geçmişten bir kapı

Começar do início
                                    

"Teşekkür ederim. Dışarıdan seni rahatsız etmeye çalışan bir sapık gibi göründüğümün farkındayım ama gerçekten amacım asla o değil. Konser başlangıcından itibaren farkında olmadan kendimi sana bakarken buluyorum. Farklı bir auran var ve bu çok ilgi çekici. Sadece bu auranın sahibiyle arkadaş olmak istiyorum. "

Uzun soluklu bu konuşmanın beni nasıl hissettirmesi gerektiğini bilmiyordum. Aslında benim için pek bir anlam ifade etmeyen cümlelerdi bunlar. Samimi gelmemişti, rahatsız hissetmiştim aksine. Bir an önce kendimi şurada kurtarmak istiyordum. Zoraki gülümsememi kondurdum yüzüme.

"Anlıyorum. Aslına bakarsan kendi halimde, köşemde takılıyordum. Dikkatini nasıl çektim anlamış değilim."

Normalde duysam hoşlanacağım ama bulunduğum durumun şartlarından dolayı kulak tırmalayıcı gelen kahkahasını işittim. Çene kaslarım kasılmaktan ağrımaya başlamıştı.

" Yıldızlar da kendi hallerinde gökyüzünde süzülüyorlar ama bu onların göz alıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Sen ışıltının farkında olmayabilirsin ama emin ol benim dışımda çoğu kişinin odağı arada sana kayıyordu."

Rahatsız olmaya başlamıştım. Kelimeleri kulağımı tırmalıyor, yüz ifadesi gözlerimi acıtıyordu. Cevap vermek için dudaklarımı aralamışken masamıza yanaşan üçüncü bedenin kahramanım olmasını umuyordum.

"Koray, n'aber? Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Tanıdığım sesin bu kadar rahat hissettireceğini tahmin edemezdim. Elini Koray'a uzatmış, anlam veremediğim ama çok da içten olmadığını düşündüğüm ifadesiyle Koray'ı selamlıyordu.

"Evet, uzun zaman oldu Gülbin. Halbuki ben hep buralardaydım. İnsan görmek istemeyince gözlerine perde iniyor demek ki."

Neler oluyordu?

"Şu an zamanı değil Koray, baş başayken konuşalım."

"Konuşacak bir şey kaldığını sanmıyorum. Görmeye bile katlanamadığın biriyle oturup muhabbet mi edeceksin, Gülbin? Güldürme beni."

Koray'ın histerik sırıtışının arkasında içini yakan bir acı sezmiştim. Aralarında geçen her neyse beni ilgilendirmiyordu ama merak etmekten de kendimi alıkoyamıyordum. İçimdeki meraklı dürtüyü bastırmaya çalışarak Gülbin'e döndüm.

"Poyraz müsait mi?"

Yanımıza geldiğinden beri gözlerinde dolaşan gri bulutlar dağılmış, kahveleri ortaya çıkmıştı. Yanağında oluşan belli belirsiz gamzesi nedensizce mutlu hissettirmişti.

"Senin için müsait. Ben de seni çağırmaya gelmiştim aslında, Poyraz rica etmişti. Kuliste seni bekliyor."

Seni bekliyor.

Poyraz'ın beklediği bendim ama ben ne beklemem gerektiğini kestiremiyordu. Belki teşekkür ederdi, sanki yeterince etmemiş gibi. Acaba sarılır mıydı yine? Kokusunu bahşeder miydi? Koku hafızası her zaman ilgimi çeken bir konu olmuştu. Sadece birkaç kimyasal birleşimine beynimizin bu kadar anlam hapsetmesi akıl sınırlarımı zorluyordu. Tıpkı şu an olduğu gibi hafızama düşen ıtır, ruhumu peşinde kalbimle o ana götürmüştü. Ruhumda çiçekler açarken, kalbimin ritmini artırdığını duymamak mümkün değildi.

"Gidelim mi?"

Kulaklarıma ulaşan sesle kelebeklerim kanatlarını daha hızı çırpmaya başlamıştı. Elimi mideme bastırdım, heyecanımı onlarla paylaşırcasına. Ses tonumun nasıl çıkacağından emin olamadığım için başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamakla yetindim. Birkaç saniye içinde Gülbin ile merdivenin başındaydık. Omzundaki soğuk parmakların dokunuşuyla yüzümü parmakların sahibine çevirdim.

"Benim bara dönmem gerek. Buradan sonrasını halledersin diye düşünüyorum."

Sırıtarak söylediği kelimelerin sonunda göz kırpmış beni iyice utandırmıştı. Tekrar kafamı salladım ama içim içimi kemiriyordu, soracaktım.

Biraz çekingen bir ifadeyle,

"Gülbin, o kimdi?" diye sordum.

Nefes alışlarının ritmi bozulmuştu. Biraz önce yanında olduğumuz her kimse Gülbin'e güzel hatıralar bırakmamıştı, bunu tüm somutluğuyla görebiliyordum.

"Geçmişten bir arkadaş, sen bunu düşünme Umay. Zamanı geldiğinde ben sana anlatırım zaten. Hadi şimdi sen git, ben de işimin başına geçeyim."

İçimi ona karşı merhamet duygusu doldurmuştu. Bu duygunun verdiği cesaret ve güvenle kollarımı boynuna doladım. Aldığım karşılık sırtımda hissettiğim soğuk ellerdi. Hep elleri böyle soğuk mu olurdu?

Daha fazla kelime israfı yapmadık ikimiz de, kalplerimizin atışları konuştu. Ben birazdan tekrar onu göreceğim için heyecanlıydım. Onun atışlarının nedenini bilsem de sebebini henüz bilmiyordum. Bir süre sonra ayrıldık. Sırtımdaki bir elinin varlığını hala hissediyordum. Sessiz bir gülümseyle sırtımdan itip merdivenlere yöneltti beni. İçimden gelen bir öpücüğü Gülbin'e yollayıp merdivenleri çıkmaya başladım.


「●」

merhabaa
bölüm hakkında düşüncelerini
duymayı çok isterim
biraz geçiş bölümü gibi oldu ama
umarım beğenmişsindir
seni seviyoruum
hoşça kal <3

amour aléatoireOnde histórias criam vida. Descubra agora