~2~

1.2K 230 154
                                    

Minho kafeye oturup kendine bir kahve söyledi. Aklı hala az önceki olaya takılı kalmıştı. Çalışanın haline üzülen Minho, ilk defa merakına yenik düştüğü için mutlu olmuştu.

Kahvesini içmiş saate bakmak için elini cebine attı. Fakat dedesinin hediyesi olan ve her zaman yanında taşıdığı, son derece pahalı köstekli saatinin cebinde olmadığını fark etti.  "Acaba yanıma almadım mı?" diye söylenerek içinde bir sıkıntı ile az önceki mağazaya gitti. Mağaza müdürü Minho'yu görür görmez yanına koştu. Müdür olaylar esnasında onlara yardımcı olduğu için teşekkür etti.

"Önemli değil! Fakat ben başka bir şey için geldim. Burada köstekli bir saat buldunuz mu ya da bulan oldu  mu?

"Hayır efendim, yine de bir çalışanlara sorayım." Müdür kulaklıktan personele sorarken Minho etrafa bakıp az önceki çalışanı görmeye çalışıyordu. Müdürün konuşması bitince Minho yeniden ona baktı. "Beyefendi hiçbir çalışanımız görmemiş. İletişim bilgilerinizi bırakın bulan olursa biz size ulaşalım. " dedi. Minho mağaza müdürü olan kadına iletişim bilgilerini verdi. Normalde kolay kolay numarasını vermezdi fakat bu saat Minho için çok değerliydi. Çıkmadan son kez mağazaya göz atan Minho müdüre dönüp, "Az önceki çalışanınız nerede?" diye sordu.

Müdür başta ne diyeceğini şaşırsa da çalışanın işten çıkarıldığını söyledi. "Mağazanın katı kuralları var beyefendi, bu yüzden çalışan işten çıkarıldı."

"Suçu olmadığı halde mi?"

"Efendim benim yapabileceğim bir şey yok. Kurallar net müşteri ile polemiğe girmek yasak!"

Minho daha fazla saçmalık dinlemek istemediği için kadının yüzüde dahi bakmadan çıktı. Canı oldukça sıkkındı, o saatin manevi değeri çok büyüktü. Alışveriş yaptığı tüm mağazalara yeniden uğrayan Minho, pes ederek otoparka indi. Kapıdan çıkıp arabasına ilerleyecekken hararetle konuşan birinin sesini duydu. Tam çıkışın önündeki duvara yaşlanmış hararetle telefonla konuşan kişinin, işten çıkarılan çalışan olduğunu gördü. Durdu ve çalışanın konuşmalarını dinledi.

"Yuda,  lütfen bak gerçekten gidecek yerim olsa giderim."

"Sevgilin zaten her zaman bizim evde! Bir ay daha varlığıma tahammül edebilir."

"Bak zaten işten çıkarıldım! Hatam olmadığı halde tazminatı geç, çalıştığım bedellin bile yarısını ödediler."

"Gerçekten çok sıkışık durumdayım."

"Alıyorum ama sen de beni anlasan okul harcımı bile ödeyemedim bu dönem!"

"Yeni bir iş bulacağım."

"Bak lütfen!!"

"Tamam canın cehenneme eşyalarımı almaya gelirim!"

Jisung cebindeki parayı kontrol ettiğinde, "kahretsin oda tutacak kadar bile param yok!" dedi.

Minho, konuşmanın sonunda öfkeyle telefonu kapatıp, kendi kendine konuşan bedeni izlemeye devam etti. Küçük olan, duvarın dibine çömelip yüzünü dizlerine gömüp ağlamaya başladı. Bir süre hüngür hüngür ağlayan çalışan, Minho'nun da üzülmesine sebep olmuştu. Anladığı kadarıyla üniversite öğrencisiydi ama fazla ufak tefek duruyordu. Minho ağlayan bedeni izlerken içinden bir şeylerin koptuğunu hissetti. İlk defa böyle olmuştu.

Jisung "Tanrım nasıl unuturum" diyerek kafasını kadırdığında ona doğru gelen Minho ile göz göze geldi. Aradığı kişiyi bulan Jisung, hemen ayaklanıp yüzünü sildi.

"Bayım, ben de sizi bekliyordum."

Minho anlamaz gözlerle Jisung'a baktı. Jisung, Minho'nun şaşırdığını anlayınca hızla cebinden saati çıkardı. "Anladığım kadarıyla bu sizin, arka taraftaki çizili olan yüz resminden sizin olduğunu düşündüm. Sizi bulamam diye burada bekliyordum, buyrun."

King of the ring/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin