O GECE

93 9 19
                                    

Sonunda yazmış bulunmaktayım buyurunuz :)

Başladığınız tarihi de şöyle bırakırsanız çok sevinirim.

....






Gidişler olurdu, dönme düşüncesi bile insanın zihninde bir kurtçuk barındırır ve kendini yavaş yavaş tükenmesine izin verirdi. Gun içinde durum böyleydi.

Elindeki bavulu sürükleyerek beyaz duvarın hemen dibine bıraktıktan sonra arkasındaki kapıyı ayağıyla kapattı. Daha uçaktan iner inmez vücudunda hissettiği sıcaklık yüzünü buruşturmasına neden oldu.

Yaklaşık dört sene boyunca Amerika'da mevsimlerin her birini tam zamanında yaşamış olmak onu yeterince mutlu eden etkenlerden biriyken, şimdi yeniden her an sıcak olan bu şehirdeydi.

Üzerindeki tişörtü sırt kısmından çekiştirerek çıkardı ve koltuğa bıraktı. Evin camlarının açık olduğunu gördüğünde abisinin bu işe el attığını bilmesi için çok da kafa yormaya gerek yoktu.

Etrafa şöyle bir göz attığında her şey aynı bıraktığı gibiydi. Klimanın kumandasının bile yerinin aynı olduğunu gördüğünde uzanarak aldı ve etkin hale getirdi. Altındaki beyaz, dizinden bir karış yukarıda olan şortuyla birlikte evde gezinirken mutfağa yöneldi.

Siyah buzdolabının üzerindeki ışıkları görünce beyaz parkeye düşen adımları onu tam önüne taşıdı. Kapağı zorlanmadan açarak içinin bir kaç soğuk içecek ve hazır paket kızartmayla dolu olduğunu görünce aklının bir köşesine abisine teşekkür etmeyi mutlaka ekledi. Her ne kadar bunu alaycı bir ifadeyle yapacak olsa da.

Limon suyunu alarak kapağı kapattı ve elindeki içecekle birlikte oturma odasına geri döndü. Kendini beyaz koltuğun üzerine bıraktı ve yayılır duruma geldi. Telefonunu eline alarak ayaklarını ilerideki her zamanki ahşap sehpaya yaslamak istediğinde ulaşamadığını fark ederek burnundan bir nefes verdi. Koltukta daha da kayılarak uzanmaya çalıştığındaysa tekrar başarısız olmuş ve neredeyse beli boşluğa düşmüştü.

"Boyum mu kısaldı amına koyayım."

Kendi kendine söylediği şeye biraz düşündükten sonra göz devirmek istemişti.

"Aynen, çekmişsin biraz parmaklardan."

Karşıda bulunan sürgülü kapı hareket edince tanıdık yüzle göz göze geldi. Düşmeden sonunda kendini toparlayabildiğinde, abisi ayağıyla sehpayı ona doğru iteledi.

"Evin anahtarını sana bırakmak çok da akıllıca bir fikir değildi."

Tay, kardeşinin somurtarak konuşmasının üzerine iki yanağındaki gamzeler belli olacak şekilde gülümsedi. Hemen yanına çöktü ve beklemeden kolunu boynuna dolayarak çocuğun kahveregi saçlarını karıştırdı.

"Arada burada kaldığımı söylemeyeyim o zaman."

Gun kendisini abisinin güçlü kollarından kurtarmaya çalışırken duyduğu şeyle duraksadı. Dağınık saçlarının gözlerinin önüne gelmesiyle görüşü tam net olmasa da, karşısındaki adamın ciddi olmadığını anlaması bir kaç saniye sürdü.

"P'Dao'yla seninle evlenmesi hakkında tekrardan bir görüşme yapmalıyız, kendisine bu kötülüğü yapmasına göz yumamam."

Tay kardeşinin rahat bırakarak son kez saçlarını karıştırdı ve keyifle arkasına yaslandı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 26 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Falling Into Your SmileWhere stories live. Discover now