17/SADECE SENİNİM

1.6K 93 138
                                    

You can be the Boss Daddy ♥︎

Hiç kimseyi kafaya takmayın.
Hiçbir şeyi kafaya takmayın.
Kendiniz dışındaki herkesi siktir edin★★★★★★★★

Herkese ve her şeye rağmen Devamkeeeeeee
___________________○_○__________________

Okyanus bana Zümrüt'ün kim olduğunu yazmıştı.

Okyanus "Zümrüt Arslantaş, 24 yaşında, arkeoloji okuyor, İstanbul'da yaşıyor, Anne adı:Arzu Şimşek, Baba adı:Okan Arslantaş, Arzu Şimşek ölüm tarihi:14/10/2022.
Ölüm sebebi:Beyin kanaması.
Adresi:İstanbul Büyükçekmece****"

Ablamdı. İnanmak istemesem de babamın başka bir kadından çocuğu vardı. Kafama esen ilk şeyi Okyanus'a mesaj olarak attım.

"Gidelim mi?"

Okyanus "Emin misin güzelim?"

"Eminim hadi gidelim"

Merak ediyordum. Her şeyi. Mesela babama benzeyip benzemediğini, nasıl  bir hayat yaşadığını, benim olduğumu bilip bilmediğini. Her şeyi merak ediyordum. Belki yanlış bir karardı ama gidicektim.

Okyanus "Tamam sen hazırlan ben seni almaya geliyorum şekerparem"

"Tamam Okyanus"

Hızlıca hazırlanmaya başladım. Üstüme beyaz uzun kollu ince bir gömlek, altıma ise siyah bir kumaş pantolon giydim ve saçlarımı topladım. Aslında hazırdım ama içimden maskara sürmekte geldi. Siyah çantamı aldım ve apartmandan aşağıya indim. Kısa bir süre sonra Okyanus geldi ve arabadan inip bana sarıldı. "Merhaba birtanem" dedi. Sarılmasına karşılık verdim. "Merhaba" dedim. Birbirimizden ayrıldığımız da Okyanus kapımı açtı ve arabaya bindim. O da arabaya bindi ve gitmeye başladık.

(...)

Yolculuğun geri kalanı sessiz geçti. Kafamı cama yaslayıp yolu izlerken araba durdu. İzbe bir yerdi burası. İstanbul'un tekinsiz yerlerinden biriydi. Karşımızdaki evin duvarları dökülmüştü. Çok eskiydi binaların hepsi. Okyanus arabadan indi ve kapımı açtı. Arabadan indiğimde elimi tuttu "hangi ev Okyanus?" Diye sordum. Kafasıyla o karşımızdaki evi işaret etti "O ev birtanem" elimi avcunun içine aldı ve "İstersen geri gidebiliriz güzelim" Dediğinde gözlerimi o harabe evden çektim ve Okyanus'a baktım. "Hayır ablamı merak ediyorum" dedim.

Hava daha kararmamıştı bile ama burası ürkütücüydü. El ele o eve doğru ilerledik. Kapısını çaldığımızda ilk başta kimse açmadı. Bir kez daha kapıyı çaldığımda ise kapı hızlıca açıldı. Karşımda o küçük çocuğun büyük hali vardı. Siyah saçları eskisi gibi uzun değildi sadece.

"Pardon kimsiniz?" Dedi Okyanus'a bakarak. "Buket Arslantaş ben" Dediğimde kaşları çatılarak gözlerini bana çevirdi. "Akrabam mısınız anlamadım" yüzündeki ifade şaşırmaya dönmüştü. Okyanus gözlerini benden çekmeyerek "İçeride konuşalım isterseniz" dedi ve gözleri kısa bir süreliğine ablamda oyalanıp tekrar bana baktı. "Tabi buyrun" dedi ablam ve kapıyı tamamen açtı. İçeriye girdiğimizde de Okyanus elimi bırakmadı ve baş parmağıyla okşamaya başladı elimi.

İçeriside dışarıdan farklı değildi. Duvarları dökülmüş hatta çatlamıştı. Ablam bizi oturma odasına getirdi. Oturma odasında beklemediğim biri daha vardı. Bir koltuk açılmıştı ve üstünde yaşlı bir amca yatıyordu. Bizi görünce gülümsedi, oturur pozisyona geçti ve "Hoş geldiniz" dedi. Arkamızdan ablam geldiğinde gözleriyle ona bunlar kim işareti yaptı. Ablamda bilmediğini belli ederek kafasını salladı ve Okyanus'la koltuğa oturduk.

ŞEKERPARE/Yarı Texting Where stories live. Discover now