6•Bölüm: MUTLULUK KIRINTILARI

23.7K 785 110
                                    

Bölüm geldiiii.
Çok hastayım, evimiz misafir kaynıyor ama ben ne yaptım? Bölüm yazdım o yüzden kıymetimi bilmeyenler utansın.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bu beni çok heveslendiriyor.

Keyifli okumalar 🖤

6.Bölüm

Eğer annemin beni ne kadar sevdiğini bilmesem, kalbimi koparıp atmak istediğini düşünürdüm, söylediği sözlerden sonra. Oysa sadece bir tebrik değil miydi onun için söylediği sözler? Kızının kalbini deştiğini nerden bilsin.


Serdar, annemin ne söylediğini anlamamış bir şekilde annem bakıyordu, aynı şekilde Asaf abim de. Ardından, "anlamadım ne nişanı?" diye sorduğunda annemde olan bakışlarım ona buldu.


Annem, "Ahu ile nişanlanmışsınız ya-" dediğinde gözleri hızla beni buldu. "Öyle bir şey diye kızdı sertçe. Nereden çıktı bu saçmalık?" Gözlerini gözlerimden ayırmadan tekrar "öyle bir şey yok." dedi, beni ikna etmek istercesine konuşurken.


Gözlerimi ondan ayıramadım. Annem, babam, abimlerin gözleri üzerimizdeyken; kimseyi umursamadan sadece ona baktım. İçimdeki bu yangın sadece onun sözleriyle, bakışlarıyla sönecekken nasıl olur da gözlerimi ondan kaçırabilirdim ki?


Benim kalbim, onun bakışlarıyla köz olurken bile kaçıramadığım gözlerim, benim için merhemken nasıl kaçırdım ki?


Annem şaşkınca, "herkes sizin nişan yaptığınızı konuşuyor, şimdi öyle bir şey yok mu ortada?" Diye sorduğunda abim, Serdar'ın ne kadar gerildiğini fark ederek araya girdi. "Öyle bir şey yok anne, nerden çıktı bu saçmalık?" Dediğinde herkes gergin bir şekilde birbirine bakıyordu.


Ama ben bir deli gibi dudaklarımda yeşeren gülümsemeyi saklamaya çalışıyordum. Sanırım gözlerim bile parlıyordu ama onları nasıl saklayacağımı bilmiyordum, ben mutluluğumu nasıl saklayacağımı bilmiyordum.


Babam araya girip, "ortada bir yanlış anlaşılma olmuş anladığım kadarıyla, ki öyle bir şey yokmuş Serdar oğlumun dediği gibi daha fazla gerilmeye gerek yok."


Babam her ne kadar gerilmeye gerek yok dese de Serdar kaskatı bir şekilde elindeki çatalı sıkıyor, nefes alamıyormuş gibi gömleğinin iki düğmesini açıyordu.


Gözlerim kaçamak bir şekilde ona dönüp durduğu sırada bir anda göz göze geldik.


Bakışları bana şeyler anlatıyordu ve ben ilk kez korkmadan, utanmadan onun gözlerini okumak istiyordum.


Kimse o konuşmadan sonra doğru düzgün yemeğe devam edemedi. Herkes üzerindeki gerginlikle bir yerlere dağıldı. Ama ben sanki hayatımda en mutlu günümmüş gibi gülüşlerimi annemden saklamaya çalışıyordum. Şimdi de Asaf abim ve Serdar bahçede işleri için çalıştıkları için onlara çay götürmek için bardaklara koyuyordum. Onlar aynı şirkette, mimar olarak çalışıyordu.


Abim düğün hazırlıkları yüzünden bazı işleri aksattığı için bu gece çalışacaklarmış.


Annem telefonda, ona yanlış dedikodu verdiği için Emine teyzeye söylenirken ben mutfaktan elimde tepsiyle çıktım.


Sanki ilk kez görecekmişim gibi bir heyecan vardı üzerimde. Ellerim titriyor, kalbim çıkmak istercesine atıyordu. Durumum gittikçe kötüleşiyordu ama ben salak gibi gülüp duruyordum. Yakında deli ilan edilecektim.


Oysa sadece mutluydum. Kalbimin bile kaldıramayacağı kadar mutlu. İnsan bu kadar fazla duygu hissedince o duygularla ne yapacağını bilemiyor, deli maskesi altına saklanıyordu. Ayrıldıkları için mutluydum. Aralarında bir şey olduğundan bile şüpheliyim artık, Serdar'ın o tepkisinden sonra.

CANŞİKAR (Öldürücü, Sevgili) Mahalle kurgusuWhere stories live. Discover now