'beni babama götür, sana istediğin kadar para verir'
"Seo-jun derdim para değil elbette seni babana götüreceğim, böyle mi düşünüyorsun gerçekten?"
'evet'
"Tamam, anlat bana neden oradaydın"
'dediğim gibi piç oğlu piç şoförümüz beni,yani babama ihanet etti. Beni para karşılığında sokak delilerine verdi, bende onlardan kaçtım tabiki, üstüm başım batmıştı, bende bi mağazadan giyecek birşeyler aldım. Eve nasıl gideceğimi bilmiyordum, sonra işte beni kurtardın.'
"Hmm"
'ne söyleyeceksen söyle jiminiem'
"Jiminiem? peki, evden peki annen?"
'annem yok, piç oğlu piç şoför beni evden babamın bana sürpriz hazırladığını söyleyerek çıkardı, tabi evdeki herkes bende dahil inandık.'
"Evdeki herkes mi?"
'sürtük hizmetçiler yani'
"Anladım"
'Jiminiem, birtanem meyve suyu verir misin?'
Jimin gülümsedi atağa kalkıp Seo-jun'un bardağını doldurdu. Yemeklerinin bitirdiler. Seo-jun salona geçti, Jimin mutfağı toparlarken duyduğu sesler ile içeri girdi. Ağzı açık Seo-jun'u dinliyordu, kendisinin bile duymadığı küfürleri arka arkaya sıralıyordu. Seo-jun Jimin'i gördüğünde sustu ve hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip jimin'in yanına koştu. Jimin Seo-jun'a kızmadan bu kelimeri kullanmayı bırakmasını anlattı. Sonuçta Seo-jun daha küçücük bir çocuktu böyle kelimeler kullanmamalıydı.
Jimin pencereden dışarıya baktı çok şiddetli yağmur yağıyordu, perdeyi geri kapatıp Seo-jun'un yanına döndü. Birlikte film izlemeye devam ettiler. Seo-jun'un yaşına uygun bir film. Jimin'in telefonuna mesaj gelmesiyle tüm odağını telefona verdi.
Jungkook:
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.