4.Bölüm

2.7K 262 32
                                    

''Alo, Zeynep.''

''Armağan, nasılsın canım?'' En yakın arkadaşlarından birinin sesini duyduğu anda gözleri yaşlarla dolmuştu ama o, ağlamamayı öğreneli çok olmuştu.

''İyiyim Zeyno, sen nasılsın?''

''İyi misin? O zaman sesin neden donuk donuk geliyor? Bence yüzünü göremiyorum diye yalan söylüyorsun. Ben anlarım, en yakın arkadaşlar birbirlerini anlarlar. Dökül bakalım Armi Hanım.''

''Zeyno...''

''Armi...''

''Ben kendimi çok kötü hissediyorum. Bok gibiyim.'' Dedikten sonra aracından inip sahil boyunca yürürken Zeynep'e olan biten ne varsa anlatmıştı.

Dakikalar boyu konuşmayı yakınından geçen kimseler anlamasın diye İtalyanca sürdürüp, kokoreç yemek için geldiği tır dorsesinden yapılmış mekânın dışındaki taburelere oturduğunda özüne dönüvermişti.

''Recep abi kolay gelsin iki tane bol yağlı yarım atsana. Acılı olsun.'' Diye bağırdığında telefonun ucundaki Zeynep de isyan eder gibi bağırmaya başladı.

''Yapma ya... Bok gibiyim deyip bok yemeye mi gittin? Hem de bensiz. Gözünü sevdiğimin memleketi bokuna bile hasretim ulan!'' sözleriyle kahkaha atan Armağan

''Sen otur pilava sarılmış çiğ balık ye. Ben bok yerim!'' deyip gülmeye devam ederken yanına gelen garson çocuğa göz kırpıp

''Yakışıklı, bana bir tane de acılı turşu suyu göndersene.'' Dedi. Zeynep duyduklarıyla bir kez daha kahrolurken

''Armağan, bunun intikamı acı olacak ama sen şu enteresan ortağını anlatmaya devam eder misin? Bu arada internetten tekrar tekrar bakıyorum da adam çok iyiymiş be canım. Beyaz ten, karakaşlar, kara gözler... Ayyy! Severim bilirsin. Allah'ım bana da nasip et. Amin!'' diyerek kendi kendine duâ etmişti.

''Adam götün teki Zeynep neyini anlatayım!''

Bugüne kadar yaşadıkları her anı hatırlayıp öfkeyle bağırıvermiş, üstüne üstlük her kelimeyi Türkçe olarak dile getirmişti.

''Sen az önce 'adam çok iyiymiş' mi dedin yoksa bana mı öyle geldi?''

Zeynep'in söylediklerini ancak idrak edip bu soruyu sorduğu anda

''Ne oldu, yoksa götün teki olan ortağını kıskandın mı?'' diye kulağının dibinde fısıldayan tanıdık sesle gözlerini sımsıkı kapatıp sağlam bir küfür mırıldandı.

''Şşş, çıtı pıtı güzel kız, çirkin sözlerini anlayacak seviyede İtalyancam var ve bu küfürler ağzına hiç yakışmıyor. Neyse, ben sizi rahatsız etmeyeyim de sen bir güzel arkamdan sallayıp rahatla.'' Deyip masasından uzaklaşıyordu ki Armağan sıktığı dişlerinin arasından onun duyabileceği ses tonuyla konuşmaya başladı.

''Evet Zeynepciğim, adam uyuzun, soğuğun ve egoistin teki. Kendini beğenmiş, burnu beş karış havada, adıyla herkesi korkutabileceğini sanan, geceleri Süpermen, gündüzleriyse Clark Kent takılan biri.''

Ertuğrul, birkaç adım arkasında oturan kızın sözleriyle gözlerini usulca kapattı. Bunca söze normalde kızması, öfkelenmesi gerekirken dudaklarından firar eden kahkaha kendisini ve Armağan'ı bile şok etmişti.

''Alo Zeynep, az sonra beni aradığında telefonuna cevap vermezsem bil ki genç, dipdiri ve seksi bir ceset olmuşumdur.''

Onun fısıltıyla söylediği sözleri duyan Zeynep, ne demek istediğini anlamamıştı.

EFSANE - Yalın Serisi ITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang