21

6.4K 496 856
                                    

MRBMRBMRB

bugun diyecek bir sey bulamadim o yuzden hemen bolume gecelim

yorum yaparsaniz cok mutlu olurum (ve bolum yazarim ehe) 😔

İYİ OKUMALAR!

***

XXXTENTACION- everybody dies in their nightmares

Jeongguk iyiden iyiye uzayıp perçem görüntüsüne bürünen kaküllerini kulağının ardına attı ve aynadaki aksine tedirginlikle titreyen gözlerine odaklanarak baktı. Yaptığı makyajın doğal olduğunu biliyordu fakat tam şu anda her şey kendisine abartı ve göze batacak şekilde geliyordu. Minik dudağındaki şeffaf parlatıcının ışıltısına dayanamayarak parmağıyla bir hışım sildiğinde hassas dokusu anında kızarmış, az öncekinden de dikkat çeker hâle gelmişti. Ellerini masasına yaslayıp yeniden öne eğildi ve gözlerini kapatıp derince soluklandı. Gergindi.

Taehyung'un ailesiyle tanışmaya hazır değildi.

Aklına gelen düşünceyle aptallığına ve yüzeysel kalışına ruhsuz bir gülüş tınısı bıraktı. Bir ailesi olduğunu bile Taehyung onlarla tanışmasını talep ettiğinde öğrenmişti. Bir buçuk ayı geçen süredir beraberlerdi. Vante'nin Taehyung olduğunu öğrenmesinin üzerinden bu kadar süre geçmişti ve Jeongguk onun bir ailesi olduğunu yeni öğreniyordu.

Kim Taehyung'un istese tutunabileceği bir dalı olduğuyla, düşündüğü kadar yalnız ve içine kapanık olmadığıyla yüzleşmek kolay değildi. Taehyung'un özbeöz babası ve annesi vardı.

Bildikleri bu kadardı.

Yüzeysel bir ilişki yaşamıyorlardı. Taehyung sadece kasvetiyle çevreleyip boğan bir adam değildi. Uzaktı, ulaşılmazdı lakin nefesi her daim Jeongguk'un ensesine çarpacak kadar yakındı. Elleri ne zaman talep etse belinde, dudakları ise dudaklarındaydı.

Jeongguk kendisini bildi bileli enerjik, dışa dönük, hayat dolu ve biraz da serseri tiplerden hoşlanmıştı. Keskin sınırlarla çevrili kriterleri olmasa da bir kriteri olacaksa bile bunların Taehyung'u işaret etmeyeceğini biliyordu. Bütün ipuçları onu gösterirken, Bhyun Taehyung'a o zamanlar için sebepsiz, dikkat çekecek düzeyde belirsiz bir nefret duyarken ve kendisiyle iletişimini engellemek için büyük bir çaba harcarken dahi Taehyung'u ihtimallerinin arasına koymamıştı.

İnkar etmiyordu, mesajlaştığı kişi olmasaydı gerçekten de çekineceği ve yanında rahatsız hissedebileceği türden bir adamdı. Kolalı gömlekler, boğazlı kazaklar, kumaş pantolonlar, kaşmir kabanlar, süet ayakkabılar, pahalı saatler, yüzükler, geriye düzgünce taranmış hacimli kısa saçlar ve kravatlar... Ne kadar çekici olursa olsun sınırların kesişmediği anlar olurdu ve Taehyung tam da kesişmediği o noktadayken bir anda hayatının merkezini ele geçirmiş, Jeongguk'u bitmek bilmeyen bu düşüncesel bunalımların içine atmıştı.

Tanıyamıyordu Jeongguk Taehyung'u. Büyük olan kendisi için ona gösterdiği kadarıyla vardı. Haftalardır beraberlerdi. Jeongguk'un evi her daim Taehyung'u ağırlıyordu. Mingyu'yu eve uğradığını görseydi rahatsız edeceklerini düşünebilirdi lakin aşırı sosyal birisi olması bunu dert etmeyi ortadan kaldırıyordu. Başını yana çevirip masasının üstünde bulunan fotoğraflarına baktı ve usulca baktığı yere doğru adımlayıp çerçeveyi eline aldı.

Bir kafede öğle yemeği yiyorlarken, Jeongguk ani bir kararla Taehyung'un karşısından kalkıp yanına ulaşmış ve aralık bacaklarının önündeki küçük boşluğa oturup telefonunu kaldırarak kameraya gülümsemişti. Taehyung'un şaşkın bir hâli vardı ve kamera yerine ilgiyle belini tuttuğu Jeongguk'a bakıyordu.

peña | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin