Üstümdeki pijamaları çıkarttım ve siyah sade tşört ve eşofman giydim. Frey için baskılı mavi tşört ve açık gri eşofman alarak merdivenlere geri ilerledim. Elimdekileri frey'e fırlattım.

"it olu it! Hayvan pezevenk, orusbu çocugu, amınakodugumun salagı, gerizekalı siktigimin salagı!"

Kafasına hafifçe vurdum "küfür etme arkadaşım. Sarı kafa nereye kayboldu?"

Bahçeye dogru bakan cama baktım. Oradan koltuklarda göz gezdirdim.

"arkanda sarı kafa arkanda cambrien"

arkamı döndüm ve bayan Dean ile göz göze geldim. Yavaşça masumane bir gülüş sundum ve gözlerimi gözlerine diktim. Kollarını gögsünde birleştirdi ve tek kaşını kaldırarak "ögretmenin ile nasıl bu şekilde konuşuyorsun? Onu açıkla bakalım." diye sordu.

Gözlerimi devirdim. "bir ögretmenin yapmadığı şeyleri yaptığınız için." dedim kaşlarımı kaldırarak. Ana vurgulamak istediğim şey; bazı şeyleri kabul etmeyişi, oyuncak yerine koyuşu ve kırıcı olmasıydı. Anlayacak kapasite vardı ama beynini kullanıp anlarsa-ki hiç sanmıyorum- belkide anlayıp salak ayagına yatacak olmasıydı.

Sol kaşını kaldırarak "tam olarak neyden bahsediyorsun? Ögretmenligimin yetki alanına giren kesimi fazlasıyla yapıyorum. Diger kısımlara ve davranışlara gelirsekde herşeyin bir nedeni vardır. Beni mutlu eden her şey arzularımdır."

Arkamdaki koltuga kalçamı yasladım ve ellerimi önümde birleştirerek bayan Dean'a bakmaya devam ettim.
" şimdi sırf arzularım istiyor diye ben sizi bogsam mutlu olur muyum? Olamazmıyım? "

Bayan Dean şokla bana bakarken ben ona samimi gülüşlerimden birini sundum. O bir adım geri giderek benden uzaklaştı. "olmazsın" dedi.

Kafamı 'evet' anlamında aşşagı ve yukarı salladım. Kalçamı kaldırdım ve yürümeye başladım. Kapının yanındaki portmantoya dogru ilerledim. Arabamın anahtarını ararken "şimdi haydi gençler arabaya. Sonraki rota hastane." gibi bir cümle duymamla bir Kaç saniye duraksasam dahi anahtarlarını aramaya bir yandanda bayan Dean'a "hangi sıfat ile siz götürüyorsunuz?" şeklinde homurdanmaya devam ettim.

"ögretmen diyeceğim ama yetersiz bulacaksın. O yüzden Freya'nın ex'i senin iseee..." samimyetsizce gülümsedim.

"benim iseee ne? Bana koyacak lakap bulamadınız herhalde. Ögretmen hariç bir çok Yenilige açıgım. Ayrıca komşun, aile dostun gibi şeylere kapalıyım ve sizi gebertirim. En azından denerim"

"çenen düşmüş Luiz. Çok konuştun direkt olarak" bayan Dean benden etkileniyormusun? Etkilenmiyormusun?" diye sorsana. Ne ugraşıyorsun?"

"her şey senin dedigin gibi olmuyor lanet şey" sesimi olabildiğince kısmış ve kimsenin duymayacagına emin olacağım şekilde cevap vermiştim. Caaaanım iç ses ise günlerdir beni salmış, araba ve evimin anahtarlarını ararken ortaya çıkmıştı. Harbi benim anahtarları nerede? Ben dün akşam ne yaptım lan?

"seçenek kalmadı Luiza arkadaşın olarak desem olmaz mı?" bayan Dean'a 'ciddimisin sen?' bakışı atmış en sonunda "bizden arkadaş olur mu bayan Dean? Yani düşünün  son 1 ayı."

salon içinde turlayan bayan Dean'a kısa bir bakış atmıştım. "olur mu? Tck bizden arkadaş olmaz. Ee ögretmen - ögrenci ilişkisine benzer bir yanında yok bunun. Off Luiza"

Gerizekalı, ahmak kadın. Madem karar veremiyorsun bir isim belirlede böyle benim evimin salonunda bir yerlerini yırtma "ne var?!" diye çıkışmama şaşırmış olacak ki bir kaç saniye yüzüme bakmış. "olmuyor ben kendimi bir sıfata bir kalıba koyamıyorum."

Aradıgım şeyi yani anahtarlarımı bulamayınca portmantodan ayrıldım ve mutfaga dogru ilerledim. "siz bilirsiniz" diyerek mutfaga kısa bir bakış attım. Masama oturmuş kuşburnu içen frey'e baktım ve mutfaktan çıktım. Ardından aklıma gelen şey ile  geri geldim frey'e işaret parmagını dogrulttum ve "masamdan o kıçını indir" diyerek ayrıldım.

Salonumun karanlık yani arka tarafına denk gelen koridora yöneldim. Karanlıktan önümü göremediğim için koridorun ışıklarını açtım. Tam karşımda bulunan beyaz kapılı odaya yöneldim. Kapıyı açtığım ama gelen gıcıııırt sesi ile yüzümü buruşturdum .

İçeriden yüzüme vuran kırmızı ışıklara baktım. Henüz bu odayı düzenlememiş fırsat bulamamıştım. En yakın sürede bu oda ile ilgilenme kararı aldım. Fotograf makinamın gördügüm masaya dogru ilerledim ve oralarada kısa bakışlar attım. En sonunda anahtarların burada olmadıgına kanaat getirerek bu odadan ayrıldım.

Kısa koridordan geçerek salona geri döndüm elinde ev ve arabamın anahtarını sallayan frey'e uzunca baktım. Elindeki anahtarı bir hışımla kaptım. bayan Dean ve frey'e dönerek "hastaneye gidiyormuyuz? Gitmiyormuyuz?"  diyerek ikisine göz gezdirdim. İkisi de kaderlerini boyun egerek evden çıktılar. Bende iki saattir aradıgım anahtarlarımla evimin kapısını kilitleyerek arabama dogru ilerledim. Sürücü koltuguna çöktüm ve emniyet kemerimi taktım. Frey ve bayan Dean da aynı şeyi yaptığında arabayı çalıştırarak siteden ayrıldık.

Her şeyi anlıyordum. Bayan Dean'ı bile evet ama sorun şuydu ki kadın inattı. Bu inat beni çileden çıkartsa bile bir şey yapamıyor sadece sevdiceğimin huylarını, suylarını ve karakterini anlamaya çalışıyordum. Nedense son bir kaç gündür sessiz ve sakindi. Dersleriyle pek alakam yoktu. Okulu aksatmıştım, bu süreçte Violet, Darla, cara, Jack ve Melody le hiç konuşmamıştım.. Pek samimiyetimiz yoktu ama arkadaşlarımdı.

Hepsine özür borcum vardı bir şekilde telafi edecek, ders notlarımı elimde süpürge ile toplayarak beynime geri sokacaktım.
El mecburdum buna, evet zengin sayılırdım ama alın teriyle alınmayan ekmeğe ekmek denmezdi. İş hayatım konusunda şüphelerim vardı. En başından beri sözel agırlıklı ilerleyen beynim sözel yolda başarıya devam ediyordu. Ben bu aralar pek faydasını görememiştim. Düşüncelerim beynimde apartman dikmiş, tuvaletlerin atık sistemi ile her yerimi çevrelemişti.

Şikayetçi degildim ama mutluda degildim. Bazı şeyler kötüydü her şey benim açımdan iyiydi ama belirsizlik beni kötü etkilerdi. En basitinden tost Mu yoksa sandviç mi yiyeceğime karar veremedigimde bile aç kalmayı tercih ederdim. İkisinide severdim. Belirsizlik beni çok seviyordu ama ben pek sevmiyordum kendisini.

Günlerdir aklımın bir tarafı ise kadın ve erkek ayrımcılıgındaydı. Erkekler 2-3 cm çüklerine güvenerek kendilerini tanrı yerine koyarken kadınlar sadece köle ve hizmetkar görevini görüyordu. Erkekler tahtlarında sefalarını sürerken, kadınları öldürürken, taciz ve tecavüz ederken, aldatırken ve döverken kadınlar sesini bile çıkartmıyordu isteseler dünyayı yıkarlardı. En başından beri erkeklere yakınlık kurmamış, flört bile etmemiştim. Erkekler pisti, erkekler lanetti, erkekler şerefsiz, erkekler oruspuydu.
Erkegin oruspu su varmı? Derseniz evet var.

Kadınlar en başından bolluk, bereketti. Yunan mitolojisi gibi bir çok yerde tanrı kabul edilirdi. Kadınlar suydu, ateşti, taştı, topraktır onlar her şeyde her yerdeydi. Yaşatırdı, yaşattırırdı. O yüzden kadınları severdim. En başından beri 4 senedir sadece ilgi odagım kadınlardı. Öylede kalacaktı.

Ben hep bu luizaydım, hep bu Luiza kalacaktım.

Beni sevmeyen giderdi.

Seven bu şekilde sevmek zorundaydı...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Selam. Uzun zaman olmuştu bölümsüz geçen. Belki 1 ay yada 6 hafta olmuş olabilir.

Kusuruma bakmayın.

Ayrıca 11 ayın sultanı ramazan geldi. Hoş geldi. Sizin inadınıza sahurda atasım vardı yeni bölümü kıyamadım size:)

Ölmeden tutun orucunuzu ayrıca banada sövmeyin bölümü geç attıgım için.

Sizleri bol bol ve çok öpüyor ve seviyorum. Hoşça ve mutlu kalın.

İyi okumalar👋👋👋

gxg teacher or student Where stories live. Discover now