2.4

176 13 154
                                    

Harry

Bahçede çalışırken göz ucuyla Amelia'nın bugün belki de beşinci kez kapıya kadar gelip bir şey söylemeden geri dönmesine şahit olunca bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım. İşim biter bitmez yanına gidip sormayı planlamıştım. İçini dökmesi için bunun yeterli olacağını umuyordum, tanıştığımızdan bugüne kadar bir şeyleri anlatmakta ya da açık açık söylemekte pek zorlanmamıştı, bu sefer de bir fark yoktur diye düşünüyordum. Ancak Ethan kişisel şişe cinim gibi imdadıma yetişmişti, hatta onun bile güncellenmiş bir versiyonuydu, çağırmama ve dilek dilememe gerek yoktu ben bir şey demeden sorunlarımı çözüyordu. Belki de bu yüzden telefonumun ısrarla çalmasına neden oluşuna kızdığım için kendimi biraz kötü hissetmiştim.

Elimin çamurunu bahçedeki lavaboda yıkayıp üzerimdeki önlüğe kurulamış, çağrılarına cevap verdiğimdeyse hem onun hem de Amelia'nın derdini anlamıştım. Patricia, Marco'yu ve babamı da alıp bize geçmişti ve yemek hazırlıyordu. Ethan'ın aramasının da iki nedeni vardı, bunları söylemeden önce aradan geçen belki de iki saniyede bunu neden bizde yaptığını anlamlandırmaya çalıştım, cevap bulamadım. Belki kafasına öyle esmişti, belki ailesi ile tartışmıştı, belki de yanına çağırmaktansa yemeği ayağımıza getirmenin daha güzel bir jest olduğunu düşünmüştü.

Nedenlere gelince, ilki Patricia'nın istediği malzemelerden oluşan bir alışveriş listesini gönderdiğini söylemekti, ikincisi Amelia'yı da davet ettiğini haber vermekti, bunu yaparken sesinden akan neşe dudaklarımda kıpırdanan gülüşü geri püskürtmeme engel oldu. İçindeki bu çoşkunun, benim küçük bir pot kırışımla ortaya çıkması şaşılacak şeydi ama olan buydu. Salı günü zaten kaçacak yerimin kalmadığını fark etmiştim, Amelia adında güzel bir girdabın içine çekilmiştim. Bu kabulleniş üzerimden öyle büyük bir yükü kaldırdı ki ayaklarım, attığım adımlar hafifledi sanki. Nihayetinde fark ettiğim ve kabullendiğim bu hisler karşılık bulursa uçabilecekmişim gibi hissediyordum.

Yani evet, Ethan Amelia'ya karşı hislerimi biliyordu.

Ethan yine bir sürü şeyden bahsederken konuyu bir şekilde Amelia'ya getirmiş, bir şey hakkında kendisine yardım edeceğini ama sanırsa unuttuğunu söylemişti, ben yemek yapıyordum ve dalgınlıkla belki de bazı şeyleri hatırlamakta iyi olmadığını söylemiştim ve 'Ne gibi şeyler?' sorusuna da aynı dalgınlık ve alıklıkla 'Önceki gece-' diye bir başlangıçla cevap vermeye yeltenmiş, o an kendimi durdurup sussam da dilinden kurtulamayıp sonunda her şeyi anlatmıştım. Ethan aylardır bu anı bekliyormuş gibi bir tepki verdi ve cidden, aylardır bu anı beklediğini söyledi.

En başından beri bana yaşandığını bile unuttuğum anları hatırlatıp birbirimizden hoşlandığımızı bildiğini, sadece kendi kendimize fark etmemizi beklediğini anlattı uzun uzun. Bütün bu zaman boyunca yaptığı tüm o imalar, Aline ve Nate'e karşı önyargılı oluşu, hepsinin sebebi bizi birbirimize yakıştırmasıydı. Eh, nihayetinde ben kendi tarafımdan bir kabulleniş yaşamıştım ama Amelia adına konuşamazdım, Ethan'ın kendinden bu denli emin konuşuyor olması gururumu okşayıp umutlarımı arttırsa da elbette sadece onun gözlemlerini baz alıp öylece Amelia'nın da aynı hisleri paylaştığını varsayamazdım.

Sonuç olarak aramızda geçen telefon konuşmasında küçük de bir sorun vardı, bu küçük sorun benim daha dillendirmeye yeltenmediğim sorumu cevaplıyordu. Amelia ben bir şey der miyim diye tereddüt etmişti, bir şey söylemek ister gibi sürekli bahçe kapısına gelip dönmesinin nedeni de buydu muhtemelen. Bir yanım böyle bir ihtimalin olduğunu, onun yanımızda, yanımda olmasına laf edeceğimi düşünmesi boğazımdan karnıma kadar bir yanmanın geçmesine neden olmuştu. Nedeni son zamanlarda içinde bulunduğumuz bu tuhaf durumdur, normalde olsa böyle bir teklifte asla çekinmez dedim kendi kendime, sonra bu durumun temeline taş yerleştirenlerden biri de ben olduğum için kendime kızdım. İşler ne zaman değişmeye başlamıştı emin değildim ama en büyük değişken o geceydi.

Flowers in the Window | H.SWhere stories live. Discover now