3. Bölüm - Ayna

136 102 78
                                    

Karnımda bir anda kelebekler uçuşmaya başladığında gülümseyerek ekrana bakıyordum. İltifat etmişti. İlk iltifat edişi değildi ama bugüne kadar ettiği iltifatların en nariniydi,en masumuydu,en güzeliydi. Kekeleyerek teşekkür ettiğimde ne yapacağımı bilmez haldeydim. Elimi sürekli olarak hareket halinde beni sakinleştirmeye çalışırken Arda'nın gözlerine dalıp gittim. Çok güzel bakıyordu. Bakışının her saniyesinde birbirinden farklı on binlerce duygu yerleşiyordu gözlerine. Değerli bir mücevhermiş gibi hissettiriyordu size.

"Çok güzel bakıyorsun."

Dudaklarımdan firar eden cümleyle yanaklarıma kan tırmanmaya başladığında utangaç bakışlarımı onun odasında gezdirdim. Onun ise gözleri bendeydi.

"Benim gözlerim bir aynadır."

Kastettiği şeyi anlayınca direk olarak gözlerimi onun yüzüne kilitledim. Altta kalmak istemiyordum ama diyecek bir şeyde bulamıyordum. Titrek bir nefes aldığımda gözlerimin yanmaya başladığını hissettim. Mutluluk ve heyecandan ağlayacak olmam çok saçmaydı ama işte benimde özelliğim buydu. Gözlerimdeki kızarıklığı fark ettiğinde başka yerlere bakmaya başladı. Utanmamı istemiyor gibiydi ya da bir şeyden çekiniyordu. 

"Alnına ne oldu?"

"Ne olmuş ki?"

"Çizik var gibi baksan bir aynaya."

"Dur bakayım."

Yerimden kalkıp aynayı aldığımda dediğinin doğru olduğunu fark ettim. Alnımın en üstünden başlayıp şakağıma kadar uzanan kırmızı bir çizgi vardı.

"Nasıl oldu bu?"

"Bilmiyorum ki"

"Biri yapmadı değil mi?"

"Hayır hayır bir yerde çizmiş olmalıyım ama hiç hissetmemiştim."

"Hissetmemen iyi olmuş hissetseydin canın acıyabilirdi."

Kalbime onlarca ok atılıyormuş gibiydi. Minik minik sancılar kalbime saplanıyor sonra o sancıların açtığı minik çukurlardan çiçekler çıkıyor beni iyileştiriyor gibiydi.

Gülümseyerek yerime geri döndüğümde konuşacak konu arıyordum. Oturup saatlerce onu izleyebilirdim ama bu birazcık tuhaf olurdu sanki.

"Maça hazır mısın?"

"Tabii kide, peki ya sen?"

"Tabii kide."

"Ya!"

"Ne oldu?"

"Ben sana bugün bir şey verecektim onu vermeyi unuttum."

"Ne verecektin ki?"

"Sürpriz olsun maçtan önce veririm artık."

"Ama merak ettim."

"Söylemeyeceğim."

"Küserim."

"Küs geri barışırsın ki."

"Söylee!"

"Hayır."

"İyi gidiyorum ben."

"Gitme."

"Ama söylemiyorsun."

"Söylemeyeceğim de zaten."

"Uyuyacağım."

"Gitme ama uyu."

"Kamera açıkken mi uyuyayım Arda?"

"Öyle değil."

"Nasıl o zaman?"

"Kapatıyorum de öyle uyu."

Aklıma yıldırım hızıyla düşen düşünceyle ne demek istediğini anlamıştım.

"Tamam o zaman ben kapatıyorum, iyi geceler iyi uykular."

"İyi gecelerimize, mutlu aydınlıklarımıza tatlı rüyalar"

Gülümsediğim de ekran kararmıştı. Artık gözlerim onu göremiyordu...

Karnımda uçuşan kelebekler bedenimden çıkmak için birbirleriyle didişirken ben zıplayarak arada sırada gülerek odamda turluyordum. Bu sevinç neydi, bu heyecan niyeydi? Onu seviyor muydum? Yoksa ben aşık mı oluyordum. Aklıma dolan bin bir düşünceyle kıpır kıpır turlamaya devam ettim. Arada sırada rafımdan birkaç romantik kitap çıkartıp birbirlerine aşık çiftlerin sahnelerini okudum ve heyecanımı katlayarak dahada durdurulamaz hale geldim.

"Kızım deli misin bi rahat dursana!"

Kapının dışından gelen sesle duraksadığım da çok mu gürültü yapıyorum diye düşündüm. Adımlarım bir o yana bir bu yana zıplayarak beni kapıya ulaştırdığında kapıyı açtım ve abime baktım.

"Çok mu rahatsız ettim?"

"Evet daha sessiz ol."

"Yarın sınavın mı var?"

"Evet."

"Tamam özür dilerim."

Kafasını sallayıp uzaklaştığında kapımı kapattım ve sevinmeye kaldığım yerden devam ettim. Tabii o sırada ablam bir şey için sevinç çığlıkları atmaya başlayınca abimden duyduğum sesle gülmeye başladım.

"Allah'ım biri bitse diğeri başlar çıldıracağım bi kesin be!"

"Sen kes be!"

Ablam odamın kapısı açıp içeri daldığında neye sevindiğini sorgulamaya başladım.

"Ne oldu?"

"İnanamayacaksın Selinn!"

"Abla ne oldu?"

"Hani ben sana Berk'i anlatmıştım ya."

"Eee?"

"Bana çıkma teklifi edecekmiş!!"

Bön bön ablama bakmaya başladığımda olayı algılayamamıştım. Berke kimdi ki?

"Berk kimdi?"

"Ya Selin anlattım ya benim sevdiğim çocuk diye."

"Haa onu diyorsun."

"Evett!"

"Hayırlı olsun ama seni üzecek olursa bana söyle ablamı üzebilecek kişi bu dünyada yok ve uzun bir sürede olmayacak."

"Yaa yerim seni gel konuyu detaylıca anlatayım."

Ablam beni kolumdan çekiştirip kendi aşk hayatını anlatmaya başladığında arada sırada ondan kopup Arda'ya giden aklım ilk tanıştığımız günü aklıma getirmişti. Aslında kaderimiz o günden itibaren çizilmişti.

-DEVAM EDECEK-



TRİBÜN 1 - Ve GolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin