Acı eşiği

18 2 3
                                    

(Komiserin anlatımıyla)
*esneme* iyi uyumuşum vallahi yatakta doğrulup telefonu elime aldım saat 5.18 karakola 6 gibi geçerim tam ayağa kalktığımda telefon titremeye başladı umut arıyordu aramayı cevapladım "Efendim umut" yoldaydı sanırım araba sesleri geliyordu "Ben şimdi karakola geçiyorum bana yabancı gibi davranmazlar değilmi?" Düşündüm aslında yaparlardı hatta dahada ileri gidebilirlerdi "Bekle karakola girme beraber girelim seni tek görünce yabancı sanarlar" telefonu yüzüne kapattım eşyalarımı alıp evden çıktım yemeği karakolda yerim artık

Karakola geldiğimde Umut kapıda beni bekliyordu "Hele şükür be" elindeki telefonu cebine koydu gözü başka biryerdeydi onun baktığı yöne baktım motora bakıyordu ama motor tanıdıktı "motora bak be kimin acaba" Cenk motor cenkin "Umut içeri geçelim" hava buz gibiydi içeri girdiğimizde güvenlik kapıda bizi karşıladı "hoşgeldiniz komiserim" Umut'u onla tanışması için arkasından yavaşça ittirdim "Cenk nerde" hiç birşey düşünmeden yukarıyı gösterdi teras "umut seni biraz bekleticem" cevabını beklemeden asansöre yöneldim tuşa bastım kapı açıldı asansöre binip en üst kata çıktım terasın ağır kapısını ittirdim etrafta kimse yoktu yağmur yağmaya başlamıştı bir kaç adım ileri gittiğimde köşe tarafta birisinin oturduğunu gördüm sandalyede Cenk oturuyordu ayaklarını terasın çıkıntılı kenarına uzatmış kollarını önünde birleştirmiş kafası geriye yaslanmış uyuyordu yanına yaklaştığımda ağır bir koku vardı sigara kokusu bütün paketi içmişmi cidden "Cenk" uyanmadı "Cenk" Yağmur yağıyordu ıslanıp hasta olucak sonra başıma iş çıkaracak "CENK" şükür uyandın prenses "Kış uykusunamı yattın lan" kendini düzeltti sandalyeden kalktı kaskını yerden aldı "Saat kaç" telefonuma baktığımda saat "5.48" gözleri daha fazla açıldı "hassiktir" hızlı adımlarla terastan çıktı merdivenlere yöneldi "CENK NEREYE" arkasından seslensem de boşuna peşine takıldım bende merdivenlerden indim kaskını kafasına geçirdi koşmaya başladı "Cenk nereye" karakolun kapısına geldiğinde cebinden çakmak çıkardı güvenliğe fırlattı "Unuttun bak" ne? Karakoldan çıktı motoruna yöneldi omzundan tutup durdurdum kaskın içinden keskin gözleriyle beni izliyordu bir şeyler dememi bekliyordu "bugün hiçbir yere gidemezsin "Neden?" arkamı dönüp kafamla umut u işaret ettim "Yeni geldi sen buranın abisisin yoksa unuttunmu" kaskı çıkarttı "sadece yarım saat" omzundan tutup içeri götürdüm kapıda duran umut hiçbir şeyi anlamamış saf saf bakıyordu "Hoşgeldin" umut cenk in sert bakışlarından korkmuş olmalıki elini uzatmadı "şey merhaba" cenk ve umut un arasında ters bir bağlantı vardı bir yerden tanışıyor olmalılar "Bu gün yaşanacak hiç bir sakatlanma dan sorumlu değilim komiser bey birazdan karakolun bahçesinde ol yeni çocuk" evet başladık yeni gelen herkesi sağlamlık testine sokuyordu eğerki geçemezse karakolda ünvanı olsa bile umursamıyordu "neden böyle dedi" umut üzümlü kekim kusura bakma ama buna ben bile karşı gelemem "Seni deneyecek yani ne kadar dayanıklısın" umut rahat bir şekilde "Ooo beni yenemez o rahat olun o iş bende" arkana mı güveniyorsun cenk in bütün şehirlerden tanıdığı var çocuk aşiret gibi birşey "Ben karateye gittim yenemez korkmayın" tabi öyledir koçum "Takıl peşime" karakolun arka bahçesine çıktık cenk bütün karakolu toplamıştı "Hepsiylemi" içinde korku vardı ama göstermiyordu "Hayır sadece cenk ile yoksa korktunmu umut" verdiğim cevap içini rahatlatmıştı Cenk umutu karşısına aldı "Bu sefer farklı birşey yapalım" arkasını döndü "3 tane soru sorayım her soru için 5 yumruk hakkı kaç tane bilirsen o kadar yumruk hakkın olur" soruları hemen hemen tahmin edebiliyordum "kabul,ama yumruk derken surata felanmı" cenk dalga geçer gibi "istediğin yere" diye yanıtladı umut kafasıyla onayladı " hazırlan şimdi prenses" umut bozulmuş gibiydi umut kendini hazırlamaya çalışırken cenk arkada sohbet ediyordu "Prenses hazır olunca söyle" umut bunu takmayıp hazırlanmaya devam etti "Sen bittin,kime bulaştığını bilmiyorsun" cenk bu sözlere karşı net bir cevap verdi "TABİ" cenk sohbetini bitirip yerine geçti "ne bu hazırlık galiba büyüyünce ben olacaksın" cenk ile umut un arasında gözle görülür bir boy farkı vardı cenk umut a bakabilmek için kafasını eğiyordu "hazırmısın prenses" umut ceketini çıkartıp bana verdi "hazırım" cenk saçını düzeltip soruları sormaya başladı "Karşına birisi çıktı elinde silah var ve sana doğru tutuyor ne yaparsın" umut soruların kolay olmasını bekliyordu "Empati kurmaya çalışırım eğerki silahı bırakmaz sa bende ona silah tutarım" cenk dalga geçer gibi kafasını salladı "tabi, sıradaki soru eğerki bu karakoldan birisi sana ters yaptı ve ölümle tehdit etti ne yaparsın" düşündü "En yüksek rütbeli kim varsa ona şikayet ederim" cenk son soruyu düşündü "dışarda gördüğün hayran gözlerle baktığın motor kaç cc" umut un yüzü bir an dondu düşünmeye başladı "250 cc" naneyi yedi "tabi , 400 cc lan o motor az kafanı çalıştır amk" cenk son hesaplamaları yaptı "toplam 3,2 yani beş tane hakkın var" umut verdiği cevapları düşündü " nasıl yani hepsi beş puan değilmi" " ilk cevabın empatiydi yarım doğru ona 3 verdim diğer cevabın eh işte son cevap zaten direkt yanlış" umut kendini hazırladı "hazırım beş vuruş hakkım var istediğim yere" cenk kendini kastı yediği darbeler ona zarar vermezdi yine de göğsüne vurma ihitmalide vardı "sadece üst gövde ben eğilirim" cenk bacaklarını hafif aşşağı eğdi "sen beş vur ben bir vurayım nasıl anlaşma ben 5 vurursam canın çok yanar" umut kafasıyla onayladı ilk vuruşunu karın boşluğuna attı ikincisini göğüs kısmına attı üçüncü vuruşu tekrar karın boşluğuna attı " ne bu lan makinamısın amk başka yermi bilmiyorsun" son iki vuruşu göğüs kısmına kullandı cenk ayağa kalktı burnundan kan akmaya başladı umursamadı " nereye vurayım sen seç" umut çok fazla havaya girdiği için "istediğin yer" bu mal felanmı sonu hastanelik olacak haberi yok "çok eminsin vurayımmı" umut kafasıyla onayladı cenk çene kısmına ağır bir yumruk attı "umut dudağın patladı" az daha yere düşüyordu bilinci kapanmıştı " az yavaş vursana be cenk" "o bana acımadı ben ona neden acıyayım" cenk hiçkimseye bir şey demeden ortadan kayboldu

(Cenk'in anlatımıyla)
Taş gibi eli var amk başka yere de vurmuyor tek bildiği göğüs karın boşluğu merdivenleri çıktım ağzıma kan tadı geldi burnum kanıyor dikişler patlamış belli oldu revire gidip biraz yatarım en azından kapıyı tıklattım içerden hiçbir ses gelmedi kapının aralığından baktığımda kimse yoktu kahve almaya felan gitmiştir diyip içeri daldım burnumdan akan kan sinirimi bozmaya başladı masada duran peçeteden çektim burnumu sildim elimde kan vardı lan veledin amel defterini kapatmışım ya lan gelir şimdi revire ben hastaneye felanmı gitsem ya şu dikişi iyi bir doktor atsın bari her darbede patlıyor kapı açıldı "Hastaneye gideceğine bana gelsen herşey çözülür" kimliğini tespit edemediğim kişi bir dakika ben onu içimden demedimmi "Tanıyamadım" uzun boylarda yaşlı lan bu "Bende seni tanımıyorum" nasıl yani  beni tanımıyor ve nasıl ayağa kalkıp karşısına geçtim "bakıyorum da hayatın çok aksiyonlu" cebinden çıkarttığı tanıtım kartını uzattı "Bugün müsaitsen konuşalım" bu adam benimle kafa falanmı buluyor "mekan olarak iki sokak arkadaki barı tercih ediyorum" buluşma ayarlıyor sanki bir dakika o barda benim üyeliğim var "İtiraz istemiyorum iki saat sonra" bu 30 lu yaşlardaki adam bana emir verdi ben komiserimin emrini dinlemiyorum senimi dinleyeyim "Gelmezsem ne yapacaksın" adam arkasını döndü kapıdan dışarıya seslendi içeri iki tane kız girdi kızlarda taş gibiydi "konusunu dememi istermisin" evli değilim aslında oluru var "Gerek yok iki saat sonra konuşuruz" adam onaylar şekilde kafasını salladı "Buna sevindim" konusunu çok net anlamıştım aklımdan o kadar fazla pozisyon geçtiki "istersen şimdide konuşabiliriz" kafamı salladım adam sevinmiş ti "Açıkçası bu rolü sunduğum kimse onaylamadı dizinin ikinci sezonuna oyuncu kalmadı" ikinci sezon demek "Bu detayları barda konuşalım" kapıdan çıktım arka bahçeye inip kaskımı aldım ardından karakolun önüne çıktım adam arabayla gitmeyi planlıyordu "Motorunmu var?" Arabaya baktığımda pahalı duruyordu demekki dizi beğenilmiş "Motora gerek yok atla arabaya" ben neden tanımadığım insnlarla böyle işlere giriyorum işin sonunda ben dolandırılmazsam iyidir "merak etme dolandırıcı değilim dizinin adını duymuşsundur illa ******** **" evet hatırlıyorum televizyonda karşılaşmıştım "Biliyorum şu dizi" arabaya bindim kızlar karşımda duruyordu koltuğa oturdum "Bu arada kendimi tanıtmadım ben yönetmenim Oğuz" Oğuz güzel isim kızların gözü üstümdeydi onlara döndüğümde kafalarını cama döndürdüler "Peki siz" kendilerini tanıtmalarını istiyordum onları tanımak isiyordum "Merhaba ben Meryem bu utangaçta Melike peki seni tanıyabilirmiyim yakışıklı" cesaretliydi "kızlar tanımıyor gibi yapmayın" nasıl "Neredeyse bütün karakola kendimizi tanıttık ve bu rol hakkında konuştuk" rezil oldum desene "Kabul edenler oldu" iyi bari tek başıma rezil olmam  "Geldik" arabayı başkası kullanıyordu demekki gerçekten ünlüler kapılar açıldığında ilk kızlar indi ardından ben hava soğuktu "Bu barı yakın diye seçtim ama iyidir umarım"  barın kapısından girdiğimizde sesler geliyordu yüksek müzik sesleri.

Buraya kadar yazdım gerisine üşeniyorum.

Acı eşiği.Where stories live. Discover now