|38|

220 13 1
                                    

18.02.2023

Mihra Akadalı

Gözbebeklerimde onu her gördüğünde beliren kalpler parçalanmıştı yine ona bakarken. Bakışlarımız kesişse de hislerimiz bir değildi. İkimizin de hissettikleri bambaşkaydı, birbirimizi anlayamıyorduk. "Yolun açık olsun o zaman," dedi. Geri durmadı bu kez, beni de durdurmadı. Zaten yedeği hazırdı, ne diye peşimden koşacaktı ki?

"Yoluma çıkma yeter," onun olmadığı yollar açık olur muydu bilmiyordum. Kim karanlıkta gideceğim yolu görebilirdi ki zaten?

"Çıkmam." Dedi. Sahiden de çıkmayacak gibi bakıyordu. Ben yolu yerinden oynatırdım da onsuz ilerlemezdim ama o hemen tamam demişti. Bunu bekliyordu sanki, buna hazırdı.

Bir şey söylemedim, ona bakmayı bırakıp dış kapıya ilerledim. Hırkamı aldım, yabancı olduğum evden çıktım. Kapıyı ardımdan kendim kapatmıştım. Asilhan gelmemeyi seçmiş, dönüp bakmaya bile tenezzül etmemişti. Dik tuttuğum omuzlarım düştü, içeride bir şeyler devrildi. Ben bir adım ileri attım, ruhum bir adım geri attı. Bedenim Asilhan'dan kaçtı, ruhum evini talan eden Asilhan'a yanaştı. Kalbim Asilhan'a sağır oldu, aklımın bir yerinde onu dinleme isteği yaşadı.

Gözlerimden akan yaşları sildim, ağlamayacaktım. Verdiğim kararın arkasında duracaktım. Canımı yakıyor olması yanlış olduğunu göstermezdi, göğsüm parçalanıyor diye hata yaptığımı düşünemezdim. Kendimi tutamadan hıçkırırken soğuk hava suratıma çarptı, gerçekler gibi çarptı. Ağlıyordum artık. Sessiz haykırışlarım nefesimi keserken başımı dizlerim arasına alıp kaçmak istedim. Yaptığımın yanlış olmadığını kendime tekrarladım, bu yüzden daha çok ağladım. Keşke, keşke hata yapıyor olsaydım ve bunlar gerçek olmasaydı. Keşke, keşke her şey bir rüya olsaydı.

Rüya değildi, hepsi gerçekti. Biz ayrılmıştık. Soluklarım titredi, gözlerimin bulanıklığı geçmeden bir başıma yürüdüm, yalnızca yürüdüm. Sokaklar boyu yürüdüm, caddeleri geçtim, arayışsızca döndüm durdum. Hiçbir şey hissedemiyordum. Sanki ruhum yoktu, kaybetmiştim. Bedenimin de tek bildiği dolanmaktı, kayıp ruhumu aramaktı. Dizlerimde güç kalmadığında yolun ortasındaydım. Bir korna sesi işittim. Hâlâ yayaya yeşil yanarken durmaya devam ettim, kornanın sahibine bakarken etrafımdaki bütün kalabalık dönmeye başladı. Algılamak için gözlerimi kıstım dünyam karardı. Bedenim gevşedi, bu kez gerçekten düştüm.

<><><><><><>

Rahatsız edici ışığa, ağlamaktan şiş gözlerimle bakmak epey zordu. Başımda beni beklemekten ziyada dedikodu yapmakla meşgul olan sesleri duyuyordum. Aralamak için uğraştığım gözlerim iğrenç ışıkla tamamen buluştuğunda burnumda yine iğrenç hastane kokusu vardı. Sanırım yanımda kimse yoktu, duyduğum sesler etrafımdan geliyordu. Yavaşça kolumdaki seruma doğru döndüm ve gözlerimi araladım. Ufak bir sandalyede bütün heybetiyle oturan Asilhan'ı gördüm. Uyandığımı fark etmesi uzun sürmedi, gözlerini kırpmadan bana baktığından hemen görmüştü açık gözlerimi.

Sandalyesini biraz daha yakınıma çekip "İyi misin?" Dedi. Elimi kavramış parmaklarını tenimi okşamasıyla fark ettim. Gözlerim doldu, elimi elinden çekip diğer tarafa doğru döndüm. Kolumdaki serum yüzünden hareketim kısıtlı da olsa bakmıyordum ona. "Mihra, yapma böyle. Bir şey söyle bana." Kolumdaki seruma baktım usulca, konuşmak istemiyordum. Bir süre daha susmak istiyordum.

"İyiyim," dedim olduğum yerde küçülürken. "Sen de durma burada, git." Gözlerimi kapadım yeniden, uyumayacağımı bile bile kapadım. Gittiğini görmek istemedim, gitsin istemedim. Aptaldım ben, beni kandırmasına rağmen onu yanımda isteyebiliyordum.

22 | Yarı TextingWhere stories live. Discover now