14

104 52 30
                                    

-Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı Orlic?
-Oklarımız bitene kadar efendim...
-Bu yol nereye çıkar Orlic?...
-Hiç bir yere efendimiz...
-Hiç bir yer neresi Orlic?...
-Doğru yerdir efendimiz...
-Gidelim mi?...
-Vardık efendimiz...
-Sustu mu Orlic?
-Sustu efendimiz...
-Bizde susalım mı Orlic?
-Siz bilirsiniz efendimiz...
-Bizi susmasına kabul eder mi Orlic?
-Eder efendimiz...
-Sevelim mi Orlic?...
-Sevmek nedir efendimiz?
-Sevmek vazgeçmektir Orlic...
-Vazgeçtiyseniz sevelim efendim...

🤍

Mina

Mert bana hâlâ sarılıyordu. Belki bir kaç kez yakınlaşmıştık fakat ben böyle bir adım beklemiyordum. Mert benden ayrıldığında gözlerimin içine bakıyordu bir cevap ister gibi ama ne diceğimi bilmiyordum. Mert beni belimden tutmasa yere düşeceğim o kadar heyecanlanmıştım. Hâlâ cevap vermediğimi görünce yüzünde bir kırgınlık oluşmuştu. Cevap vermem lazımdı fakat konuşucak hali kendimde bulamıyorum.

Benden hiç beklenmeyecek bir hareket yaptım. Biraz zor olsada kapıya yaslayıp, parmak ucunda yükselip merti öpmüştüm. Mert bey tabiki bununla yetinmeyip dudaklarıma yaklaşıyorken hemen uzaklaştırdım.
Kaşlarını çatmış sinirli sinirli bana bakıyordu.

-olmaz mert içerde deringil var

-bizde içeri girmeyiz o zaman başka bir yere gideriz

Elimden tutmuş benide kendi ile çekiştiriyordu merti durdurup,

- ne diyosun mert nereye gidiyoruz

- gidince görürsün

-ama yemek falan hazırlamıştık o kadar

- bişe olmaz güzelim yemek yediririm ben sana, sen yeter ki iste

Mert içeriye geçip derin gile bir şey demişti derin itiraz ediyordu fakat mert tabiki ikna kabiliyetini kullanıp derini ikna etmişti. Mert mutlu mutlu yanıma gelip ellerimi tutup aşağı inmek için asansöre bindik. Asansörden çıkıp evin önünde ki güzel jip kapının önündeydi binip yola koyulmuştuk.

Sonunda sevdiğim adama kavuşmuştum. Mertle tanıştığımızdan beri mert bize hep kardeş gözüyle bakmıştı fakat ben ona daha ilk zamanlardan beri öyle bakmamıştım. Zaten o zamanlar sevdiği de varmış bize gelip onu ne kadar çok sevdiğini anlatırdı. O kadar zor dururdum ki ağlamamak için orda. Tabiki odama geçtiğim de göz yaşlarıma engel olamazdım.

Bunu derine de hiç anlatamadım çünkü yanlış anlaşılmasından korktum tabiki derin yanlış anlamazdı fakat korktum işte. Zaten bir süre sonra unutuyor gidiydim gelmiyordu buralara, görmüyordum en azından.

Fakat o gün yine geldiğinde aslında içimde hiçte bitiyor gibi değildi. Arabadan inişi ve kalbimin onu görünce titremesi saniyeler içinde olmuştu. O gün bir kere daha anlamıştım ona olan sevgimin bu kadar büyük olduğunu ve bitmeyeceğini o yüzden kendimi kandırmayı da bırakmıştım.

Şuan ise ellerimiz kenetlenmiş bir şekilde tutuşuyorduk. Bir zamanlar imkansız olan bu el şimdi kendi isteği ile tutuyordu, çok mutluydum. İyi ki diyorum iyi ki umudumu tümden kesmemişim. Derinden sonra bana iyi gelen, beni güldürebilen sayılı kişilerdendi mert. Onu kaybedemezdim o benim hayatımın merkezindeyken onsuz yapamazdım. Yüce Rabbim olmayacak hayalî aklına da kalbine de koydurmazmış.

Mert şehir kalabalığından uzaklaşmış şehir dışına doğru gidiyordu Merte güvendiğim için hiç bir şey demeden onu izlemeye devam ettim. Bana dönüp gülümseyince bende ona en güzel gülümsememi gönderdim. Elimi kaldırıp dudaklarına götürdüğünde minicik bir öpücüğün kalbim de oluşturduğu hisse şaşırıyordum.

MiddlemistWhere stories live. Discover now