Seksi Oğlum:
Kızım sen beni delirtmek mi istiyorsun.

Seksi Oğlum:
Toplantıdayım ve bitişini nasıl bekleyeceğimi düşünüyorum. Senin oğlun kumaşı zorluyor.

Ben:
Oğlum kumaşı zorlasın çünkü beni görmek ve becermek için sabretmesi gerekiyor.

Ben:
Hangisini tercih ettiğini söylemedin bebeğim?

Seksi Oğlan:
Tercih edilebilecek gibi değil ikisi de olsun

Ben:
Yok öyle birini seçeceksin yoksa hiç göremezsin.

Seksi Oğlan:
Tamam tamam bu seferlik beyaz olsun.

Ben:
Tamam bebeğim seni bekliyorum.

Tabii ki de ilk açılışı jartiyerle yapmayacağım yemek için delireceği ayrı bir seçeneğimde olacak bu akşam umarım komşular başımıza gelmez.

🍷

Toplantıdan çıktığına dair mesaj attığında konumu atıp hemen hazırlanmaya geçtim. İç çamaşırı giymeden kırmızı dantel gecelik elbisemi üzerime geçirdim. Saçlarımı da ensemden dağınık bir topuz yaparak sırtımı tamamiyle açığa çıkardım. Zaten elbise dantel olduğu için göğsüm ve kadınlığım gözle görülür vaziyette ortada. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazır olan masayı kontrol edip sabırsızlıkla beklemeye başladım.

Kapı çaldığında heyecanımı gizleyerek kapıyı açtığımda Demir'in yüz ifadesi sesli bir şekilde gülmemi sağladı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kapı çaldığında heyecanımı gizleyerek kapıyı açtığımda Demir'in yüz ifadesi sesli bir şekilde gülmemi sağladı. Kapıdan içeriye girip üzerime atlıyorken kenara çekildim. "Yemekten sonraya kadar sabret bebeğim, yemekten sonra seninim."
"Sabredilecek gibi değilsin, insan birazcık acır. Kendimi liseli ergenler gibi hissediyorum."
Söylediğine gülerken ceketini omuzlarından yavaş yavaş çıkardım, daha da çıldırmış gibi derin bir nefes aldı.

Holden içeri doğru yürüdüğümde ardımdan geldi, onun inadına daha da kırıtarak yürürken iç çekişleri içimden kıkırdamama sebep oldu. Salona girdiğimiz an Leydi ayaklarıma dolandı, bilerek kalçamı ortaya çıkartarak yere doğru eğildiğimde iç çamaşırı olmadığı için kadınlığım gözler önüne serildi. Leydiyi kucağıma alıp doğrulduğumda yüzündeki zorluk çeken ifade daha da çok eğlenmemi sağladı.

"Leydi bak kızım, eğer kendisi isterse baban bu yakışıklı."
Leydide benim gibi arsız olduğu için ince bir şekilde miyavladı Demire doğru, bu hareketi gülmeme sebep oldu.
Aynı anda, " Kimin kızı." dediğimizde bu hareketimize güldük. Leydiyi kucağına aldığında kızım anında kendini sıvıştırdı. " Hop, annecim yalnız ayıp oluyor. Tamam baba dedik verdik eline sende üzerine yapıştın o benim hadi bırak onu." Demir sesli bir şekilde güldüğünde Leydiyi öpüp koltuğun üzerine bıraktı.

"Şu yemek faslına geçelim bence güzelim, biz açlıktan öldük." Yaptığı imaya gülerken salondan çıkıp mutfağa doğru yürümeye başladığımda oda ardımdan geldi. Karşılıklı hazırladığım mumlarla süslediğim masaya bakarken beğeni dolu bakışlarını gizleyemedi eh hamaratımdır hakkımı yemiyeyim her alanda başarılıyım.
"Ellerine sağlık masa çok güzel görünüyor senin gibi."
"Teşekkürler efendim, buyurun başlayalım."
Karşılıklı oturduğumuzda bakışlarını göğüslerimden zor ayırıyordu.

Bu yemek faslından başka yerde konuşma ihtimalimiz zor olduğundan olabildiğince tanımaya çalışacaktım onu.
"Kendini anlatsana Demir biraz hiç birbirimizi tanımıyoruz, sadece bedenlerimiz birbirini tanıdı."
"Ne anlatayım işte barım var dedim şirketim inşaat şirketi üzerine tek yaşıyorum bende."
"Ailen?"
"Onlar İstanbuldalar."
Aile konusunu kesip atmak istercesine cevap verdiğinde üstelemedim.
"Bende babamın şirketinde çalışıyorum inşaat sektöründe şirketimiz ama ben iç mimarlık alanında çalışıyorum. Annemlerde Ankara'da ama yalnız yaşamak tercihim."
Yaşını merak ettiğimde çekinmeden sordum, "Kaç yaşındasın?" "28, sen?"
"24 bende" Hiç 28 yaşında göstermiyordu gören maksimum 25 diyebilecek çeviklikteydi kurban verene tam benlik.
"Birbirimizin bedenlerini çok iyi tanıyoruz ama ruhlarımızı tanımak için adım atarken bile başarılı olamıyoruz."
"Ruhlar böyle tanışmazki güzelim zaman gerekir, yaşantı gerekir. Onun için yavaş yavaş tanıyacak ruhlarımız birbirlerini."
"Peki tanıdıklarında bedenlerimiz gibi birbirlerine bağlanabilecekler mi?"
Sorumla gözlerinin içindeki belirsizliği ve ruhsuzluğu gördüğümde kalbimin en içinde sanki bir yer çatırdadı hissettim.

