1.bölüm - Sonbahar

101 21 164
                                    

Herkese selamlar! Nasılsınız?

İlk bölümün biraz geç geleceğini söylemiştim ama benim ilham perilerimi biliyorsunuz. Eğer bu kurguyu yaz derlerse yazıyorum. Başka seçenek yok. 🥲

Yazması kolay olmayan bir bölümdü. En kötü hissettiğim dönemlerde yazmayı denedim. Umarım beğenirsiniz. 🤍
 
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum, yaprak tanelerim. İyi okumalar! 💚

🕰️

Senin gözlerinden akan her bir gözyaşı benim kalbime atılan mermidir, Yaprak. İnsan kalbine atılan bir mermi ile ölür. Ben sen her ağladığında defalarca kez ölüyorum.”

Yaprak Saner

Bu hayatta insanlar genellikle evin dört duvar arasında yaşayan bir kaç insandan ibaret olduğunu düşünür. Anne, baba, kardeşler ve sığınacak bir ev, bir kaç lokma ekmek ve gün geçirir gibi yenilen yemekler. Şükür ediyorduk, bunu bulmayanlar vardı evet ama aile sadece bu muydu? On dokuz yıllık hayatımda aile nedir diye soruyordum kendime. Gerçekten aile neydi? Neye aile diyorlardı?

Dört duvar arasında yaşayan insanların aile olduğunu düşünmeyi uzun süre önce bırakmıştım. Bu aile değildi. Bu sadece anne ve babasının yaptığı yanlış yüzünden mecburen bu hayatı yaşayan çocukların zulümlü hayatıydı. Ve  o hayatı yaşayan çocuklardan birisi bendim.

Sorunlu bir ailede doğmak yetmiyor gibi, sorunlu çocuk olmak kalbime ağır geliyordu. Dayanamıyor gibiydim. Psikolojim o kadar berbat hâldeydi ki, dışarıdan gören birisi yaşamadığımı söylerdi. Oysa yaşıyordum, sadece nefes alarak.

"Sana dışarı çıkma demedim mi?" diye bağıran babamın sesini duydum. Yine başlıyorduk. Her gün ama her gün en az bir kere kavga eden annem ve babam vardı. Her kavgalarını sonuna kadar odamda dinliyordum. Sonra sakinleştiklerinde işlerime devam ediyordum. Sessizdim. Sessizce dinliyordum kavgalarını, bazen gözümün önünde kavga ettiklerinde bile sessizce kavgalarını izlerdim. Sessiz çocuklar sorunu olan çocuklar değil miydi? Sessiz olmak genel olarak iyi bir şey değildi. Bunu uzun süredir biliyordum. Sessiz insan en çok acıyı hissedendi. Sessiz insan hiçbir zaman anlaşılmadığı için hep susandı. Sessiz insan saatlerce konuşmak isteyip sonunda hiçbir şey olmadığını bildiği için susandı. Sessiz insan, bendim. Sessizce ağlardım, sessizce her şeyi izlerdim, sessizdim. Konuşmayı sevmiyordum değil, konuşsam da dinleyecek insanım yoktu benim. Dinlemek sadece kulaklarınızın duyduğu kelimeler değildi, dinlemek bazen karşınızdaki insanın susarak anlattıklarını dinlemekti. İnsanlarla susmak, konuşmaktan daha değerliydi.

Odamdan sessiz adımlar ile çıktım. Üç adım attıktan sonra salona gelmiştim. Odamın karşısı salondu. Salonun kapısını yavaşça açtım. İçeriye baktığımda annemin sessizce koltukta oturup babamı dinlediğini gördüm. Babam ise hâlâ bağırıyordu.

"Dışarı çıkmayacaksın demedim mi?! Ne gerekliyse ben getiriyorum işte." dedi babam sinirle. Annem ekmek almaya gitmişti bugün. Babam onu görmüş sinirlenmişti. En normal ve sakin kavgaları olabilirdi. Aslında kavga bile denmezdi çünkü bağıran, sinirlenen sadece babamdı. Annem sessizce oturmaya devam ediyordu. Babamın bakışları kapıda duran bana döndü. Gözleri kırmızıydı. İçmiş miydi?

03:00Where stories live. Discover now