''Birisiyle görüşüyorum. '' Bakışları değişti, kaşları çatılmış duruşu dikleşmişti. Masanın üzerinde duran parmakları birkaç saniye boyunca kasılıp durdu sanki o an bana vurmak istiyormuş gibi parmakları küçük bir yumruğa dönüşmüştü. Derin bir nefes alarak sakinliğimi korumaya çabaladım ona yalan söylemem oldukça kötüydü ancak bunu onun iyiliği için yaptığımı tekrar edip durdum kendime. Baekhyun'u her an ne olacağı belirsiz yerlere sokamazdım görevim onu korumakken tam tersini yaparak onun hayatını tehlikeye atamazdım.

''Kiminle görüşüyorsun?'' 

''Bu konunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum Baekhyun. ''

''Patronun olarak soruyorum, kiminle görüşüyorsun?'' Ağzımdan bir isim almak için üstünlüğünü kullanmasına şaşırmıştım açıkçası konunun hemen kapanacağına emindim, özel hayatımla bu derecede ilgileneceğini tahmin edemeyerek kendi topuğuma sıkmıştım. Ona verebilecek bir isim bile yoktu aklımda ancak ısrarlı bakışlarla yüzümde delikler açmaya devam ederken bir isim söylemezsem bu masadan asla kalkmayacağıma inandırmıştı beni.

''Sıradan bir fahişe.''  Yumruğunu sıktı, bakışları yumuşamamış aksine daha da öfkelenmişti.  ''Onun hakkında pek bir şey bilmiyorum çok fazla konuşmuyor zaten istediğim şey benimle konuşması değil işini yapması. ''

''Adını bile bilmediğin birisini... '' Sakinleşmek ister gibi gözlerini kapattı, burnundan nefes verip yumruğunu gevşetti. Sıktığı parmaklarının rengi neredeyse beyaza dönmüştü eminim bunu yaparken canı acımıştı, istemeyerek onun canının acımasına sebep olan yine benden başkası da değildi.   ''Babamın ölümünden bu yana kaç gün geçti Chanyeol? Hala ortadan kaldırmak için peşime dolaşan onlarca kişi varken nasıl oluyor da rahat rahat bir fahişenin odasına gidebiliyorsun? İşinin anlamanı sana öğretmem mi gerekiyor? İzinli olmadığın günler dışında her dakika yanımda olman gerektiğini unuttun mu yoksa? ''

''Ben... ''

''Sen!'' dedi, dişlerinin arasında. Şimdi parmağı beni işaret ediyordu, o kadar nefretle bakıyordu ki bu bakışlarından kurtulmak için kalkıp gitmek istedim. Ancak yapamazdım. Şu an benimle çetenin lideri olarak konuşuyordu ve düşündüğüm hiçbir şeyi ondan izin almadan yapamazdım. ''Çocuk bakıcılığı yapmaktan bu kadar çok sıkıldığını düşünmemiştim. Biraz dinlenmeye ne dersin? Yerine bir başkasını bulmalarını isterim.''

''Hayır! Hayır bunu yapma! Senin yanında olmaktan bir saniye bile sıkılmadım ve sıkılmıyorum da. ''  

Hızlıca ayağa kalktığında onu taklit ettim, gidecek miydi? Şu andan itibaren onun koruması olmayacağımı mı söylecekti? Yalan söylemiş olmamın bedelini böyle mi ödetecekti bana? Durduğum yerde kıvranmaya başladım, bedenim zayıf bir yaprakmış gibi titriyordu ancak Baekhyun o kadar öfkeliydi ki bunu göremiyordu. Onun yanında olmaya ihtiyacım vardı ya da onun her zaman yanımda olması gerekiyordu. Onu o kadar uzun zamandır görüyor ve onunla aynı evin içinde yaşıyordum ki izin günlerimde kendi evimde kalmak büyük bir yük gibi geliyordu. Her an telefonuma mesaj atabilir ya da koltukta uyuyakaldığımda benden bir şey isteyebilir diye diken üstünde duruyordum. Baekhyun bunları bilmiyordu. Onun hayatımda ne kadar büyük bir yer kapladığını bilmiyordu.

Masanın sol tarafında duran bira şişelerinden iki tanesini kapıp L şeklindeki koltuğa doğru yürümeye başlamadan önce tekrar konuştu.  ''Doydum, yemek için teşekkürler.''

Gitmemişti. Junmyeon'u ya da başka birisini arayıp görevimin artık onda olduğunu da söylememişti. O an için rahatlamış hissettim masanın üzerine bastırdığım ellerim zonklayan başımı tuttuğunda oda bir anda karanlıkta kalmış, açılmış pencereden içeri giren soğuk hava bir yumruk gibi yüzüme çarpmıştı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Love Killa / ChanBaekWhere stories live. Discover now