Dayanamayınca bozuntuya vermeyerek ne kadar başarılı olduğum şaibeli, "Ben bir lavaboya gideyim diyerek ayaklandım." Banyonun kapısını kapattığımda ayakta duramayarak soğuk fayansın üzerine çöktüm ve bu içimdeki sıkıntının gitmesini bekledim. Dayanamayıp göz yaşlarımı serbest bırakırken kendimi sıkmaktan nefes alamaz hale geldim. Ne yapıyordum ben, ne için böyle oldum kim için? İki günlük yatağımı paylaştığım adam için mi daha tanımıyorum bile neyin umuduna kapılıp ilerliyorum ki?
Kalkıp yüzüme çeki düzen verdiğimde bir şey olmamış gibi banyodan çıkarak mutfağa doğru ilerledim ama içimdeki hislerin ben tutamadan yavaş yavaş büyüdüğünü bilerek yürüdüm.

"Beğendin mi yemekleri?"
"Evet çok beğendim güzelim ellerine sağlık."
"Hadi gel içeriye geçelim."
Gözlerindeki parıltı kalbimi daha da çok kırdı sanki.
İçeriye geçtiğimizde üçlü koltuğa yan yana oturduk. Sakince ona doğru döndüm, "Senin için sıkıntı olmazsa bugün bir şey yapmasak olur mu? Hiç modumda değilim seni de yeteri kadar tatmin edebilir miyim emin değilim." Söylediğimi hoş karşılayıp bozuntuya vermeden gideceğini düşünürken, "Beraber sadece uyumamızı ister misin? Belki sana da iyi gelir." Gözlerim heyecanla parlarken olumlu bir şekilde kafamı salladım ve ayağa kalkarak onu da elinden tutarak koltuktan kaldırıp peşimde götürdüm. Yukarı yatak odamın olduğu kata merdivenlerden çıkarak vardığımızda üzerindeki gömleği ve pantolonu çıkartarak oda yalnızca baksırla kaldı. Üzerimdeki geceliği umursamadan yorganımı kaldırıp içine girdiğimde oda diğer taraftan gelip beni göğsüne yaslarken sıkıca sarıldı.

Kendimi tutamayıp sessizce ağlamaya başladığımda bir şey yapmadan göğsünde sakinleşmemi bekledi, yarım saatin ardından sakinleştiğimde beni yavaşça yukarı doğru çekip gözlerimin içine sanki ne için ağladığımı gerçekten biliyormuşçasına bakarak oluru yok ama sen yine de göğsümde dinlen senin yuvan olayım der gibi baktı. Bakışlarına dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda bana sıkıca sarıldı ve omzunda ağlamaya devam ettim. Ne zaman sakinleştiğini bilmeden göğsünde uyuya kaldım.

🍷

Gözlerimi açtığımda yatakta tek başımaydım her zaman olacağım gibi. Birinin beni sevmesini kalbimi istemesini beklemem hataydı. Erkekler beni sadece bedenim için isterlerdi, her ne kadar umursamaz özgüvenli olsamda sevilmemenin ve yalnızlığın yükünü kaldırmıyordu bu özellikler.

Aralıksız bir saat cam tavandan gri bulutları izlerken telefonuma bildirim gelmesiyle dikkatim telefonuma yöneldi.

Seksi Oğlan:
Bebeğim sabah uyandırmadan çıkmam gerekti, yurtdışından habersiz bir müşterim geldi ve apar topar çıkmam gerekti.

Yorgun olduğun için uyandırmadım seni dikkat et kendine akşam sendeyim.

Ben:
Günaydın, önemli değil şu anda gayet iyiyim akşam görüşürüz bebeğim.

Telefonumu kökten kapatıp sinirle odanın ucuna atarken gözyaşlarım tekrar benden izinsiz yanaklarımdan yuvarlanmaya başladı. Küçük bir çocuk gibi dizlerimi karnıma çekip hıçkıra hıçkıra saatlerce ağladım sevilemeyeceğimin ağır yüküyle.

Umarım beğenmişsinizdir🫶

Arsız Doyumsuzluk (+18)Where stories live. Discover now