1. HATALAR

190 63 420
                                    

2019 senesi...

Etrafımda neredeyse 10 kişilik bir adam topluluğu. Hepsi iri yarı, cüsseli, korkunç, dövmeli. Kimisi uzun saçlı kimisi saçlarını tamamen kazımış haldeydi. Ürkütücü ve bir o kadar duruşlarından dolayı merak ettiren bir şekilde görünüyorlardı. Kitaplarda ki ilgi çeken bir zebani gibi... Önlerinde ise ben vardım. 1.75 boylarında kumral saçlarım dağılmış, sandalyeye bağlıydım. Dudağım patlamış ve kanı dudağımda kurumuş, kaşım yarılmış, burnumdan kan akıyor ve dudak çizgimde kanın sıcaklığı düzlem boyunca yayılıyordu. Yanlarında ki kadından yediğim arsız yumruklar ile ela gözlerim şişmiş vaziyette önümde ki sokak serseriliği yapan insanlara bakıyordum.

"Konuşmayacak mısın artık ufaklık?" Sesindeki sigara içmekten ciğerinin dolmuşluğu tamamen yansıyor, kulakları tırmalıyordu resmen. Çekik gözleri ile yabancı uyruklu olduğu her yerden belli oluyordu. Çekik ve gece karanlığı gibi içine çeken gözlerinden çıkan bakışlar, üzerimde baskı kurarcasına bana bakıyordu. "Makine, daha ne kadar uğraşacağız konuşmuyor işte." Yanındaki diğerlerine göre sesinin ayarını koruyamayan, ama boyu arkasındaki insanlara göre daha uzun olan gür olmayan sesiyle konuşmayı başlattı.

"Patrondan ölüm mü beğeniyorsun ? Bu kız bugün konuşacak yoksa..." Ne istediğini bilmez gibi arkasını dönmüş etrafındaki adamlarıyla birbirleri ile kısa süreli bir bakışma yaşadılar.

"İsmi neydi kızın?" Sorusuna yönelik içlerinden birisi üzerimden çıkardıkları kıyafetlerimin ceplerini karıştırıyordu. Karşılarında iç çamaşırlı olduğum gerçeği tekrar yüzüme vuruldu. Arka cepten bulduğu kimliğime bakıp konuştu.

" Selen Gökyıldız. " Memnun olmuşcasına inci gibi parıldayan dişlerini gösterek dudaklarını yayarak sırıtıp bana bakarak konuştu.

"Ne yapacağınızı biliyorsunuz." Emir mahkumu gibi tamamdır abi diyerek odadan koşarak çıkmıştı. Bana dönüp konuşmaya başladı tekrardan.

"Selen Gökyıldız, güzel konuşmayacak mısın artık, Selen." Çenemin dahi kıpırdamasına izin vermeden direk gözlerinin içine bakıyordum. Neredeyse tahminimce bir saat yirmi dakikaya yakın süredir buradayım ve tek bir kelime dahi etmeden sadece bakışlarımı onlara sunuyordum.

"Kızın ağız sıkılığı muhteşem değil mi? Ben normal bir insan olsam o kadar dayağa çoktan her boku ötmüştüm." İçlerinden görünüşüne bakılırsa en genç ve şipşak zekaya sahip olanı fısıldadığını sanarak, yanında ki kendisiyle birlikte dakikalardır pür dikkat beni izleyen adama birşeyler söylemeye başlamıştı.

"Belki de bu yüzden en arkada seni tutuyorlardır!" Saatler sonra ilk defa işte bu zaman konuştum. Önemli birşey söylememi bekliyorlar gibi hepsi bana döndüğünde, hüsrana uğramış şekilde duruşlarını dikleştirdiler.

"Kimin yeri neresi dikkat et. Malum sen oradasın ben burada, hatırlatmak istedim." Göz kırpıp arkasındaki duvara sırtını vererek, kendini tatmin etmişcesine gülümsemeye başladı.

MAHİ ZEHİRWhere stories live. Discover now