndü.

Karşılık vermedi çünkü o zaman dili doğru durmaz bir laf derdi. Harap olurdu. Ayakta kalması her şeyin farkında olması gerekiyordu.

Sol tarafı çok acıyordu. Omzu , kolu, bacağı.

Izdırap öyle kuvvetliydi ki gözlerindeki yaşların bir bir yanaklarından akıp gitmesine mani olamadı.

Acılar içinde bekledi sevdasını. Biliyordu gelecekti. Gelmese dahi beklerdi zaten.

                                   ⚔️

Bir kavuşamadılar iyi mi

Neyse hayırlısı olsun diyelim değil mi ?

Yazım ve imla hatalarım olduysa af ola :)

Sevgi ve saygılarımla

1034 kelime.

:)










ALGON Where stories live. Discover now